Libya Seçimleri ve Sonuçlarının Söyledikleri

Nebahat Tanrıverdi O, ORSAM Ortadoğu Uzman Yardımcısı, nebahattanriverdi@orsam.org
Aralık 2010 itibari ile başlayan halk ayaklanmalarının ve sonrası süreçte başlayan geçiş süreçlerinin en çok etkilediği coğrafi bölge Kuzey Afrika bölgesidir. Fas’taki Anayasal reform ve parlamenter sistemin revize edilmesi, Tunus’taki Kurucu Meclis’in bir yılı aşkındır görev yapıyor olması, Libya’daki seçimler ve eski rejimin tamamen yıkılması ve son olarak Mısır’daki Mübarek sonrası gelişmeler bu etkinin ana çıktılarıdır. Bu yeni dönemde yeni siyasal, sosyal ve ekonomik dinamiklerin mevcut sistemlere entegre olması ya da sistemin topyekun değişimi iki ana opsiyon haline gelmiştir. Libya ise bu opsiyonlardan ikincisinin gerçekleştiği ve dinamikleri açısından da diğer bölge ülkelerinden ayrılan bir ülke olarak karşımıza çıkmaktadır. Eski sistemin neredeyse devletin –az da olsa- mevcut devlet yapıları ile ortadan kalktığı Libya’da 7 Temmuz’da Kurucu Meclis seçimleri zor da olsa gerçekleştirilebildi.
 
Seçimlerin resmi sonuçları 17 Temmuz tarihinde açıklandı. Buna göre Mahmut Cibril liderliğindeki Ulusal Güçler İttifakı oyların b’sini alarak Kurucu Meclis’te 39 koltukla en çok temsil hakkı kazanan grup oldu. Müslüman Kardeşler hareketinin Libya’daki yapılanması olan Adalet ve Yapılandırma Partisi ise 17 vekilini Kurucu Meclise sokmayı başardı.
 
1981 yılında Hartum’da Kaddafi rejimine karşı kurulan hareket Libya’daki en eski organize muhalif hareketi olan Libya Ulusal Kurtuluş Cephesi ise 3 sandalye kazanabildi. 18 parti ise bir veya iki vekille temsil hakkına kavuşmuş oldular.
 
Libya’da iktidar sekiz aylık bir iç savaş sonrasında yıkılabilmiş ve sonraki sekiz ayda geçiş süreci Ulusal Geçiş Konseyi sürece liderlik etmiştir. 7 Temmuz’da gerçekleşen seçimler ile Ulusal Geçiş Konseyi, yetkilerini Kurucu Meclis’e devredecek. 200 vekilden oluşan Kurucu Meclis ise Tunus’taki gibi yeni Anayasa, seçim yasası ve diğer temel yasaların yazımından sorumlu olacak ve yeni seçimlerin düzenlemesini sağlamakla yükümlü olacak.
 
Öte yanda parlamentoda partilerden daha çok bağımsız adayların etkili olacağı söylenebilir 200 vekillik Kurucu Meclisin 120’si bağımsız vekillerden oluşmaktadır. Öte yandan bağımsız adayların birleşmiş bir siyasi duruş ve siyaset altında birleşeceklerini söylemek oldukça zor. Ülkenin farklı yerlerinden seçilen bağımsız adayların çeşitli siyasi eğilimleri temsil edeceği ve parlamentoda bulunan 21 siyasi partiden birine daha yakın hale geleceği tahmin edilebilir.
 
Ancak bölgeler arası dağılım sonuç itibari ile siyasi denklemi Ulusal Güçler İttifakı lehine şekillendirmektedir. 102 adayın seçildiği ülkenin batısı yani Trablus bölgesinde merkezlenen Ulusal Güçler İttifakı, grup vekillerinin yanı sıra bölgeden çıkan bağımsız vekiller tarafından da desteklenecektir.
 
Lakin seçim öncesi federalistlerin seçim bürolarını basması ve seçim pusulalarını yakması, seçim boykotu ilanı, silahlı milislerin petrol tesislerini durdurması gibi istikrarsızlık arttıran eylemlerin ardından Kurucu Meclis içerisinde kurulacak olan Anayasa Komisyonu’nun eşit dağılımı konusunda uzlaşıya varıldı. 60 kişiden oluşacak Anayasa Komisyonu bu bağlamda her bölgeden- Trablus, Sireneyka (Barka) ve Fizzan- 20 vekilden oluşacak ve yeni anaya bu komisyon tarafından hazırlanacaktır. Şimdilik bölgeler arası rekabet bu uzlaşı ile sakinleştirilmeye çalışılmış ve seçimlerin gerçekleşmiş olması ve seçmen katılımı göz önünde bulundurulduğunda bu amaç şimdilik başarılı bir şekilde gerçekleştirilmiştir.
 
Öte yandan seçimlerin gerçekleştirilmiş olmasının şimdilik tek anlamı Ulusal Geçiş Konseyi’nin sekiz aylık görev süresinde başaramadığı misyonlarının Kurucu Meclis’e devredilmesidir. Bu bakımdan devletleşme, merkezileşme, ülkenin siyasal sisteminin ne olacağına yönelik var olan tartışmanın barışçıl çözümü, silahsızlandırma ve normale dönme gibi zorlu görevler artık Meclis’in gündemine transfer edilmiştir. Bir yandan güvenlikle ile ilgili zorlu bir süreç içerisinde bulunan Libya diğer taraftan da siyasi, ekonomik ve sosyal yapısını düzene sokmaya çalışmaktadır. Siyasal hayatın parlamento ve partiler üzerinden şekillenmesi bu ülke için oldukça yeni bir deneyim olacaktır. Bu duruma ülkede oldukça faal hale geçtiği yönünde ciddi kaygılar bulunan El Kaide grupları da eklenince durum hem Libya hem de bölge açısından daha da önemli hale gelmektedir. Parlamentonun mevcut amaçlarında başarısızlığa uğraması kuşkusuz bölgede El Kaide için daha da uygun koşullar yaratmasının da önünü açacaktır.