Kuzey Boru Hattı Hayata Geçiyor

Dr. İlyas Kamalov, ORSAM Avrasya Danışmanı
İlk kez 2005 yılında yaşanan Rusya ile Ukrayna arasındaki gaz krizi, adeta gelenek hâle gelerek her sene tekrarlanmakta, gaz fiyatı ile transit parası konusunda pazarlıklar yapılmaktadır. 2011 yılı da bu bağlamda istisna değildir. Ukrayna’daki iktidar değişikliğine ve yeni Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç’in Rusya ile iyi münasebetler içerisinde olmasına rağmen, bu yaz da Rusya-Ukrayna münasebetlerindeki gündemi gaz krizi işgal etmektedir. Söz konusu krizin yaşandığı bir dönemde Kuzey Boru Hattı’nın ilk ayağının açılması, Avrasya’da enerji alanındaki Rusya’nın hâkimiyetini pekiştireceğine ve Ukrayna ile yapılan pazarlıklarda Rusya’nın elini güçlendireceğine benzemektedir.
 
2005 yılındaki ilk krizden sonra Rusya, benzer sorunu Beyaz Rusya ile de yaşamış, transit ülkelerin Avrupa’ya giden gazı kesmeleri ile birlikte Rusya’nın en büyük müşterileri olan Avrupa ülkeleri de soruna müdahil olmuşlardır. Bu tarihte Avrupa’da enerji alanında Rusya’ya bağımlılık konusu tartışılmaya başlanmış ve Rus enerji kaynaklarına alternatif arayışına gidilmiştir. Rusya da Ukrayna ve Beyaz Rusya olaylarından ders çıkararak bu ülkelere transit konusundaki bağımlılığını azaltmak için mevcut boru hatlarına ek güzergâhlar üzerinde çalışmaya başlamıştır. Bu güzergahlardan biri de Rus gazını Baltık Denizi’nden Almanya’ya taşıyacak Kuzey Boru Hattı’dır.
 
İnşası Kasım 2006’da başlayan bu boru hattının uzunluğu 1200 kilometre olup, Rusya’nın Viborg şehrinden Almanya’nın Graysfald şehrine uzanarak yılda 55 milyar metreküp Rus gazının Almanya’ya ulaşmasını sağlayacaktır (boru hattının açılan ilk ayağının hacmi 27.5 milyar metre küp). Boru hattının ikinci ayağının inşaatı sonbahar 2012’de yapılacaktır. 7.4 milyar avroya mal olan bu projeye devre dışı bırakılan Baltık ülkeleri ile Polonya doğal olarak karşı çıkmıştı. Hatta Polonya eski Devlet Başkanı A. Kvasnevskiy, Rusya ile Almanya’nın bu konudaki işbirliğini, II. Dünya Savaşı öncesinde Stalin’le Hitler’in imzaladığı ve Avrupa’yı kendi aralarında paylaşma planlarını içeren Molotov-Ribentrop Antlaşması’na benzetmişti. Gazprom ise eleştirilerin etkisini azaltmak için Kuzey Boru Hattı Projesi’nin başına, eski Almanya Şansölyesi Schröder’i getirmişti.
 
Rusya’nın projelerine alternatif olarak ortaya atılan Nabucco için gazın hâlâ bulunamaması, Ortadoğu’da istikrarsızlığın artması gibi nedenler, AB ülkelerinin Rusya’ya alternatif arayışlarını başarısız kılarken, Moskova, Kuzey Bory Hattı ve Güney Akım başta olmak üzere enerji alanındaki projelerini hayata geçirmek için büyük çaba göstermektedir. Kuzey Boru Hattı’nın ilk ayağının açılması, ikinci ayak çalışmalarının başlatılması ve üçüncü ayak için planların yapılması, Rusya’yı transit konusunda diğer ülkelere olan bağlılıktan kurtaracağı gibi Rusya’nın enerji alanındaki hâkimiyetini de pekiştirecektir. Nitekim açılışın yapıldığı gün Rusya Federasyonu Başbakanı Vladimir Putin, Rus gazının Avrupa’ya ulaştırılması (transiti) konusunda Ukrayna tekelinin sona erdiğini dile getirmiştir. Özellikle boru hattının ikinci ve üçüncü ayakları hayata geçtiği takdirde Putin’in sözleri daha büyük anlam kazanacaktır. Avrupa’ya Ukrayna üzerinden yılda 110 milyar metre küp Rus gazı ihraç edilmektedir. Kuzey Boru hattının üç ayağı, yaklaşık 75 milyar metre küp gazın ihracatını sağlayacaktır.
 
Kremlin’in Kuzey Boru Hattı’nı hayata geçirmesinden sonra çabalarını Güney Akım projesi üzerinde yoğunlaştıracağı da muhakkaktır. Japonya’daki nükleer santral faciasından sonra başta Almanya olmak üzere birçok ülke nükleer santral inşaatından vazgeçmiş ve Rus gazına olan ihtiyaç daha da artmıştır. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde Güney Akım – Nabucco rekabetinin artması da şaşırtıcı olmayacaktır.