Koronavirüsle Mücadelede Körfez’in Ortak Bir Stratejisi Olabilir mi?

Koronavirüs tehdidi her geçen gün artmakta ve tüm dünyayı etkisi altına almaya devam etmektedir. Böyle felaket zamanlarında bölgesel ve küresel iş birliklerin önemi ön plana çıkmaktadır. Özellikle küreselleşmenin zirve yaptığı günümüz dünyasında bu iş birliklerinin önemi bir kat daha artmaktadır. Koronavirüs tehdidinde Avrupa kıtası yeni merkeze dönüşürken, gözler bir kez daha Avrupa Birliği’ne (AB) çevrilmiş, AB’nin koronavirüse karşı atacağı adımlar merakla takip edilir olmuştur. Yakın geçmişte, AB’nin düzensiz mülteci krizine etkili ve bütüncül bir karşılık veremeyişi birliği sorgulanır hale getirmiştir. Bu sebeple koronavirüs gibi büyük bir küresel krizle mücadelede AB’nin atacağı adımlar herkes tarafından dikkatle takip edilmekte, birliğin geleceği hakkındaki tartışmalar bu çerçevede şekillenmektedir.

Benzer bir durum altı üyesi bulunan Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) için de geçerlidir. Nitekim koronavirüsün etkileri tüm dünyada olduğu gibi Körfez coğrafyasında da ciddi biçimde hissedilmektedir. Kriz karşısında Körfez ülkeleri büyük oranda tek başlarına önlemler almaktadırlar. Bunda özellikle 2017 yılında yaşanan Katar’a yönelik abluka sürecinden kaynaklanan güvensizlik ortamı etkili olmuştur. Bununla birlikte virüsle mücadele kapsamında ülkelerin birlikte alacağı önlemler, atacağı adımlar özellikle “az gelişmiş” bölge ülkelerinin virüsle mücadele kapasiteleri açısından büyük önem arz etmektedir. İşte bu noktada KİK’in çoğulcu kararlar alıp alamayacağı merak edilmektedir.

Körfez’de Koronavirüs Tehdidi
Körfez ülkeleri arasında koronavirüsten en çok etkilenen ülke olarak Suudi Arabistan ön plana çıkmaktadır. 5 Nisan tarihi itibariyle ülkede koronavirüse yakalanmış hasta sayısı 2.385 olarak bildirilirken, hastalıktan dolayı hayatını kaybedenlerin sayısı 34 olarak açıklanmıştır. Ayrıca 488 kişinin de iyileştiği duyurulmuştur. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suudi Arabistan’dan sonra virüsten en çok etkilenen ikinci Körfez ülkesi olarak göze çarpmaktadır. Yine aynı tarih itibariyle Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki vaka sayısı 1.505 kişi olarak bildirilmiştir. Ülkede virüs nedeniyle 10 kişi hayatını kaybederken, 125 kişinin de hastalıktan iyileştiği açıklanmıştır. Katar’da ise hastalığa yakalanan kişi sayısı 1.325 iken hayatını kaybedenlerin sayısı 3’dür. 109 kişinin de hastalıktan kurtulduğu bildirilmiştir. Bahreyn, Umman ve Kuveyt’te de yüzlerce kişide koronavirüs tespit edilmiş ve can kayıpları yaşanmıştır.

Bu süreçte bölge ülkeleri virüsle savaşmak için alınan önlemleri arttırmaya devam etmektedir. Bunlar arasında kısmi ya da tam sokağa çıkma yasağı, kamuda evde çalışma usulüne geçilmesi, yurtiçi ve yurtdışı uçuşların durdurulması, restoranların, AVM’lerin, eğlence yerlerinin kapatılması, ortaokul, lise ve üniversite eğitimlerine ara verilmesi gibi tedbirler yer almaktadır. Bunlara ek olarak kuran kurslarında eğitime ara verilmesi, vakit ve Cuma namazlarının camilerde topluca kılınmasına ara verilmesi, tren, otobüs ve taksi seferlerinin durdurulması da alınan diğer önlemler olarak göze çarpmaktadır.

