Körfez Gündemi: 22-28 Temmuz 2019

Suudi Arabistan
İran’ın ortaya koyduğu askeri tehditlerin engellenmesi amacıyla, ABD Suudi Arabistan’a 500 asker, savaş uçakları ve hava savunma füzeleri gönderileceği bildirildi. 1990’lı yıllarda ABD’nin en temel hava üssü olarak kullandığı üs, 2003 yılında ABD’nin Irak’ı işgali sonrasında terk edilmişti. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı söz konusu gelişmeleri detay vermeden onaylayan bir açıklamada bulundu. Amerikan yetkilileri, askerlerin bir kısmının ve Patriot füzelerinin Riyad’ın güneyinde bulunan Prens Sultan Hava Üssü’ne gönderildiğini bildirdi. Savaş uçaklarının ve kalan askerlerin yaz sonunda askeri üsse gelmesi bekleniyor.

Suudi Arabistan, hafta içerisinde İran’ın Körfez’deki faaliyetlerinin denizlerdeki seyrüsefer güvenliğine tehdit oluşturduğunu ve uluslararası hukuka aykırı olan bu faaliyetleirn durdurulması gerektiğini belirtti. Suudi Arabistan’ın açıklamaları, İngiltere’nin bölgede bir “Avrupa deniz misyonunu” olması gerektiğine dair yaptığı açıklamalardan sonra geldi. İran, İngiliz bandıralı Stena Impero’ya zorla el koymuştu. Stena Impero tankeri, Suudi Arabistan’ın bir limanına doğru hareket ederken aniden rota değiştirmişti.

2017 Ekim ayında, Suudi Arabistan ABD’den 15 milyar dolar tutarında THAAD (Terminal High Altitude Area Defense System) balistik füze savunma sistemi satın almak için anlaşma yapmıştı. Lockheed Martin tarafından üretilen THAAD sistemi, bir diğer Amerikan savunma şirketi olan Raytheon’un ürettiği Patriot hava savunma sistemleri ile uyumlu çalışabilmektedir. Öte yandan, bu hafta içerisinde ABD Savunma Bakanlığı, Lockheed Martin firmasının Suudi Arabistan’a teslim edilecek THAAD sistemleri ile ilgili anlaşmasını 1.5 milyar dolar ile ödüllendirdi.

Ortadoğu ülkelerine silah ve teçhizat ihraç etme konusunda Trump yönetimi ile ABD Kongresi arasındaki ayrılıklar devam ediyor. Mayıs ayında Trump yönetimi, BAE ve Suudi Arabistan’a 8 milyar dolar tutarında silah sevkiyatını gerçekleştirebilmek için İran’ı “esaslı bir tehlike” olarak göstererek, Kongreyi bypass etme yoluna gitmişti. Kongre’de ise silah satışlarını engellemek için üç ayrı tasarı onaylandı. Cumhuriyetçiler ve Demokratların ortak çalıştığı “iki partili” (bipartisan) tasarıların, vetoya-dayanıklı bir çoğunluğa ulaşamamış olmaları hasebiyle Donald Trump tarafından veto edilmelerine engel olunamadı. Kongre’nin vetoyu geçersiz kılmak için gerekli olan bütün oyların üçte ikisine sahip olduğu düşünülmüyor.

Sudan’ın Yemen’de Suudi Arabistan liderliğinde savaşan koalisyona sağladığı askeri desteği geri çektiği açıklandı. Yetkililer, Sudan’ın üç bölgeden çekildiğini açıkladılar. Sudan askerlerinden boşalan görevleri Yemen kuvvetleri devraldı.

Suudi Arabistan, doğu-batı petrol hattının kapasitesini %40 oranında artırmayı hedefliyor. Bu hamlenin nedeni ise Hürmüz Boğazı üzerinden yapılan petrol taşımacılığına bağımlılığını azaltma düşüncesidir.

Birleşik Arap Emirlikleri
Abu Dabi Veliaht Prensi ve BAE Genelkurmay Başkan Yardımcısı Muhammed bin Zayid bu hafta Çin’in başkenti Pekin’e resmi bir ziyaret gerçekleştirdi. Ziyaret neredeyse geçen yıl aynı dönemde Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in BAE ziyaretinden bir yıl sonra yapıldı. Çinli üst düzey bir diplomatın açıklamalarına göre, “BAE ve Çin arasındaki ilişkiler tarihteki en yüksek düzeyinde” seyrediyor. Bu yıl, BAE ve Çin’in diplomatik ilişkilerinin başlamasının 35. yılı kutlanıyor. Çin’in BAE büyükelçisi, Bütün Ortadoğu ülkelerinin arasından, Çin ile en verimli, en derin ve en geniş işbirliği içinde olan ülkenin BAE olduğunu söyledi. İki ülke arasında karşılıklı olarak vizelerin kaldırılmasından sonra, 2018 yılında 1.1 milyon Çin vatandaşının BAE’yi ziyaret ettiği bildirildi. İki ülke arasında, farklı varış noktalarına olmak üzere haftalık toplam 150 uçuş gerçekleştiriliyor. Ortadoğu’da en fazla Çin vatandaşının yaşadığı ülke olan BAE’de, çoğunluğu Dubai ve Şarika Emirlikleri’nde yaşayan 200 binin üzerinde Çin vatandaşı bulunuyor. Çin, BAE’yi 1971 yılında resmi olarak tanıdı ve iki ülke 1984 yılında diplomatik ilişki kurmaya başladı.

