Libya’da Petrol ve Siyaset

Nebahat Tanrıverdi O Yaşar, Araştırma Asistanı, ORSAM
Libya hükümeti ile Bingazi merkezli federalizm yanlısı Özerk Barka Yönetimi arasında patlak veren son petrol sevkiyatı krizi, petrolün ülkedeki parçalanmışlıkta ve siyasi gerginlikte ne kadar belirleyici ve önemli bir rol oynadığını bir kez daha gözler önüne serdi. Şimdi ise Libya uluslararası askeri müdahalenin yıldönümünde yeniden uluslararası ilginin odağı haline gelmiş durumda. Libya’daki istikrarsızlığın ve federalizm tartışmasının petrol arzı güvenliğini somut bir şekilde tehdit etmesi, federalizm tartışmasına yeni bir boyut kazandırdı. Kaddafi sonrası dönemde Libya, petrol arzını düzene kavuşturmuş değildi. Tesisler ve boru hatları zaman zaman milis güçlerinin saldırılarına uğramakta, petrol sevkiyatı aksamakta ya da geçici bir süreliğine durmaktaydı. Ancak 2011 sonrası dönemde ilk defa federal yapı talep eden ve bu yönde özerk yönetim kurduklarını iddia eden Özerk Barka Yönetimi, ülkeden petrolü kendi kontrolünde çıkarmayı başardı. Sidra’dan gerçekleşen petrol sevkiyatı ülkede hem başbakanın görevden azledilmesiyle başlayan siyasi krizi tetikledi hem de kaçak petrol sevkiyatını durdurmak için deniz kuvvetlerini seferber eden Amerika’nın krize doğrudan müdahil olmasına neden oldu.
 
Özerk Barka Yönetimi ve Federalizm Tartışması
 
Libya’da ülkenin doğusunda yer alan ve Bingazi merkezli Sirenaykaya da bir diğer adıyla Barka bölgesi, Cad ile Nijer’e sınır oluşturan Fizan bölgesi ve Akdeniz kıyı şeridinden başlayarak iç kesimlere kadar uzanan Trablus bölgesi arasındaki çekişme ve rekabetin kökleri Libya tarihinin çok eski dönemlerinden itibaren ülkenin önemli dinamiklerinden birini oluşturmaktadır. Bu tarihi bölgesel çekişme ve ayrışmanın en önemli unsuru ise ülkede hala varlığını koruyan aşiret/kabile yapılanmaları arasındaki güç mücadelesidir. Kaddafi sonrası dönemde istikrar arayışları karşısındaki en ciddi engeller de bu güç mücadelesinden ortaya çıkmaktadır.
 
Kaddafi’nin öldürülmesinin ve Trablus’un muhaliflerce kontrol altına alınmasının ardından Bingazi-Trablus çekişmesi daha da görünür hale geldi. 2011 Ekim'inde Kaddafi’nin yakalanıp öldürülmesinin ardından Libya’nın bağımsızlığını ilan eden Ulusal Geçiş Konseyi Bingazi’deki tüm merkezlerini tahliye edip Trablus’a taşındı. Ulusal Geçiş Konseyi’nin Bingazi’yi tamamen boşaltması, eylemlerin başladığı Bingazi halkı, aşiretleri ve siyasi grupları için büyük bir travma etkisi yarattı. Öte yandan önemli pek çok petrol bölgesi ülkenin doğusunda yani tarihsel adı ile Sireneyka/Bingazi bölgesinde bulunmaktadır. Ancak buna rağmen ülkenin siyasi merkezinin Trablus olmaya devam etmesi, Kaddafi sonrası dönemde ülkenin doğusunda kabul görmemektedir. Mart ayı itibari ile başlayan halk ayaklanmalarında monarşi bayraklarının dalgalanması krallığa geri dönüşü değil aslında Bingazi merkezli siyasete geri dönüş talebini yansıtmaktaydı. Bingazi merkezli doğu, yeni dönemde Trablus merkezli batının yerini almayı ve ekonomik ve siyasi avantajların değişeceği beklentisindeydi. Ancak Ulusal Geçiş Konseyi, Yeşil Devrim sonrasında Bingazi’den Trablus’a taşınan başkenti korumaya yönelik kararı ile bu talebi görmezden geldi. Mart 2012’de Sireneyka (Barka)’da gerçekleştirilen toplantıda özerklik kararının çıkması ve federal yapı tartışmaları bu gelişmeye verilen bir tepkidir.
 
Bu parçalanmışlık ve aşiretler arası güç müdahalesi, merkezi yönetimin güçsüzlüğü nedeniyle derinleşerek Libya siyasetinin en önemli fay hattını oluşturdu. 2012’de özerklik ilan eden Barka Yönetimi, 2013’de Ejdabiye’de tekrar bir araya gelerek resmi bir tören ile hükümet kurduklarını açıkladılar. 2011 sonrası dönemde petrol tesisleriyle boru hatlarının güvenliğini sağlamakla görevli Libya Petrolünü Koruma Gücünün başındaki İbrahim Jathran, görevinden alındıktan sonra kendine bağlı milislerle birlikte ülkenin doğusunda yer alan Ras Lanuf ve Sidra’daki tesislerinin kontrolünü ele geçirdi. İbrahim Jathran, Özerk Barka Yönetimine bağlı milis güçlerini kontrol ediyor ve doğudaki önemli petrol tesislerinin kontrolünü elinde tutuyor. Barka hükümetinin başbakanı Abd-Rabbo el-Barassi, 2013 Ekim’de Barka yönetiminin kendi petrol şirketini kuracaklarını açıklamıştı. 1951 Anayasasına atıfta bulunan Barka yönetimi, Bingazi, Tobruk, Ejdabiye ve Cebel Ahdar vilayetlerinde hak iddia ediyor.
 
