Mısır’da Cumhurbaşkanlığı Yarışı: Ebul Futuh

Nebahat Tanrıverdi O, ORSAM Ortadoğu Uzman Yardımcısı, nebahattanriverdi@orsam.org
Bu güne kadar geçen süre zarfında Mısır’daki geçiş sürecinin oldukça yavaş fakat sancılı bir şekilde seyredeceği neredeyse kanıtlanmış oldu. Parlamento alt ve üst şura seçimlerinin ardından cumhurbaşkanlığı seçimi de ülke gündemine çeşitli tartışmalar ve kamplaşmalar ile birlikte oturmuş bulunuyor. Farklı siyasi grupların Mısır’ın geleceğine yönelik vizyonlarının çatıştığı bu dönem ülkenin geleceği açısından hiç kuşkusuz belirleyici bir etkiye sahip. Öte yandan Yüksek Askeri Konsey ile gruplar arasındaki ilişkiler ile halkın geçiş sürecinde başta YAK olmak üzere tüm aktörlere verdiği tepki de bu bağlamda önem ihtiva etmektedir. Aslında ülkedeki gelişmeler ve krizler farklı gelecek projelerinin doğrudan bir sonucudur fakat aktörler arasında değişen dengeler ve ittifaklar gelişmelerin görünümünü her geçen gün bulanıklaştırmaktadır.
 
Cumhurbaşkanlığı Seçimi
 
23-24 Mayıs’ta ilk turu yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yarışacak adaylar için kampanya süreci Mayıs ayının ilk günlerinde başladı. Ülkedeki seçim sistemine göre seçim sonuçlarında hiçbir aday P’lik bir oy desteği sağlayamaz ise ikinci tur seçim ile cumhurbaşkanı belirlenecek. Adayların bir kısmının Yüksek Seçim Kurulu tarafından diskalifiye edilmesinin ardından tartışmalar ve protesto dalgaları yükselmiş olmasına rağmen Mayıs ayı başında başlayan kampanya sürecinde birkaç adayın ön plana çıktığı gözlenmektedir. Bugünkü mevcut durum Yüksek Seçim Kurulu’nun aldığı 10 adayın diskalifiye edilmesine yönelik kararın aslında doğrudan sonucudur. Müslüman Kardeşler, Nur Partisi ve seküler/liberal grupların güçlü adaylarını diskalifiye eden Yüksek Seçim Kurulu yapısı daha karışık ve gündemle birlikte değişen bir seçim yarışı yaratmıştır. Özellikle Müslüman Kardeşlerin adayı Kahirat El Şatir’in, Selefi Nur Partisi’nin adayı olan Hazem Salih El İsmail’in ve Ömer Süleyman’ın seçim yarışı dışında bırakılması önemli bir gelişme olmuştur. Sonuç itibari ile Yüksek Seçim Kurulu’nun onayladığı 13 aday arasında seçim kampanyası yarışı başladı ve gruplar arasında ittifak girişimleri de bundan payını almakta.
 
Eski Müslüman Kardeşler üyesi bağımsız adayı Abdulmunim Ebul Futuh, eski Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa, eski Başbakan Ahmet Şefik, Müslüman Kardeşler'in adayı Muhammed Mursi, El Karama Partisi’nin lideri ve adayı Hamdin Sabbahi, devrimden sonra kurulan Sosyalist Halk İttifakı Partisi’nin adayı Abdulaziz El Hariri, Halid Ali, Muhammed Salim El Ava, Hişam El Betavisi, Hüssam Kahirallah, Muhammed Fevzi, Mahmut Hüssam ve Abdullah El Eşhal 23-24 Mayıs tarihlerinde gerçekleşecek ilk tur cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yarışacaklar. Bu 13 aday arasından en çok öne çıkanlar ise Ebul Futuh, Amr Musa ve Muhammed Mursi. Bu noktada ülkede herhangi bir partinin ya da siyasal grubun blok halinde tek adaya oy vereceklerini söylemek zor.
 
 
Liberal İslamcı Kimliği Ebul Futuh
 
Müslüman Kardeşlerin eski bir üyesi olan Ebul Futuh özellikle İslami kesimler arasında öne çıkan bir siyasi isim. 2006 yılında yaptığı söyleşide Müslüman Kardeşler hareketinin siyasi kanadı oluşturması noktasında önünde iki yol olduğunu söyleyen Ebul Futuh, ya hareketin siyasi bir parti kurup bu parti ile tüm organik bağlarını koparması gerektiğini ya da hareketin sosyal alandaki faaliyetlerini terk edip tamamen siyasi bir partiye dönüşmesi gerektiğini savunmuştur. 1970’li yıllarda üniversite öğrencisi iken Müslüman Kardeşler hareketi içerisinde başladığı siyasi hayatında radikal bir çizgiden oldukça liberal bir çizgiye kaydığı gözlenmektedir. Müslüman Kardeşler içerisinde aşırıcı gruba karşı reformist ve liberal grubu temsil edenlerin başında gelmekteydi. Bu nedenle Müslüman Kardeşler içerisinde özellikle gençler tarafından desteklendiği yönünde güçlü bir kanı mevcuttur. Öte yandan siyasi hayatı boyunca üç kez hapis cezası almış olması, liberal kimliğinin yanı sıra eski rejime karşı muhalif duruşunu güçlendirmekte ve popülaritesini arttırmaktadır. Bu muhalif imaj Ebul Futuh’un Mısır’da halk ayaklanmasının başladığı günden itibaren sokakta olması ve bir fiil destek vermesi ile genel kanat haline gelmiştir.
 
