Moskova, İran’a S-300 Füzelerini Satmaktan Vazgeçebilir

Dr. İlyas Kamalov, ORSAM Avrasya Danışmanı
Kremlin’in İran politikasının değiştiğine dair sinyaller her geçen gün artmaktadır. Her ne kadar İran seçimleri sonrasında Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Dmitriy Medvedev, Ahmedinejad’ı tebrik eden ilk liderlerden biri olsa ve işbirliğini devam ettirmek istediklerini belirtse de, son dönemde Kremlin’in İran’a karşı tutumu değişmektedir. Uzun yıllardan beri çeşitli uluslararası platformlarda İran’ı destekleyen, hatta İran’ın nükleer sorunu dolayısıyla Batı ile karşı karşıya gelen Rus yetkililer, Eylül 2009’da belki de ilk kez İran’ın nükleer çalışmalar yürütmesi konusunda Batı ile aynı tutumu sergilemiş ve gerekirse İran’a karşı yeni yaptırımların uygulanabileceğini dile getirmiştir. 21 Ekim tarihinde ise adı açıklanmayan bir Rus yetkili, İran’a S-300 füzelerinin satımını öngören kontratın feshedilebileceğini açıklamıştır.

Söz konusu kontrat 2007 yılında imzalanmış olmasına rağmen, baştan beri belirsiz bir süreliğine dondurulmuştur. Kontratın hukukî olarak hayata geçmesi için Rus parlamentosunun onaylaması ve İran tarafının belli bir miktarda ödeme yapması gerekmektedir. Ancak bugüne kadar söz konusu şartlardan hiçbiri yerine getirilmediğinden dolayı, Moskova Tahran’a S-300 füzelerini satamamıştır. Rus yetkililer, söz konusu füzelerin üretildiğini ve Savunma Bakanlığına bağlı üslerde bekletildiğini dile getirmektedir. Rusya’nın da söz konusu anlaşmayı hayata geçirmek için pek acele etmediğini söyleyebiliriz. Bunun iki nedeni mevcuttur. En başta İran, Rusların Buşer’de inşa ettikleri nükleer santrallerin ödemesini de geciktirdikleri ve birtakım sorunlar çıkarttıklarından, Rusya İran’a güvenmemektedir. İkinci neden ise, Rusya İran’a satacağını ileri sürdüğü S-300 füzelerini aynen İran’ın nükleer santral inşası konusunu olduğu gibi gerek Batı’ya gerekse de başta İsrail ve S. Arabistan olmak üzere Ortadoğu ülkelerine karşı bir kart olarak kullanmaktadır. Nitekim ABD, İsrail ve S. Arabistan yetkilileri, Rus yetkililerle yaptıkları görüşmelerde Rusya’nın İran’a S-300 füzelerini satmamasını istiyor ve her biri bunun karşılığında Rusya’ya belli tekliflerde bulunuyor. Örneğin İran’ın bölgede güçlenmesini istemeyen hem İsrail, hem de S. Arabistan, Rusya’nın İran’a S-300 füzelerini satmaması durumunda, kendilerinin Rusya’dan askeri teknolojiler satın alacaklarını vaat etmişlerdir ki, Eylül 2009’da S. Arabistan’ın Rusya’dan 2 milyar dolar değerinde askeri teknoloji satın alacağına dair bir ön anlaşma imzalanmıştı. Böylece Moskova, askerî teknolojilerini satabileceği alanı genişletmekte ve aynı zamanda bu konudaki (silah pazarı) Rusya-ABD rekabetinde önemli bir avantaj elde etmiş olmaktadır.

Moskova için de İsrail ve S. Arabistan ile askerî alanda işbirliğini geliştirmek, İran ile işbirliğinden daha kârlıdır. Çünkü Moskova, Tahran’a güvenmediği gibi, İran’a satılan S-300 füzeleri de bölgenin daha fazla istikrarsızlaşmasına neden olabilir. Yine Moskova’nın İran ile yaptığı söz konusu kontratı askıya almasını ve bunu ilk kez açıklamasını da son dönemde olumlu havada seyreden Rusya-ABD ilişkilerine de bağlamak mümkündür. ABD’nin Doğu Avrupa’ya yerleştirmek istediği füze kalkan sistemlerinden vazgeçmesinin karşılığında Moskova’nın İran konusunda geri adım attığını söyleyebiliriz. Rusya’nın S-300 füzelerini satıp satmayacağına dair karar, genel olarak bundan sonraki süreçte Rusya-Batı ilişkilerine ve Ortadoğu’daki gelişmelere bağlıdır.

Diğer taraftan İran için S-300 füzelerine sahip olmak, büyük önem arz etmektedir. İran’ın daha önce Ruslardan satın aldıkları Top M-31 kısa menzilli füzeler, muhtemel bir ABD veya İsrail saldırısına karşı koymaya yetmeyecektir. S-300 ve benzeri füzeler İran’ın savunma gücünü büyük ölçüde artıracaktır. Ancak Moskova’nın kontratı askıya alması, İran’ın bütün planlarını bozmuştur. İran’ın ödemelerini geciktirmesi, nükleer sorununda ise zaman zaman sert açıklamalar yaparak sorunun barışçıl yollarla çözülmesini isteyen Moskova’nın plânlarını suya düşürmesi, Moskova’yu zora sokmuş ve İran’ı Kremlin’in gözünde  “güvenilir olmayan ortak” haline getirmiştir. Bütün bunlar ve bölgedeki gelişmelerle Rusya-ABD ilişkilerinin (şimdilik) normalleşmesi de Rusya’nın İran politikasını değiştirmesine neden olmuştur.