Kerry’nin Mısır Ziyareti

Nebahat Tanrıverdi, Araştırma Asistanı
ABD Başkanı Barack Obama, Kasım 2008’de Başkan seçilmesinin ardından ilk dış temasını 2009 yılında Ortadoğu’ya yapmış ve gezinin ikinci ayağı olan Kahire’de Müslüman dünyasına hitaben bir konuşma yapmıştı. Obama, Kahire Üniversitesi’nde yaptığı bu konuşmasında ABD ve Ortadoğu arasında “yeni bir başlangıç” yapılacağını dile getirmiş ve “doğru yolu seçin, kolay yolu değil” diye seslenerek bölge insanlarına “değişimden korkmamalarını” salık vermişti. Obama’nın tarihi 2009 Kahire konuşması, daha sonra pek çokları tarafından ABD’nin bölgede devletleri değil, artık Ortadoğu halklarını muhatap alacağı yönünde yorumlanmıştı. Keza 2011’de bölgede değişim rüzgarları esmeye başladığında Obama yeniden bölge insanlarına seslenmiş ve konuşmasında bölgesel değişimin kaçınılmaz olduğunu, bölge insanının terör yerine şiddet içermeyen eylemlere öncelik verdiklerini, eylemcilere karşı yönetimler tarafından kaba kuvvet kullanılmasını onaylamadıklarını, ABD olarak değişime diplomatik, ekonomik ve stratejik olarak her türlü desteği vereceklerini açıklamıştı. Ancak ABD, Mısır’da süreç 2013 yılında darbe ile çıkmaza sürüklendiğinden bu yana bölgedeki en kritik ve zorlu sınavlarından biri ile yüzleşmek zorunda kaldı.
 
Bugün gelinen noktada ise darbe sonrası gerilen Mısır-ABD ilişkilerinin normalleşmesi adına ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin, özel bir caba harcadığı gözlenmektedir. Dondurulan askeri yardımların salınması için Kerry’nin 2013’ten beri Mısır’a teminat vermesi ve karşılıklı diplomatik ziyaretlerin hız kazanması, ABD’nin Mısır’a yönelik dış politikasında, güvenlik dinamiğinin daha belirleyici hale geleceğinin işaretleri. Bu nedenle de ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin, Ortadoğu turu kapsamında 22 Haziran 2014’de Mısır'ı ziyaret etmesi oldukça önemli. Kerry, ziyareti sırasında Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi ve Dışişleri Bakanı Sameh Şükrü ile görüştü. Kerry'nin bu ziyareti, Mayıs ayında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra Mısır'a ABD tarafından gerçekleştirilen en üst düzey diplomatik ziyaret oldu. Ayrıca Kerry ziyareti sırasında Dışişleri Bakanı Sameh Şükrü ile ortak bir basın toplantı gerçekleştirerek ziyaretine dair açıklamalarda bulundu. Basın toplantısında Kerry, ABD'nin geçen yıl askıya aldığı 1.3 milyar dolarlık askeri yardımın bir kısmının bırakılacağı ve 10 Apaçi helikopterinin Mısır'a gönderileceği teminatlarını yineledi.
 
ABD-Mısır Arasında “3 Temmuz” Gerilimi
 
Obama hükümeti, Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin devrildiği 3 Temmuz Darbesinin ardından Temmuz ayı sonrasında Mısır’a yaklaşık 40 yıldır yaptığı yardımları askıya almıştı. Yardımların askıya alınması kararı ile birlikte Mısır’a ulaştırılan askeri mühimmat ve silahların sevkiyatı Temmuz sonu itibariyle tamamen durmuştu. Gerek ABD Kongresi’nde gerek uluslararası toplumda ABD’nin aldığı bu karar, ABD’nin benimsediği “demokratik değerler” söylemleri karşısında yetersiz bulunsa da, bu karar ile birlikte ABD, son 40 yıl içerisinde Mısır’a yaptığı askeri yardımları herhangi bir nedenle ilk defa durdurmuş oldu. Ancak ABD tarafından atılan bu adım, Mısır rejimi tarafından tepkiyle karşılansa da darbe konusunda Mısır’a geri adım attıramamış ve hatta, Mısır, Rusya ile gelişmiş askeri silah alımı için masaya oturmuştur.Askeri yardımların askıya alınmasının yanı sıra ABD, 3 Temmuz darbesinin ardından Kahire’de 2011 tarihinden itibaren gören yapan büyükelçisini de geri çekti. ABD büyükelçisi Anne Patterson’ın Temmuz 2013’te Mısır’dan geri çağrılmasından beri de ABD, Mısır’daki büyükelçiliğinde diplomatik temsilini maslahatgüzar düzeyinde devam ettiriyor.
 