Öte yandan eski Başbakan Zeydan’ın görevinden azledilmesinin ardından üyesi olduğu Zintan aşireti de federalizm tartışmasında taraf haline geldi. Libya’nın batısındaki petrol tesislerinin bulunduğu bölgede etkin olan Zintan aşireti, Zeydan’ın azlinden sonra petrol sevkiyatını durdurarak Trablus’u daha da zor durumda bıraktı.
 
Petrol sevkiyatı krizi
 
Libya geçici meclisi Milli Genel Kongre (MGK), isyancıların kontrol ettiği Sidra limanından petrol yüklenen tankerin Akdeniz'e çıkmasını engelleyememesinin ardından oy çokluğuyla aldığı kararla Başbakan Ali Zeydan hükümetinden güvenoyunu çekti ve Savunma Bakanı Abdullah el Tini’ye hükümeti kurma yetkisi verdi. Meclisin kendisini azletmesinin ardından Zeydan, Malta üzerinden Avrupa’ya giderek ülkesini terk etti, fakat Libya Başsavcılığı tarafından "kamu malına zarar verme, resmi evrakta sahtecilik ve belgeleri imha etmek" ile suçlanan Zeydan’ın ülkeye geri getirilmesi için İnterpol’e başvurulduğu açıklandı.
 
Zeydan’a yönelik hoşnutsuzluk ve suçlamalar bir süredir Libya gündeminde önemli bir yer tutuyordu. Ülke kısa bir süre önce de başarısız da olsa darbe girişimleriyle sarsılmıştı. Ayrıca geçici meclis içinde yükselen tansiyon hükümete de yansımış, hükümet ortaklarından Müslüman Kardeşlerin siyasi kanadı Adalet ve İnşa Partisi’nin beş bakanını çekmesiyle sonuçlanmıştı. Ancak Zeydan’ı koltuğundan eden son gelişme federalizm yanlılarının Sidra’dan petrol sevkiyatı yapması karşısında merkezin çaresiz kalması oldu.
 
Petrol sevkiyatını durdurmak için ordudan istediği yardımı alamayan Zeydan, milis güçlerine başvurmak zorunda kaldı. Ayrıca Amerika da deniz kuvvetlerini bölgeye sevk ederek petrol sevkiyatını durdurmaya çalıştı. Fakat kaçak petrol sevkiyatını yapan Morning Glory isimli geminin mürettebatının gemide rehin tutulduğu anlaşıldı. Rehinelerin bulunmasının yanı sıra gemiye yapılacak büyük çaplı bir saldırının bir çevre felaketine neden olacağı fikri de operasyon sırasında baskın çıktı. Sonuç itibariyle Morning Glory, Sidra limanından ayrılmayı başardı fakat 22 Mart’ta Amerika deniz kuvvetleri gemiyi ele geçirerek Libya’ya teslim etti.
 
Sonuç 
 
Bu çaresizliğin önümüzdeki günlerde güç temelli politikalara dönüşme ihtimali de yüksek görünüyor. Yeni hükümeti kurma yetkisinin savunma bakanına verilmesi de bu yöndeki öngörüleri desteklemektedir. Keza geçtiğimiz hafta boyunca doğu Libya’daki önemli askeri üslerin kontrolü için Trablus’a bağlı birliklerle Jahtran’ın birlikleri birçok kez karşı karşıya geldiler. Şimdilik Trablus Jathran’ın birliklerini geriletmeyi başaramadı. Ayrıca Jathran’ın bu çatışmalarda yendiği birliklerin silahlarını da ele geçirdiğine yönelik duyumlar mevcut. Önümüzdeki dönemde de Trablus-Bingazi (Barka) arasındaki çatışmaların devam edeceğini söylemek mümkün. Zintan aşiretinin batıdaki petrol tesislerine yönelik adımları ise siyasi pazarlıklara bağlı, fakat Zintan aşireti mevcut durumda Trablus’u zor durumda bırakıyor.
 
Uluslararası aktörler ise şimdilik doğunun petrol sevkiyatı yapmasına sıcak bakmıyor. Her ne kadar federalizmin Libya’daki istikrarsızlığı sona erdirecek nihai çözüm olduğu daha çok dile getirilse de bu konuda doğrudan bir söylem kabul edilmiş değil. BM kararlarına atıfta yaparak doğunun petrol sevkiyatı yapmaya çalışmasını yasadışı kabul ettiğini açıklayan Amerika Trablus’a destek veriyor. Fakat Özerk Barka Yönetimi’nin doğudaki kontrolünü arttırması ve Trablus’un zayıflığının devam etmesi bu durumu değiştirebilir.