Lübnan’daki Ekonomik Krizin Suriye’ye Yansımaları

Lübnan’da 1975-1990 yılları arasındaki iç savaştan bu yana istikrar için en büyük tehdit olarak görülen finansal kriz, 2019 Ekim ayından bu yana sürerken haziran ayı ortalarında ülke parası %70 değer kaybı ile en düşük düzeye gerilemiş ve 1 ABD doları 5000 Lübnan lirası düzeyine kadar ulaşmıştır. Hatırlanacağı üzere ekonomik kriz nedeniyle ekim ayında sokaklara dökülen Lübnan halkının isteği üzerine Hariri hükûmeti istifa etmiş ve yerine ocak ayında Diab hükûmeti gelmiştir. Diab hükûmeti, ekonomik krizin etkilerinden kurtulmak amacıyla birtakım önlemler almış; ancak koronavirüsün şubat ayında ülkede görülmeye başlamasıyla birlikte ekonomi kötü gidişatına tekrar devam etmiştir. Bu kötü gidişat içerisinde Diab hükûmeti mart ayında temerrüde düşüldüğünü yani var olan borçlarını ödeyemeyeceğini ve ardından IMF ile görüşüleceğini açıklamış ancak uzun süren görüşmeler sonucunda hâlâ bir anlaşmaya varılamamıştır.

Uluslararası Para Fonu’na göre GSYH’nin %191’i borç olan ve dünyanın en borçlu 3. ülkesi olarak bilinen Lübnan, ithalata bağımlı bir ekonomiye sahiptir ve ülke gelirlerinin büyük çoğunluğunu bankacılık başta olmak üzere hizmet sektöründen elde edilen gelirler ve yurtdışında yaşayan Lübnanlıların gönderdiği işçi dövizleri1 ( 2007-2012 yılları arası GSYH’nin %20’si; 2013-2019 yılları arası GSYH’nin %15’i ) oluşturmaktadır. Koronavirüsün en çok etkilediği sektörler içerisinde yer alan hizmet sektörünün durma noktasına gelmesi ve yurt dışından gelen gelirlerin azalması gibi nedenlerden dolayı kötü durumda olan Lübnan ekonomisi daha da kötüleşmiş ve neticesinde geçtiğimiz hafta virüse rağmen halk tekrar sokaklara dökülmüştür. Ekonomik krize karşı Diab hükûmetinin aldığı önlemler ile şubat ayında döviz kısıtlaması getirilerek bankalardan aylık sadece 400 dolar para çekmeye izin verilmiş, sermaye kontrolleri olarak bilinen kanun Lübnan Parlamentosuna getirilmiş ancak kabine tarafından kabul edilmemiştir. Lübnan lirasının değer kaybetmeye devam etmesi üzerine Mart ayında haftalık sadece 100 dolar para çekmeye izin verilmiş ve Mayıs ayı sonunda mevduat çekilmesini kısıtlamaya ve yurt dışına para transfer edilmesini yasaklamaya yönelik yasa yürürlüğe girmiştir. Yasaya göre bankalardan yaşam, sağlık ve eğitim giderlerine dair belge karşılığında, yasadan önce çıkan vergi ödemelerinde ve endüstriyel, ticari ve tarımsal malzeme alımlarında dolar çekilmesine izin verilmiştir.

Lübnan’da 2017 yılında 55,4 milyar dolar olan ülke rezervleri 2018 yılında %5,42 azalarak 52,3 milyar dolar, 2019 yılında ise 50 milyar dolar düzeyine kadar gerilemiştir. Nüfusun neredeyse beşte birinin asgari ücretten daha az kazandığı Lübnan’da 2012 yılı itibariyle aylık 675.000 pound (446 dolar) olan asgari ücret ülke parasının değer kaybı yaşaması nedeniyle Mart 2020’de 275 dolara, Haziran 2020’de 135 dolara kadar gerilemiştir. Ülke parasının değer kaybı fiyatlara yansımış ve tüketim mallarının fiyatı ithal ürünler için %100’ün üzerinde yerli ürünler için %50 artış göstermiştir. Satın alma gücü azalan para birimlerinde ürünlerin fiyatlarının artması ile ortaya çıkan enflasyon tüm ekonomilerde görülebilen bir durumdur ve hükûmetler ve finans kurumlarının birlikte çalışması sonucu enflasyonun yükselişi durdurulabilir. Ancak ürün ve hizmet bedellerinin bir aylık süreç içerisinde %50’den daha fazla yükselmesi ile ortaya çıkan durum hiperenflasyonu ifade etmektedir. Hiperenflasyon esnasında hizmet ve ürünlerin fiyatı bir gün hatta saatler içerisinde değişiklik gösterir. Lübnan’da geçtiğimiz hafta temel besin için gerekli olan ürünlerde hiperenflasyon düzeyinde ani fiyat artışlarına, şirketlerin kapanmasına ve işsizlik oranların artmasına neden olmuştur.  Lübnan’da işsizlik rakamları %35’e çıkarken halkın neredeyse yarısı yoksulluk sorunu ile karşı karşıya kalmıştır.