Darbenin Gölgesinde “Stratejik İşbirliği”ne Geri Dönüş
 
Askeri yardımların askıya alınması ve ABD büyükelçisinin merkeze çağrılması ile somutlaşan ABD- Mısır gerilimi, 2013 Sonbaharında ABD’nin girişimleri ile hafifletilmeye çalışıldı. İlişkilerin normalleştirilmesi adına Kasım 2013’te ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, darbeden sonra Mısır’a ilk defa ziyaret gerçekleştirdi. 2014 Nisan’ında ise Kerry, Mısır’a yönelik ABD askeri yardımı konusunu yeniden gündeme getirdi ve ABD-Mısır arasındaki güvenlik işbirliğinin devam ettiğini; Camp David’le doğan yükümlülüklerini yerine getireceklerini ve Kongre’yi askeri yardımların devam edeceğine yönelik bilgilendirdiğini açıkladı. Bu açıklamasından kısa bir süre sonra Mısır geçici Dışişleri Bakanı Nebil Fehmi ABD’ye darbe sonrası ilk resmi ziyareti gerçekleştirdi. Nebil Fehmi ziyareti sırasında Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Susan Rice ve ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel ile görüştü ve  ABD-Mısır ilişkilerinde güvenlik işbirliği ve terörle mücadele gibi konuların önemli olduğunu vurguladı.
 
Kerry’nin açıklaması ve Fehmi’nin ABD ziyareti, Obama yönetiminin darbe sonrası gerilen ABD-Mısır ilişkilerinin normalleştirilmesi arzusunu ortaya koymaktadır. Bu yöndeki en önemli gelişme de ABD’nin Sina’da devam eden operasyonlara destek vermek amacıyla 10 adet Apaçi saldırı helikopterinin Mısır’a teslim edilmesine karar vermesidir. Öte yandan Obama yönetiminin aldığı bu karar Kongre’de tepkiyle karşılanmış ve şimdilik kısmen engellenmiştir. Obama yönetimi, Mısır-ABD ilişkilerini normalleştirmek için 10 adet Apaçi saldırı helikopterinin gönderilmesinin yanı sıra 650 milyon dolarlık askeri yardımın da salıverilmesini de istemekteydi. Fakat 650 milyon dolarlık askeri yardım Senatör Leahy tarafından yürütülen muhalefet nedeniyle yeniden donduruldu. Fakat Obama yönetimine karşı gösterilen bu direncin, özellikle de Suudi Arabistan ile İsrail’in yaptığı baskılar da göz önüne alındığında, uzun sürmesi pek mümkün görünmüyor.
 
ABD’nin 3 Temmuz sonrası süreçte Kahire’den büyükelçisini geri çekmesi ile yerine yeni bir ismi atamaması ve askeri yardımlar da dahil olmak üzere Mısır’a kırk yıldır düzenli bir şekilde yaptığı yardımları dondurması, Obama’nın 2009 Kahire konuşmasında ileri sürdüğü “demokratikleşme gündeminin” yanında sönük kalsa da Amerikan dış politikasında iki önemli gelişmedir. Fakat ABD uzun yıllar müttefiki olan otoriter rejimle kurduğu ilişkiyi derinden değiştirecek köklü adımları atamadı. Askeri yardımları dondurması ve büyükelçisini merkeze çağırması ABD’nin Mısır konusundaki itidalli söylemleri ile oluşan “arada kalmış” pasif imajını düzeltmeye yetmedi. Üstelik ABD, 2013 sonbaharından beri Mısır rejimi ile ilişkilerini normalleştirmeye çalışıyor. Gelinen noktada ise ABD’nin dış politikasında “doğru yolu değil, kolay yolu seçtiği” görülüyor. 2011 sonrası süreçte otoriter müttefikleri ile istikrar ve düzen söylemi çerçevesinde geliştirdiği ilişki ve Bush sonrası kabul edilen demokratikleşme gündemi arasında zorlu bir sınavla karşı karşıya kalan ABD, eski politika hatlarına geri çekileceğe benzemektedir. Fakat Ortadoğu’da son üç yılda yaşanan gelişmeler, eski politika hatları içerisinde istikrarın yeniden tesis edilmesini imkânsız hale getirmiştir. Bu nedenle de güvenlik, istikrar ve terörle mücadele söylemleri ile ABD-Mısır ilişkilerinde aralanan yeni kapı daha zorlu sınavları beraberinde getirecektir.