Ortadoğu Analiz Ekim / Cilt:11 / Sayı:95

Değerli okuyucular,

Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesindeki önemli olaylara ilişkin derinlemesine analizlerin, kronolojik verilerin ve diğer önemli çalışmaların yer aldığı Ortadoğu Analiz dergisinin 95. sayısı ile karşınızda olmaktan mutluluk duymaktayız. Bu sayımızın kapak konusunu Rusya’nın Ortadoğu bölgesinde artan askerî-siyasi varlığına ayırmış bulunmaktayız. Bilindiği üzere Arap Ayaklanmaları süreci sonrasında Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesinde değişen askerî- siyasi denklemler, Rusya’nın bu bölgedeki etkinliğini artırmasına yol açmıştır. Hâlihazırda tarihsel olarak Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesinde etkili bir küresel aktör olma iddiası bulunan Moskova’nın, bu bölgede ortaya çıkan güç boşluklarını kendi lehine çevirmeye ve alternatif bir güç merkezi oluşturmaya çalıştığı söylenebilir. Bu bağlamda Rusya’nın, başta Suriye ve Libya’da doğrudan ve dolaylı olarak artan askerî varlığı ve müttefiki İran dışında Mısır, İsrail, Suudi Arabistan, Irak ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi bölge ülkeleri ile çeşitlenen askerî-siyasi ilişkileri Moskova’nın bu bölgeye yönelik yoğunlaşan ilgisini doğrulamaktadır. Dolayısıyla bu sayımız, Rusya’nın Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesine yönelik motivasyonlarını, temel stratejilerini, Suriye’deki askerî varlığını, Irak ve BAE gibi ülkelerle ile ilişkilerini özellikle irdelemektedir.

Bu temel konumuz dışında son dönemde Ortadoğu gelişmelerinde yoğun şekilde tartışılan Beyrut patlamasına ve BAE-İsrail normalleşmesine yönelik yerel, bölgesel ve küresel tepkilerin derinlemesine analizlerine de bu sayımızda yer verilmektedir. 4 Ağustos’ta meydana gelen ve Lübnan’ın siyasi-ekonomik ve kültürel merkezi Beyrut’u adeta harabe bir şehre dönüştüren Beyrut patlaması, Lübnan merkezli mezhepsel yapıyı ve bölgesel aktörlerin bu ülkedeki etkilerini tekrar gündeme getirmiştir. Bu patlamadan kısa bir süre sonra Körfez ülkelerinden BAE’nin, belirli bir süredir hâlihazırda yakınlaşma içerisinde olduğu İsrail ile resmî diplomatik ilişkileri başlatarak normalleşme sürecini oluşturması ise bölgede önemli yansımaları beraberinde getiren diğer bir olay olmuştur. Bu tartışmaların yanı sıra gelenek olduğu üzere bu sayımızda da Irak-Suriye merkezli gelişmeler ele alınmış ve özellikle Sezar Yasası’nın Şam rejimi üzerindeki ekonomik-siyasi etkileri yorumlanmıştır. Dahası son dönemde yoğunlaşan ve BAE-Katar merkezli gerçekleşen Ortadoğu ve Kuzey Afrika gelişmelerindeki “küçük devletler” çekişmesi irdelenerek Arap Baharı’ndaki demokratik çıkarsamalar, İsrail siyasetindeki uzun dönemli kriz, Türkiye’nin Doğu Akdeniz politikasının özeti Mavi Vatan Doktrini ile Irak-Suudi Arabistan ilişkileri de kapsamlı şekilde analiz edilmiştir. Yine gelenek olduğu üzere bu sayımızda da söz konusu iki aylık dönemde ORSAM’ın gerçekleştirdiği etkinlik kısmı, bölgesel gelişmelere ilişkin gündem ve Rusya’nın Ortadoğu ve Kuzey Afrika yöneliminin bir film üzerinden değerlendirilmesi söz konusudur. Son olarak biyografi kısmında İslam dünyasında fikirleri tartışılan Malik bin Nebi’nin varsayımları ve yorumları bu sayımızda yer bulan diğer önemli başlık olmuştur.

Keyifli okumalar dileğiyle…