Mustafa Kazımi’nin Kerkük Ziyareti ve Yeni Dönemde Kerkük’ün Temel Dinamikleri

Ekim 2019’da başlayan hükümet karşıtı protestolar neticesinde istifa eden Irak eski Başbakanı Adil Abdülmehdi’nin ardından 6 ay sonra hükümet kurulabilmiş ve Ulusal İstihbarat Dairesi eski Başkanı Mustafa Kazımi Irak’ın yeni başbakanı seçilmiştir. Siyasetten güvenliğe, güvenlikten ekonomi ve sosyal yaşama kadar birikmiş pek çok sorunla karşı karşıya olan Kazımi başbakanlığındaki yeni hükümetin tüm bu sorunlara yönelik nasıl bir yol haritası çizeceği gerek Irak gerekse uluslararası kamuoyunda tartışılan temel hususların başında gelmektedir. Öte yandan bilhassa Irak’ın güneyinde protestoların patlak vermesi ve ardından hükümet kurma sürecinin Irak’ın ana gündem maddesi haline gelmesiyle Irak’ın kuzeyindeki tartışmalı bölgelerde hem güvenlik hem de idari anlamda önemli sorunların biriktiği gözlenmiştir. Bu anlamda terör örgütü IŞİD’in Kerkük’ün güneyinde saldırılarını arttırmasına yönelik olarak başlatılan geniş kapsamlı askeri operasyonlar, Kerkük Valiliği üzerine yaşanan tartışmalar ve son olarak Kazımi’nin Kerkük ziyareti gelecek dönemde Kerkük bağlamında yeni gündem maddelerinin önem kazanacağının işaretleri olmuştur.

2019’un başından itibaren Irak’ın istikrarsızlık yaratan sorunlarından faydalanan IŞİD militanlarının özellikle Kerkük, Diyala ve Selahattin vilayetlerinde saldırı kapasitesini önemli oranda arttırdıkları gözlemlenmiştir. Bu kapsamda başbakanlığının ilk günlerinden itibaren söz konusu vilayetlerdeki IŞİD varlığını Irak’ın geleceği noktasındaki temel engellerden biri olarak niteleyen Kazımi, hükümet programlarında da terörle mücadeleden taviz vermeyeceklerini vurgulamıştır. Nitekim Kazımi’nin göreve geldiği ilk günlerden itibaren IŞİD’e ve özellikle IŞİD’in yönetim kademesindeki isimlere yönelik operasyonların sıklaştığı gözlemlenmiştir. Bu doğrultuda Irak güvenlik güçleri, 1 Haziran 2020’de ‘Irak’ın Kahramanları-Egemenliğin Zaferi Operasyonu’ kapsamında ABD öncülüğündeki Uluslararası Koalisyon’un hava ve istihbarat desteği ile de birlikte Kerkük’te geniş kapsamlı bir askeri operasyon başlatmıştır. Kazımi, Dakuk ilçesi ve güneyinde bulunan kırsal alanlardaki IŞİD hücrelerine dönük yoğunlaşan operasyonları yerinde takip etmek için operasyonun başlatılmasının ardından Kerkük’e bir ziyarette bulunmuştur. Kentte bulunan Ortak Operasyonlar Merkezi’ni ziyaret ederek operasyonu yürüten komutanlarla görüşmeler gerçekleştiren Kazımi, Kerkük’teki temaslarının ardından ‘terörün kökünün Irak’tan kazınacağına’ dair açıklamalarda bulunmuştur. Bu noktada Kazımi’nin Kerkük’e giderek operasyonların gidişatını yerinde incelemesi ve bölgeden Irak kamuoyuna yönelik paylaştığı mesajlar, yeni hükümetin terörle mücadele noktasında kararlığını göstermeye yönelik attığı önemli adımlar olarak değerlendirilebilir.

Öte yandan Kerkük’ün idari anlamda sahip olduğu güncel meselelere karşı Kazımi hükümetinin nasıl bir tutum ortaya koyacağı da Kerkük’e yönelik son dönemin merak edilen hususları arasında yer almaktadır. Bu anlamda son haftalarda Kerkük Valisi’nin görevden alınmasına dair Kerküklü Türkmen ve Arap siyasetçilerden merkezi hükümete yönelik çağrılar bulunması, Kerkük’ün idari anlamda en üst yerel mekanizması olan valilik makamının geleceğine ilişkin tartışmaları da beraberinde getirmiştir. 2017’de Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) bağımsızlık referandumuna karşı Kerkük’e düzenlenen operasyon sonrasında dönemin Kerkük Valisi Necmettin Kerim’in yerine merkezi hükümet tarafından vekaleten atanan Rakan Said el-Cuburi hakkında geçen yıl itibariyle yolsuzluk nedeniyle dava açılmıştır. IŞİD sonrası Kerkük’ün yeniden imarına dönük ayrılan bütçe üzerinde yolsuzluk yaptığına ilişkin açılan dava sonrasında Cuburi’ye yönelik gerek Kerkük halkı tarafından gerekse Kerküklü Türkmen ve Arap siyasiler tarafından yoğun eleştiriler yöneltilmiştir. Kerkük Valiliğindeki makamların valiye yakın kişilere verilerek liyakattan uzak atamaların gerçekleştirildiğine dair eleştiriler, son dönemde somut bir hal almış ve Kerkük’teki siyasi partiler yaptıkları yazılı açıklamalarla merkezi hükümetten Cuburi’nin görevden alınmasını talep etmişlerdir.

