Bakış

Libya’da Dibeybe Dönemi ve Türkiye ile İlişkiler

2019 yılı sonu itibarıyla Türkiye’nin Libya dosyasına vermiş olduğu önem somutlaşmış, askerî güvenlik ve kıta sahanlığı alanında imzalanan ikili anlaşmalarla iki devlet arasındaki ilişkiler yeni bir evreye girmiştir. 27 Kasım 2019 tarihinde “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası” adı altında imzalanan anlaşma ile Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki varlığı güç kazanmış ve hakları uluslararası hukuk çerçevesinde güvence altına alınmıştır. Bu bağlamda ilgili anlaşma, Türkiye’nin Doğu Akdeniz zenginliklerinden izole edilme girişimine karşı vermiş olduğu net bir cevap olarak değerlendirilebilir. İstanbul’da imzalanan “Güvenlik ve Askerî İş Birliği Mutabakat Muhtırası” ile iki ülke arasındaki iş birliği seviyesi bir üst boyuta taşınmış, TBMM tarafından 2 Ocak 2020 tarihinde Libya tezkeresinin onaylanmasıyla Türkiye Libya’da somut bir varlık kazanmıştır. 

Hafter güçlerinin 4 Nisan 2019 tarihinde başlatmış olduğu Trablus işgal girişimi, Türkiye’nin vermiş olduğu teknik destekle kısa süre içerisinde kırılmış ve haziran ayı itibarıyla Libya’daki dengeler tersine dönmüştür. Ulusal Mutabakat Hükûmeti (UMH) güçleri Batı Libya’da güvenliği sağlamış ve çatışmalar Sirte-Cufra hattına çekilmiştir. Hafter’e sağlanan çok boyutlu uluslararası desteğin akamete uğraması ile Hafter liderliğindeki güçlerin askerî başarı elde edemeyecekleri anlaşılmıştır. Bu noktada siyasi diyalog süreci başlamış ve ülkenin istikrara kavuşması temenni edilmiştir. Ancak Hafter’e milis ve teknik destek sağlayan uluslararası destekçileri sürecin müsebbibi olarak gördükleri Türkiye’yi tartışmaların merkezine koymak için önemli bir propaganda faaliyeti başlatmışlardır. Bu noktada 5 Şubat 2021 tarihinde seçilen Ulusal Birlik Hükûmeti (UBH)’nin Türkiye’ye karşı nasıl bir tutum sergileyeceği ve selefi UMH tarafından imzalanan anlaşmalara bağlı kalıp kalmayacağı önemli bir gündem maddesi olmuştur. 12 Nisan’da Başbakan Dibeybe liderliğindeki 14 bakanın kendilerine eşlik eden teknik heyetlerle Türkiye’ye gerçekleştirmiş oldukları üst düzey ziyaret ve 3 Mayıs’ta Türkiye’nin yine üst düzey bir heyetle iade-i ziyaret yapması, iki ülke ilişkilerinin güçlenerek devam ettiğine dair somut işaretler olarak değerlendirilmiştir. Bu noktada ikili ilişkilerin son merhalede yeni bir boyut kazandığını söylemek mümkün görünmektedir.