Analiz

Ortadoğu Stratejik İttifakı ve “Arap NATO’su” Tartışmaları

Ortadoğu Stratejik İttifakı (Middle East Strategic Alliance/MESA) projesi, ABD’nin Trump döneminde Amerikan fiziki varlığının denizaşırı boyutunda profil düşürme çabalarıyla eşzamanlı olarak ilerleyen önemli inisiyatiflerden biri olarak öne çıkmaktadır. Bu çabaya dair sürecin nasıl ilerlediği, katılımcılar ve geleceğe yönelik olası yansımalar bu çalışmada ele alınacaktır.

1945 yılında kurulan Arap Ligi, MESA yapısının tarihsel öncüllerinden olarak değerlendirilmektedir. Hem içeriği hem de kapsamı itibariyle önemli farklılıklar arz etmekle birlikte, MESA Arap ülkelerinin bir araya geldiği önemli bir uluslararası çaba olarak ele alınabilir.

6 devletle kurulan ve zaman içerisinde 22 devleti kapsar hale gelen yapı, İngiltere’nin ve sonrasında ABD’nin bölgedeki nüfuzu, aktörler arası ayrışmalar ve yapının İsrail’le ilgili konumlanmasının uluslararası kabulü zorlaştırması gibi nedenlerden dolayı hedeflenen etkin noktaya ulaşamamıştır. 1957’de Cemal Abdülnasır öncülüğündeki Bölgesel Savunma Paktı ise Mısır, Suriye, Ürdün ve Suudi Arabistan’ı bir araya getirmiştir. Nasır’ın pan-Arabizm odaklı dış politik vizyonunun Ürdün ve Suudi Arabistan gibi ülkeler tarafından, egemenlikleri, iç dinamikleri ve rejimleri açısından tehdit olarak algılanmasıyla bu yapı da dağılmıştır. 1958’de yine Nasır’ın önderliğinde ve Soğuk Savaş içerisinde 1957’de Türkiye ile Suriye arasındaki krize cevaben Mısır’ın Suriye’ye destek göndermesini takiben öncelikle Mısır ve Suriye arasında oluşturulan ve daha sonra Yemen’in de katıldığı kısa ömürlü bir yapı ilk olarak Birleşik Arap Cumhuriyeti, akabinde Yemen’in katılmasıyla birlikte ise Birleşik Arap Devletleri olarak adlandırılmıştır.

Soğuk Savaş boyunca hem küresel hem bölgesel çaptaki ayrışmalar nedeniyle Arap-İsrail sıcak çatışmalarındaki ortaklıklar bile sürdürülebilir kurumsallaşmış bir yapıya zemin oluşturamamıştır. Soğuk Savaş’ın son on yılında İran- Irak Savaşı’nda Körfez’in Irak’ı desteklemesi ve iki Körfez Savaşı’nda da Mısır, Suriye ve Ürdün’ün Körfez ülkeleriyle birlikte Saddam karşıtı koalisyona katılımı Soğuk Savaş sonrasında bölgede birlikte hareket etme çabalarının önemli örnekleri olmakla birlikte kalıcı bir ittifak yapısı doğurmaktan uzak kalmıştır.