Müslüman Kardeşler içerisinde önemli bir yere sahip olmasına rağmen cumhurbaşkanlığına aday olacağını açıklaması hareket ile yollarını ayırmasına neden olmuştur. Çünkü Müslüman Kardeşlerin siyasi kanadı olan Özgürlük ve Adalet Partisi cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday göstermeyeceğini açıklamış ve bu nedenle de Ebul Futuh’u da parti kurallarına uymamakla suçlayarak partiden ihraç etmiştir. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bağımsız aday olarak yarışacak olan Ebul Futuh’un buna rağmen Müslüman Kardeşlerin bazı kesimlerinden, özellikle reform yanlılarından ve gençlerden destek alacağı tahmini yapılıyor. Bu nedenle Ebul Futuh’un adaylığı, Müslüman Kardeşlerin oylarının bölünmesi ihtimali arttırmaktadır.
 
Öte yandan seçim kampanyası kapsamında özellikle ülkedeki azınlıkların durumu ve kadın hakları ile ilgili yaptığı açıklamalar, liberal bir imaj çizmekte ve bu nedenle zayıf adaylara sahip liberallerin de desteğini almasını sağlamaktadır. Cumhurbaşkanı olarak seçilirse cumhurbaşkanı yardımcısı görevine bir Kıpti veya kadını atayacağını açıklaması bu yöndeki eğilimi göstermektedir. Ebul Futuh’un oranları henüz bilinmese de Müslüman Kardeşlerin bir kesimi ve liberaller ile azınlıkların bir kesimin desteğine sahip olması seçim yarışı denkleminin önemli bir parçasını oluşturmakta. Ancak Selefi Nur Partisi’nin Ebul Futuh’u destekleyeceklerini açıklaması bu denklemdeki dengenin geleceğini büyük oranda etkileyeceğe benzemektedir.
 
Nur Partisi’nin cumhurbaşkanlığı seçimi için sunduğu resmi adayı, Hazem Salih Abu İsmail, Yüksek Seçim Kurulu tarafından annesinin ABD vatandaşlığına sahip olması gerekçe gösterilerek diskalifiye edilmiştir. Nur Partisi bu iddiayı reddetse de seçim yarışında adaysız kalmasından ötürü parti şurası toplanmış ve kime destek vereceklerine karar vermişlerdir. Şurada gündeme gelen üç isim arasından- Muhammed Mursi, Muhammed Salim El Ava ve Ebul Futuh- Ebul Futuh’un resmen destekleneceği kararı verilmiştir. Öte yandan Ebul Futuh ile Selefi Nur Partisi ararsında kapalı görüşmelerin gerçekleştirildiği iddia edilmektedir. Bu noktada bir yandan liberallerin, azınlıkların, kadınların ve reformist Müslüman Kardeşler üyelerinin oylarına talip olan Ebul Futuh diğer yandan da radikal bir çizgide seyreden Selefilerin oylarına talip olmaktadır. Selefilerin Ebul Futuh’a verdikleri desteğin bir pazarlık sonucu mu gerçekleştiği ve bu pazarlıkta ne gibi sözler verildiği Mısır kamuoyunda büyük bir tartışma konusu olmaya devam etmektedir. Özellikle liberaller ve azınlıklar tarafından siyasi geçmişi ve kökeni nedeniyle kuşku ile karşılanan Ebul Futuh’un üzerindeki kuşku bulutları Nur Partisi’nin kararı ile daha da yoğunlaşmaya devam etmektedir.
 
Seçim kampanyasını da tüm çeşitlilik üzerine kuran Ebul Futuh, kendisini İslamcılar ile sekülerler arasında bir köprü olarak tanımlamaktadır. Bu bağlamda merkezi ve dengeli bir siyaset gütme amacıyla İslam ve demokrasinin barışçıl bir uyum ile bir araya gelebileceği, eşit haklar, özgürlük gibi sosyal ve siyasi vurguları bir araya getirdiği gözlenmektedir. Ancak aynı anda birçok siyasi tabanı bir araya getirme çabası hem avantaj hem de dezavantaj olarak görülebilir. Mısır siyasetine özellikle son bir yılda kuşkuculuğun hakim olması, tüm aktörlerin bir birini suçlaması ve kapalı kapılar ardında gerçekleşen görüşmeler ile Mısır’ın aynı zamanda bölgesel güç mücadelesinin yapıldığı bir ülke konumuna gelmesinin doğal bir sonucudur. Böyle bir siyasi ortamda, ittifaklar ve siyasi aktörlerin kararları da hızlı bir şekilde değişebilmektedir. Bu gerçeği göz önünde bulundurarak, Ebul Futuh’un şimdilik geniş bir destek yelpazesi sağladığı görülmektedir. Farklı siyasi duruşların desteğini sağlaması daha önce de belirtildiği gibi avantajlı olduğu kadar dezavantajlı da bir duruma yol açmaktadır. :Bu farklı tabanların tatmin edilmesi gibi temel bir zorluğun aşılması Ebul Futuh’un önündeki ilk ve en önemli engeli teşkil etmektedir. Bunun yanı sıra Ebul-Futuh’un özgürlük, eşitlik ve demokrasi ile birlikte harmanlanmış liberal İslami söylemi, Müslüman Kardeşleri daha da İslami söylemlere itmektedir. Bu siyasi uçlardan hangisinin ağır basacağı ülke siyasetinin ekseni açısından belirleyici olacaktır.