Lübnan’da yükselen kamu borçları, mali yeteneğin eksikliği ve çözüm bulma konusunda siyasi irade istikrarsızlığı gibi nedenler sermaye kontrollerinin dayatılmasına yol açmıştır. Yaşanan gelişmeler sonrasında krizin daha da derinleşmesine mani olmak isteyen Lübnan bankaları sermayenin çıkışına karşı sert uygulamalara başvurarak, yurt dışı havalelerini askıya almış ve müşterilerin hesaplarındaki dövizleri çekmelerine kısıtlamalar getirmiştir. Ancak bu kısıtlamalar neticesinde dolar karaborsaya düşmüştür. Karaborsaya düşen dolar arbitrajcılar tarafından kâr sağlanan bir araç olarak görülmeye başlamış ve 1 Lübnan lirası kimi yerlerde 4750 kimi yerlerde ise 8000 dolara kadar işlem görmüştür. Lübnan lirasındaki değer kaybının en çok halkı etkilediği açıktır; ancak bu yaşananlar ve kısıtlamalar komşu ülke olan Suriye’ye de yansımış ve yaptırımlar ile boğuşan Suriye’de Lübnan lirasının çökmesiyle ülke parası dengesini kaybetmiştir. Bu durumun yeni bir olgu olmadığı ve 1980’lerin ortalarında Lübnan’da yaşananlar neticesinde Suriye para birimi üzerinde yine aynı etkilerin görüldüğü dile getirilmektedir.

Grafik 1: Lübnan Karaborsasında Dolar Fiyatı

Kaynak: https://lirarate.com/

Günümüze kadar Suriye ve Lübnan ekonomik açıdan daha büyük ve önemli ticari ortaklara sahip olsa da birbiri için hep büyük önem taşımıştır. Lübnan’ın Akdeniz’deki konumu, nakliye imkânlarını üst düzeyde kullanmasına ve derin ticari ilişkiler kurmasına izin vermiştir. Lübnan, Arap Yarımadası’na gerçekleştirdiği ihracatını Suriye üzerinden karayolu taşımacılığı ile yapmıştır. Bununla birlikte Suriye hem mal ihracatını hem de mal ithalatını kendisine en yakın liman kentine sahip olan Lübnan’dan gerçekleştirmiştir. Ancak Lübnan ve Suriye arasındaki bu ticari ortaklık, 2011 yılında başlayan Suriye iç savaşı ile ağırlıklı olarak finans sektörüne yönelmiştir. Suriye iç savaşa rağmen kısıtlı da olsa Lübnan’a elektrik ihraç etmiş, ticaret (kaçakçılık yolu ile) sınırın her iki tarafındaki tüccarlar için önemli olmaya devam etmiştir. 2019 yılı Ekim ayına kadar iki ülke için de hayati bir önem taşıyan bu ortaklık Lübnan’da yaşanan dolar arzının daralması ile durma noktasına gelmiştir. Dolar arzının daralmasını önlemek için harekete geçen Lübnan bankalarının dolar kısıtlama işlemi bankacılık sektörü için iyi, Esad rejimi için kötü bir hamle olmuştur. Suriye’de iç savaş başlamadan önce 47-50 Suriye lirası olan 1 dolar, Ekim 2019’da 600, Ocak 2020’de 1200 geçtiğimiz haftalarda ise 3000 Suriye lirasına kadar yükselmiştir. Bugün 1 dolar, 2600 Suriye lirasıdır. Suriye lirasının son 3 haftada yaşadığı değer kaybı %50’den daha fazladır. Yerel paranın dolar karşısındaki değeri Merkez Bankasının sabit resmî kuruna göre ise 513 liradır.

Grafik 2: Suriye Karaborsasında Dolar Fiyatı

Kaynak: https://sp-today.com/en/currency/us_dollar

Suriye’nin Lübnan ekonomisindeki dolar kısıtlamasından en çok etkilenen ülke olmasının altında Esad rejiminin ve Suriyeli iş adamlarının savaşın başladığı 2011 yılından itibaren ülke gelirlerini ve yatırımlarını Lübnan'a aktarması yatmaktadır. Öyle ki ülke içerisindeki paradan daha fazlasının Lübnan'da olduğu yönünde bilgiler mevcuttur ve tahmini olarak telaffuz edilen rakam 50 milyar dolar düzeyindedir. The Economist, 2011 yılında Suriye’den Lübnan’a 20 milyar dolardan fazla transfer gerçekleştiğini, Financial Times ise zengin Suriyelilerin %80'inin paralarını Lübnan'da tuttuğunu bildirmiştir. Bununla birlikte bazı raporlarda Suriye mevduatının Lübnan’ın toplam mevduatının %20-40’nı oluşturduğunu belirtmektedir.2 Esad bu zamana kadar Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler tarafından uygulanan yaptırımlardan Lübnan ile olan bankacılık ağları sayesinde kaçmayı başarmış ve uluslararası ticaret için gerekli olan dolar ihtiyacını Lübnan'dan karşılamıştır. Bu kapsamda Suriye uluslararası pazarlara erişim elde etmek için Lübnan'a bağımlı hale gelmiş ve Lübnan’ın dolar kısıtlaması sonrası yaşanan dolar kıtlığı ithalata bağımlı olan Suriye'de gıda fiyatlarının ani artış göstermesine ve şehir şehir enflasyon oranlarının %135-170 düzeyine ulaşmasına neden olmuştur. Ülke parasının ani değer kaybı sonrası Muhaliflerin kontrolündeki İdlib'de satın alım gücü daha yüksek olan Türk lirasına (TL) geçilmiştir.