Körfez ülkeleri virüsle mücadele kapsamında ekonomik paketler de açıklamışlardır. Bu kapsamda küçük ve orta ölçekli işletmelerin desteklenmesi, kredi ödemelerinin ertelenmesi gibi çeşitli adımları gerçekleştirmek için Suudi Arabistan yaklaşık 32 milyar dolar, BAE 34 milyar dolar, Katar 25 milyar dolar, Kuveyt 5 milyar dolar, Bahreyn 11 milyar dolar tutarında bütçeler ayırmışlardır.

Körfez Ülkelerinde Ortak Politika İmkanı
Ülkeler bireysel olarak virüsle mücadele kapsamında çeşitli önlemler alırken bölgesel ölçekte virüsün yayılmasını engellemek için devletler üstü merkezi politikalar üretilmesi zorunluluğu da bir gerçektir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından yapılan bir açıklamada bölgedeki her ülkenin virüsle mücadelede yeterli hazırlığa ya da kapasiteye sahip olmadığı vurgulanmıştır. Bu noktada DSÖ gibi küresel ölçekteki organizasyonlarla birlikte bölgesel organizasyonlara da büyük bir sorumluluk düşmektedir. Bu sebeple gözler etkili bir bölgesel aktör olan KİK’e çevrilmiştir.

KİK koronavirüsle mücadele kapsamında ilk toplantısını 14 Mart tarihinde düzenlemiştir. Salgının bölgede yayılması üzerine gelişmeleri tartışmak maksadıyla video konferans yöntemiyle bir araya gelen üye ülkelerin Sağlık Bakanları üye ülkelerde salgın ile ilgili gelişmeleri ve son durumu tartışmışlardır. Ülkelerin sağlık sektörünün virüsle mücadeleye hazırlık durumunun ve eğitim ve medya planlarının tartışıldığı konferansın sonunda, bakanların üzerinde anlaştığı hususları içeren bir bildiri yayınlanmıştır. Bu bildiride öncelikle sağlık çalışanlarının salgınla mücadelede göstermiş olduğu özverili çalışmalar takdir edilmiş, özel sektörün ve vatandaşların gösterdiği iş birliğinin önemine vurgu yapılmıştır. Üye ülkede ikamet edenlere ve vatandaşlara kalabalıklardan olabildiğince uzak durulması, koruyucu ve önleyici önlemlere uyulması konusunda uyarılarda bulunulmuştur. Toplantıda aynı zamanda sağlık bakanları düzeyinde bilgi paylaşımı ve virüsle mücadele ortak koordinasyonun kurulması amaçlarıyla haftalık toplantıların düzenleneceği bir ortak koordinasyon odası kurulması kararlaştırılmıştır. Buna ek olarak KİK’in alt kurullarından biri olan Körfez Sağlık Konseyi’nin üye ülkelerin Sağlık Bakanlıkları ile koordineli bir şekilde çalışarak teşhis edilen vaka sayısı ve alınan önlemlerle alakalı günlük rapor yayınlaması kararlaştırılmıştır.

KİK’in koronavirüsün ekonomik etkilerini görüşmek üzere yaptığı bir diğer toplantı 15 Mart tarihinde gerçekleşmiştir. Finansal kuruluşların ve merkez bankaları başkanlarının video konferans ile bir araya geldiği toplantıda finansal istikrarın sürdürülmesi, üye ülkelerin ekonomilerinin desteklenmesi, tüketicilerin ve şirketlerin korunması, özel sektörün ekonomik kalkınmayı sürdürme rolünün desteklenmesi gibi konularda mevcut para politikası enstrümanları ve önleyici politikalar kapsamında uygulamalara başvurulması kararlaştırılmıştır. Konferans sonunda KİK Genel Sekreteri’ne üye ülkelerin koronavirüsün olumsuz etkilerini önlemek için aldıkları önlemler hakkında haftalık rapor hazırlaması talimatı verilmiştir.