Kerkük Valisi’nin görevden alınmasına ilişkin bölgedeki Türkmen siyasilerin talepleri yeni valinin Türkmen bir isim olması yönünde şekillenmektedir. Özellikle geçmiş dönemde hem Kürt hem de Arap bir ismin vali olarak görev yapmasının ardından yeni dönemde Türkmenlerin Kerkük’ün idaresinde vali olarak görevlendirilmesini, Türkmenlerin tarihsel süreç içerisinde Irak’ın bütünlüğüne yönelik ortaya koydukları çabanın bir neticesi olması gerektiğini dillendirmektedirler. Öte yandan bu noktada önemle altı çizilmesi gereken husus, Kerkük Arap Cephesi’nin yayınladığı resmi bildiri ile Kazımi’den Cuburi’nin görevden alınmasını talep etmesi olmuştur. Arap bir siyasetçi olan Cuburi’nin Kerkük’teki Arap nüfusun parlamentodaki siyasi temsilcilerinden biri konumunda olan Arap Cephesi tarafından istifasının istenmesini, Kerkük Valiliğinin geleceği noktasında özellikle merkezi hükümetin tavrını şekillendirecek önemli bir gelişme olarak nitelendirmek yanlış olmayacaktır. Kerkük Valiliği’ne ilişkin dikkat çeken diğer bir husus, Kazımi’nin Kerkük ziyareti esnasında Cuburi ile görüşmemiş olması ve dahası Cuburi’nin Kazımi’yi Kerkük’te karşılayan heyetin arasında bulunmayışı olmuştur. Bugüne kadar Bağdat’tan Kerkük’e ziyaret gerçekleştiren üst düzey isimleri Kerkük Ortak Operasyonlar Başkanı Saad Harbiye ile birlikte karşıladığı gözlemlenen Kerkük Valisi’nin, Kazımi’nin ziyareti esnasında karşılayan heyet arasında bulunmaması, Cuburi’nin görevden alınması taleplerinin arttığı bu dönemde ziyarete ilişkin önemli bir ayrıntı olarak nitelendirilebilir.

Diğer yandan 2018’deki genel seçimlerin Kerkük’te şaibeli şekilde gerçekleştiğine dair Türkmen ve Arap siyasilerden gelen tepkiler, Irak Yüksek Seçim Komiserliği’nin Kerkük Ofisi’ne yapılan atamalar sonrasında tekrar alevlenmiştir. Kerkük’teki Türkmen ve Arap milletvekilleri yaptıkları açıklamada, Seçim Komiserliği’nin Kerkük Ofisi’ne yönelik yapılan kritik 15 görevlendirmenin içerisinde 2018’deki seçim hilelerinde parmağı olan Kürt siyasi partileri ile bağlantılı isimlerin olduğunu vurgulamışlar ve bu atamaların merkezi hükümet tarafından bir an önce gözden geçirilmesini talep etmişlerdir. Kürt siyasiler ise Kerkük’teki siyasi üstünlüğün 2018 seçimlerinde kazanılan oy bakımından kendilerinde olduğunu, dolayısıyla Seçim Komiserliği’ndeki atamalarda sayısal olarak Kürtlerin fazla olmasının şaşkınlıkla karşılanmaması gerektiğini dile getirmişlerdir.

Mustafa Kazımi’nin Kerkük’teki terörle mücadeleye yönelik kararlılık içeren söylemleri ve bizzat kente gelerek operasyonlara desteğini göstermesi Kerkük’teki tüm kesimler tarafından olumlu karşılanabilecek bir adım iken, valilik ve seçim komiserliğine ilişkin tartışmalarda nasıl bir tavır takınacağı da Kerkük’teki siyasilerin kendisine yönelik tutumları açısından belirleyici olacaktır. Bu anlamda özellikle Kerkük Terörle Mücadele ve İstihbarat Dairesi Müdürü Türkmen asıllı Albay Orhan Halil’in görevden alınarak yerine Kürt asıllı yeni bir ismin atanması Türkmen nüfus ve siyasiler tarafından tepkiyle karşılanmıştır. Öte yandan Arap siyasiler ise Yüksek Seçim Komiserliği’ne atanan isimler arasında Kürtlerin çoğunluk oluşturmasını ve Arapların azınlıkta kalmasını eleştirmişler ve merkezi hükümetten seçimlerin adil bir şekilde gerçekleşmesi için atamaların gözden geçirilmesini talep etmişlerdir. Bilhassa Türkmenlerin ve Arapların, IKBY’nin 2017’nin ardından Kerkük’ün güvenlik ve idari kontrolünü tekrar ele geçirmemesi noktasındaki hassasiyetleri, merkezi hükümetten taleplerini de şekillendirmektedir. Türkmenlerin ve Arapların bu hassasiyetlerine karşılık, Kürt siyasilerin Kerkük’te 2017 öncesindeki güçlerini tekrar elde edebilmeye yönelik belli amaçlar içerisinde olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Bu noktada bilhassa Kazımi’nin gazetecilik yaptığı dönemlerde Kürt siyasiler ile yakınlığı göz önüne alındığında, IKBY’ye bağlı siyasi partilerin Kerkük’ün geleceği noktasında kendilerini avantajlı konumda gördükleri söylenebilir. Bu gelişmeler üzerinden bakıldığında, terörle mücadele noktasında atılan adımlar dışında Kerkük’teki etnik gruplar arasında idari yapının düzenlenmesi noktasında Kazımi’nin oldukça hassas bir denge gözetmesi gerekeceği anlaşılmaktadır. Söz konusu bu hassas dengenin gözetilmesi dışında atılacak adımlar, Kerkük’ün istikrarını ciddi anlamda tehlikeye atabileceği gibi, Kazımi hükümetinin de önceki hükümetlerin yaptığı hataları tekrarlamasına neden olacaktır.