Suriye’nin dış dünyaya açılan kapısı olarak görülen Lübnan, Suriye’de yaşanan iç savaş sonrasında ülke ekonomisinde ve bankacılık konusunda kilit bir oyuncudur. Suriyeli iş adamları için Suriye bankalarına kıyasla daha güvenli ve daha az düzenlenmiş olan Lübnan bankaları, Suriyelilerin tasarruflarını yatırmayı tercih ettiği nispeten güvenli bir sığınak olmuştur. Ancak Lübnan'daki mevcut kriz Suriye rejimi ile ekonomik aktörlerin paraya erişememesine neden olmuş ve ülke ekonomisini derinden sarsmıştır. Bu sarsıntıya ek olarak ABD'nin 17 Haziran'da uygulamaya koyduğu yeni yaptırımlar Suriye lirasında yaşanan değer kaybının hızını arttırmıştır. ABD'nin yasalaştırdığı Sezar Suriye Sivil Koruma Yasası, bugüne kadar eşi görülmemiş bir kapsama sahiptir. Yasa, Suriye rejimine mali, maddi veya teknolojik destek veren veya Suriye hükûmeti ve müttefikleri İran ve Rusya hükûmetleri adına askeri girişimlerde bulunan yabancı bireyleri veya onlara hizmet sağlayan şirketleri hedef almaktadır. Ayrıca Suriye Merkez Bankası’nın da faaliyetlerinin mercek altına alınmasını ve kara para aklama faaliyetlerinin tespit edilmesi halinde ekstra yaptırımlar uygulanmasını içermektedir. Suriye rejimi ile ilişkileri olan (Rusya, İran ve Lübnan vb.) veya ilişki geliştirmek isteyen ülkeleri (Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan vb.) ve şirketleri hedef alması ve rejiminin destekçilerini zayıflatmayı hedeflemesi ile daha önceki yaptırımlardan ayrışan Sezar Yasası’nın ülke ekonomisinde orta ve uzun vadeli çok önemli sonuçları olacaktır.

Sezar Suriye Sivil Koruma Yasası'nın temel amacı Suriye rejimi tarafından gerçekleştirilen işkenceleri cezalandırmak olsa da rejimin 2011 yılından bu yana devam eden iç savaş boyunca ayakta kalmasını sağlayan Rusya ve İran’ı da hedef aldığı açıktır. Rusya ve İran’dan sonra Sezar Suriye Sivil Koruma Yasası başta petrol ve finans sektörü olmak üzere rejime hizmet sağlayan ve ülkenin Batı’ya açılan kapısı olarak bilinen Lübnan’ı da hedef aldığı bilinen bir gerçektir ve Lübnan rejimin ayakta kalmak için kullandığı en etkin kanallardan biridir. Dünya Bankası verilerine göre Lübnan-Suriye sınırında yılda 4,5 milyar dolar değerinde kaçakçılık faaliyetlerine izin verildiği bilinmektedir. Bununla birlikte Lübnan tarafından Suriye’ye hem finansal destek sağlandığı hem de yasaklı malların ithal edildiğinden metnin tamamında bahsedilmiştir.  Yasa ile Lübnanlı kanallara yaptırım uygulanmasının yolu açılmıştır.  Bu durumun Lübnan’da Ekim 2019’dan beri gidişatı kötü olan ekonomi üzerinde daha fazla baskı oluşturacağı düşünülmektedir. Lübnan’da yaşanan ekonomik kriz neticesinde Diab hükûmeti IMF’den 10 milyar dolarlık yardım paketi talebinde bulunmuştur ve görüşmeler hâlihazırda devam etmektedir. Bu kritik noktada IMF yardımları ile ekonomik krizden kurtulma planları yapan hükûmetin Sezar Suriye Sivil Koruma Yasası’na dair önlemler mi alacağı yoksa görmezden mi geleceği merak konusudur.


1- İşçi Dövizi: Yurtdışında çalışan işçilerin, yaptıkları tasarruflar sonucu  ailelerine destek veya finansal yatırımlarda bulunmak amacıyla kendi ülkelerine gönderdikleri dövizler.

2- Mevduat: Gerçek veya tüzel kişilerin, istenildiğinde veya belirli bir vade sonunda çekilmek üzere bankalara bir faiz karşılığı veya faizsiz yatırdıkları parayı ifade etmektedir. Mevduat kısaca bankaların müşterilerinden aldığı borç para şeklinde de tanımlanabilmektedir.