Yine 26 Mart tarihinde bir diğer olağanüstü toplantı Maliye Bakanları düzeyinde bir katılımla video konferans aracılığıyla gerçekleştirilmiştir. Bu toplantıda üye ülkelerin Maliye Bakanları koronavirüsün mali ve ekonomik etkilerini tartışmak için bir araya gelmiştir. Konferans sonunda bir önceki toplantıda alınan kararlara ve bunların kararlıkla uygulanmasına vurgu yapılmıştır.

Konsey bünyesinde salgın ile mücadele kapsamında son toplantısı 26 Mart tarihinde gerçekleşmiştir. Üye ülkelerin ticaret bakanlığı müsteşarları salgının ekonomik etkileri üzerine video konferans aracılığıyla olağanüstü toplantıda bir araya gelmiştir. Bu toplantıda temel ihtiyaçların karşılanmasında herhangi bir sorunla karşı karşıya kalmamak için alınması gereken önlemler üzerinde durulmuştur.

KİK’in Etkisizliği ve Tehditle Mücadelenin Geleceği
Çin’in Wuhan şehrinde ortaya çıkan koronavirüsün tüm dünyaya yayılması sonrasında ülkeler, salgınla mücadele kapsamında sınırlarını kapatıp sıkı önlemler almalarına rağmen, virüsün hızlıca yayılmasına engel olamamışlardır. Tüm dünyada virüsle mücadelenin nasıl yapıldığına dikkat edildiğinde problemin küresel, çözümün ise yerel olduğu gibi bir anlayış göze çarpmaktadır. Halbuki salgınla başa çıkmak için ülkeler bazında olduğu kadar bölgesel ve küresel ölçekte alınacak önlemler de büyük önem taşımaktadır. Bu noktada gözler Birleşmiş Milletler (BM), AB  ve KİK gibi küresel ve bölgesel devletler üstü organizasyonlara çevrilmiştir.

Doğal kaynaklar açısından dünyanın en zengin bölgesi olan Körfez bölgesi de koronavirüsten ciddi biçimde etkilenmiştir. Körfez ülkeleri, birçok önlem almalarına rağmen, virüsün yayılması karşısında çaresiz kalmaktadırlar. Nitekim ülkelerin kendi başlarına atacakları adımlardan ziyade bazı konularda bölgesel örgütler aracılığıyla yapılacak hamleler virüsün etkileriyle mücadelede olumlu sonuç doğurabilecektir. Bu noktada KİK’in adım atması beklenmekte, ancak bu yönde elle tutulur bir gelişme kaydedilememektedir.

KİK üyesi ülkelerin bakanlar düzeyinde yürüttükleri faaliyetlere rağmen, topyekûn mücadele için gerekli kararlar alınamamıştır. Bunda son yıllarda Körfez ülkeleri arasında giderek derinleşen siyasi ayrışmaların ve güvensizlik duygusunun etkili olduğu söylenebilir. 2017 yılında Suudi Arabistan, BAE, Mısır ve Bahreyn’in Katar’a karşı başlattığı siyasi ve ekonomik ablukanın etkilerinin halen devam ettiği düşünüldüğünde, bu ülkelerin böylesi bir krizde birlikte hareket edecek iradeye sahip olmadıkları görülmektedir. Bununla birlikte bölgede kendi aralarında ittifak içerisinde olan Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn’in birbirlerine yardım edeceği, buna karşın Katar, Umman ve Kuveyt’in de bazı hususlarda koordinasyon ve işbirliği içerisinde olacağı söylenebilir. KİK’in koronavirüsle mücadelede ortak bir politikaya öncülük edeceği tartışmalıdır. Bu nedenle Körfez ülkeleri büyük oranda mücadelelerini kendi başlarına vermeye devam edeceklerdir.