BAE’nin Dışişlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Enver Karkaş, BAE’nin Yemen’de askeri varlığını sürdüreceğini, Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyonun üyesi olmaya devam edeceğini ve Yemen’i terk etmediğini vurguladı. BAE’nin Yemen’de 90,000 yerel savaşçıyı eğittiğini vurgulayan yetkililer, askeri varlıkta azalmaya gidilmesinin bahsedildiği gibi bir etki doğurmayacağını savundu. Enver Karkaş, Husilerin ilgili gelişmeleri güven artıcı önlemler kapsamında değerlendirmesi gerektiğini belirtti.

BM Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths, Yemen’de savaşan tarafların askerlerini çekme anlaşmasına uyma konusunda ciddi adımlar atmakta olduklarını belirtti. Geçtiğimiz hafta da, savaşan taraflar BM’ce temin edilen bir gemide Hudeyde ateşkesinin uygulanması için yeni mekanizmalar üzerinde anlaşmışlardı. Griffiths, BAE’nin askeri varlığında azaltmaya gitmesi kararını da “barışa bağlılığın bir göstergesi” olarak yorumladı.

İran dini liderinin savunma işleri danışmanı Hüseyin Dehgan tarafından, BAE’nin barış görüşmeleri için İran’a bir heyet gönderdiği açıklandı. BAE’nin İran’a heyet göndermesi, Yemen’deki askeri varlıkların azaltılması kararının ardından BAE-Suud ittifakına bir ikinci darbe olarak değerlendiriliyor.

BAE’li yetkililer, artan ABD yaptırımları ve gerginlikler sonucunda BAE ve İran arasındaki ticaretin yarı yarıya düşebileceğini belirtti. Dubai’nin söz konusu gerginliklerden ekonomik anlamda kötü etkileneceği vurgulandı. Konut fiyatlarının düşük seviyelere inmesi yanında, orta büyüklükte şirket ve işçi bulma konusunda sıkıntı yaşanıyor.

Yemen
BM’ye bağlı Dünya Gıda Programı (WFP- World Food Programme), Husilerin kontrol ettikleri bölgelerde gıda yardımına devam edilmesini engellememeleri konusunda yeni bir anlaşmaya vardıklarını açıkladı. Yemen’deki gıda sıkıntısından 20 milyon kişinin etkilendiği sanılıyor. Resmi olarak anlaşma henüz imzalanmamış olsa da, gıda programının Husilerin kontrolündeki başkent Sana’ya yardımları ulaştırması konusunda büyük aşama kaydedildiği bildirildi. Dünya Gıda Programı yetkilileri, Suudi Arabistan ve BAE’nin gıda yardımları konusunda üzerine düşen görevleri yerine getirmediklerini belirtiyorlar.

Katar
Katar Ulusal İnsan Hakları Komitesi, bir yıldan fazladır Suudi Arabistan’da tutuklu bulunan bir Katar vatandaşının salıverildiğini doğruladı. Suudi Arabistan geçen sene, Yemen’de İran destekli Husi milisler ile birlikte çalıştığını düşündüğü bir Katar vatandaşını tutuklamıştı. Yemen-Umman sınırında, Nisan 2018’de tutuklanan Mohsen Al-Karbi’nin Husiler lehine istihbarat topladığından şüpheleniliyordu. Katar ise Haziran 2018 tarihinden itibaren yine Suudi Arabistan tarafından tutuklanan bir diğer Katar vatandaşı Abdülaziz Said Abdullah’ın da salıverilmesini talep etti.

Bahreyn
Ekim ayında Bahreyn’de deniz ve havayolları seyrüsefer güvenliği ile ilgili bir zirve düzenlenmesi bekleniyor. Zirve haberini ABD İran Özel Temsilcisi Brian Hook ve Bahreyn Dışişleri Bakanı Halit bin Ahmet el-Halife duyurdu. Zirveye 65 ülkenin katılım sağlayacağı düşünülüyor. Söz konusu zirvenin, Şubat ayında Polonya’da İran’ın Ortadoğu’daki faaliyetlerini konu alan zirvenin bir devamı olduğu bildiriliyor. Zirvenin Körfez bölgesinde düzenlenmesini, bölgede mayıs ayından beri yedi petrol tankerine saldırı gerçekleştirilmesi tetikledi. Bahreyn ve ABD yetkilileri, bu saldırıların İran Devrim Muhafızları Ordusu tarafından yapıldığını düşünüyor. Körfezde seyrüsefer güvenliğinin sağlanması ile ilgili diplomatik çabaların bir diğeri de, ABD’nin bir “Deniz Güvenliği Koalisyonu” (maritime coalition) kurma düşüncesidir. Buna ilişkin de İran Özel Temsilcisi Brian Hook’un çabaları devam ediyor.

Bahreyn’de, bir polis memurunun ve bir cami imamının öldürülmesi üzerine, olayın üç kişiden oluşan failleri idam edildi.

Umman
Umman Dışişleri Bakanı Yusuf bin Alawi, Cevad Zarif ile bir görüşme gerçekleştirmek için İran’a gitti. Umman Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, alıkonan İngiliz-bandıralı Stena Impero petrol tankerinin serbest bırakılması çağrısında bulundu. İran’ın Stena Impero adlı petrol tankerini alıkoyması, İngiltere’ye bağlı Cebelitarık yönetiminin İran’ın Grace 1 adlı petrol tankerini alıkoymasına karşı bir misilleme olarak görülüyor. Yusuf bin Alawi’nin ziyareti, İngiltere’nin Hürmüz Boğazından geçecek gemilerine askeri gemilerin de eşlik edeceğini bildirmesinin ve ABD’nin Hürmüz Boğazı’nda geçişlerini maritime coalition ile düzenleme fikrinin  ardından geldi.