Ortadoğu Analiz Ocak / cilt:9 / sayı:78

Değerli okuyucular,

Amerika Birleşik Devletleri tarihinin en tartışmalı seçim dönemlerinden birini geçirdi ve ABD’nin yeni başkanı olarak Ocak ayı içerisinde göreve başlayacak Donald Trump renkli kişiliği ve tartışmalı görüşleriyle pek çok polemiğin odağına oturdu. ABD’de yerleşik düzene –Vaşington siyasetine- getirdiği eleştiri ile kendini ayırt ettiren Trump’ın siyasette getireceği yeni bir ses olacağı aşikar. Bunun da ötesinde, ABD’nin dünya ile ilişkilerine yeni bir bakışın Trump döneminde öne çıkacağı seçim dönemi söylemleri, seçim sonrası açıklamaları ve kendi çalışma arkadaşlarına dair tercihlerinde görülüyor. Trump’ın özellikle İslam dünyası hakkındaki görüşleri hiç de iç açıcı değil ve dış politika pratiklerini belirlediği ölçüde bu yaklaşım büyük krizleri doğurmaya müsait. Özünde Amerikan sağının milliyetçi ve yabancılara şüpheci bakan hassasiyetlerini okşayan bu söylem, Ortadoğu’yu yeni bir okumaya tabi tutacaktır. Burada bir yandan İslam, siyaset, modernleşme, terör, vb. konularında negatif tonları ağır bir okumanın basacağı ve Ortadoğu’ya yönelik daha sert dış politika araçlarının devreye sokulacağı bir döneme girmemiz muhtemel. Öte yandan, belki de daha da önemlisi, ABD’nin İsrail ile ilişkisinin yeniden tanımlanması da önümüzdeki dönemin temel belirleyicilerinden birisi olacak. Barack Obama’nın başkanlığı döneminde İsrail ile sürdürülen istisnai ilişkinin sorgulandığı bir dönemden geçildi. Trump döneminde ABD-İsrail ortaklığının tamiri ve yeniden derinleştirilmesi bu istisnai ilişkinin aslında ne ölçüde sıradan –yapısal- bir gerçekliğe denk geldiğinin de bir sağlamasını yapacaktır. Obama yönetiminin yaptıkları ve yapmadıklarıyla dünya siyasi çevrelerinde ve Ortadoğu’da belli eleştirilere maruz kaldığını biliyoruz. Bu anlamıyla, Obama’ya karşı beslenen genel bir eleştirel tavrın Trump yönetimine dönük doğal bir sempatiyi beslediğini de söylemek mümkün. Bu açıdan, ABD başkanlık seçimi sonuçlarına ilk tepkiler bu genel trende uygun biçimde şekillendi. Fakat hala belirsizliğini koruyan pek çok soru duruyor. Trump yönetiminde ABD’nin dış politika öncelikleri ve Ortadoğu’ya bakışı ne olacak? Önemli bölge ülkeleri bu gelişmeye nasıl tepki verebilirler? Ortadoğu Analiz’in yeni sayısında bu ve diğer sorulara derinlemesine cevaplar aranıyor. Trump’ın söylemlerinde de görüldüğü gibi yeni yönetimin politika önceliklerinin nasıl şekilleneceği hala belirsizliğini koruyor ve bu anlamda verilecek cevapların zamana ve koşulların gelişimine göre revize edileceği görülüyor. Ortadoğu gündemini oluşturan konular yine sıcaklığını koruyor. Lübnan’da uzun bir aradan sonra siyasi düğümün çözülmesi ve yeni bir Mişel Aun’un başkanlığıyla yeni bir dönemin açılmasıyla ülkeyi bekleyen siyasi gelişmeler merak uyandırıyor. Yine Fas ve Kuveyt’teki farklı seçim pratikleri de bu ülke siyasi gelişmeleri açısından önem arz ediyor. Suriye krizinde ateşkes arayışları ve diğer bölgesel gelişmeler bu sayımızda derinlemesine ele alınacak diğer konuları oluşturuyor. Savunma ve güvenlik başlığında son dönemde güvenlik politikaları gündeminde üst sıraya oturan konular yine konunun uzmanlarınca ele alınıyor. Ekonomi ve kültür-sanat başlıklarında da yine ufuk açıcı analiz ve denemeler yer alıyor.

Herkese keyifli okumalar.