Bakış

Mısır’ın Modern Firavunu Hüsnü Mübarek’in Ardından

Muhammed Hüsnü Seyyid Mübarek (1928-2020) 92 yaşında öldü. 1981-2011 yılları arasında 30 yıl boyunca Mısır’ı yönetti. 15 Aralık 2010’da Tunus'ta başlayan Arap Baharı, 2011 yılı Ocak ayında Mısır'a geldi. Mübarek, Zeynel Abidin Bin Ali gibi ülkeden kaçmadı ancak istifa etmek zorunda kaldı. Ardından altı yıl hapis yattı. Bu çalışmada, uzun süre iktidarda kalması ve yönetimi tek başına elinde tutması sebebiyle, Mısırlıların “Yeni Firavun” adını verdiği Mübarek ve dönemi incelenecektir.

Hemen belirtelim ki, Firavun kavramı Türkiye’de anlaşıldığı gibi Mısır’da olumsuz anlamlar içermez. Firavunlar dönemi, kadim Mısır tarihinin yeryüzüne medeniyet ve bilim açısından ışık saçtığı yıllar olarak görülür. Mısır’da bağımsızlık sürecinde tüm milliyetçilerin yaptığı gibi antik çağlardaki köklere vurgu yapmak popüler idi. Mısırlıların sonradan Araplaştığı aslında Firavun halkı olduklarını içselleştirerek dile getiren Taha Hüseyin (1889-1973) gibi düşünürler, Mısır kamuoyunda belli bir dönem hatırı sayılır şekilde akis buluyordu. Firavun kavramı Mısır’ın kadim tarihindeki güçlü devirlerini işaret ederken Seyyid Kutup (1906-1966) gibi düşünürler, bu kavramı diktatörlük ve zalimlik anlamında kullanarak rejimi eleştirmek için dile getirdiler. Ülkesini ağır polisiye tedbirlerle ve siyasal baskı altında 30 yıl boyunca tek adam olarak yöneten Hüsnü Mübarek firavun lakabını her iki anlamıyla ister istemez yüklenmiştir. İktidarını kaybettikten sonra vefat etmesinden olsa gerek, seleflerinde olduğu gibi büyük kitleler tarafından uğurlanan bir cenaze töreni ona nasip olmadı.

Oysa Cemal Abdu’l-Nasır'ın ölümü Arap ülkelerinde ve dünyada şok etkisi yaratmıştı. 1 Ekim 1970'de Kahire’de yapılan törene tüm Arap dünyası ilgi gösterdi. 5 milyon kişinin arasında Suudi Arabistan Kralı dışında FKÖ lideri Yaser Arafat, Ürdün Kralı Hüseyin bin Talal, Libya lideri Muammer Kaddafi dahil tüm Arap liderleri vardı. Ancak Hüsnü Mübarek, Enver Sedat’a yapılan suikasttan çok etkilendiğinden yaşamı boyunca halkın arasında olmamaya özen gösteriyordu. Cenazesinde devlet tarafından askeri bir tören tertip edilmesine rağmen, halkından uzak ve kamuoyundan ırak bir şekilde aile kabristanına defnedildi.