Rapor

Ortadoğu ve Kuzey Afrika Ülkelerinde Koronavirüsün Ekonomik Etkileri

Çin’de 2019’un aralık ayının başlarında ortaya çıkan koronavirüs (Kovid-19) 2020 yılı itibariyle hızla dünyaya yayılmış ve 17 Nisan 2020 itibarıyla 185 ülkede görülmüştür. Bunun üzerine Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Sekreteri Tedros Adhanom Ghebreyesus, vaka ve ölüm sayılarının artmasını beklediklerini belirterek Kovid-19’u “pandemi (küresel salgın)” olarak ilan etmiştir. Tüm dünyaya hızlı bir şekilde yayılan koronavirüs, dünyada 3 milyona yaklaşan sayıda insana bulaşmış ve iki yüz bine yakın kişinin yaşamına mal olmuştur.

Virüsün hızlı yayılma özelliği ülkeleri sosyal izolasyon ve karantina politikalarına yöneltmiştir. Sosyal hayatın izole olması üretim zincirinde de onarılması güç yaralar açmıştır. Pek çok ülke üretim zincirinin devamlılığını koruma hususunda zorlanmaktadır. Bu minvalde, sosyal izolasyonun ilk etkilediği alanlar; perakende ve hizmet sektörü olmuştur. Salgının çıkış noktasının Çin olması ve özellikle ara üretim mallarında çok büyük oranda Çin’e bağımlı olunması dolayısıyla dünya genelinde üretimde aksamalar yaşanmıştır. Böylelikle, üretim zincirinin aksamaması için ara mal tedarikinde çeşitliliğin önemi ortaya çıkmıştır.

Çin’in rekabet kırıcı, düşük maliyete ve şeffaf olmayan kamu müdahalesine açık ekonomik yapısı dünyada ara mal tedarikinde rakipsiz olmasını sağlamaktadır. Liberal politikalar üzerine inşa edilmiş küresel ekonomik sistemin böylesine rakipsiz bir sistem ile mücadelede yetersiz kalmasının tartışıldığı günlere denk gelen virüs salgını, bu tartışmaları alevlendirmiştir. Çin’in dünyaya sattığı ara malların mahiyetine bakıldığında, seyahat ürünleri, ipek, oyuncak ve bebek malzemeleri, aydınlatma armatürleri ve kömür ve kömür ürünleri şeklinde sıralandığı görülmektedir.

Avrupa başta olmak üzere bütün dünyada hayatı durma noktasına getiren ve sosyal hayatı, siyaseti ve ekonomiyi derinden etkileyen küresel salgın, uzun süredir çatışmaların sürdüğü, siyasi huzursuzlukların boy gösterdiği ve bitmek bilmeyen ekonomik krizlerin yaşandığı Ortadoğu ve Kuzey Afrika (OKA) bölgesini de yoğun bir şekilde etkilemiştir. Öte yandan salgının küresel ekonomiye zarar verdiği bir dönemde ortaya çıkan talep şokunun da tetiklediği petrol fiyatlarındaki ani ve sert düşüş sürecin aşındırıcı etkisini artırmıştır. Petrol fiyatlarının azalmasında OPEC ve OPEC dışı ülkelerin ek üretim kısıntısı kararında anlaşamamaları sonrası OPEC’in başını çeken Suudi Arabistan’ın üretimi artırma kararı yatmaktadır. Böylesine bir ortamda dünya piyasalarında ilk etki, borsalarda yaşanan ani değer kayıpları ile kendini göstermiştir. Dünyanın en büyük borsaları son yılların en büyük düşüşlerini yaşamıştır. Petrol fiyat şoklarının etkisiyle en büyük düşüş yaşanan hisseler petrol şirketlerine aittir. Bu bağlamda, Saudi Aramco en çok değer kaybeden şirket olmuştur.

20 Nisan 2020 tarihi itibariyle OKA bölgesinde 139.491 bin teyit edilmiş Kovid-19 vakası bulunmaktadır. Bölge ülkeleri pandeminin daha fazla yayılmasına engel olmak için sokağa çıkma yasağı ve hizmet ve işletmelerin kapatılması gibi önlemler almak zorunda kalmıştır. Salgının yıkıcı etkilerinin devam ettiği dünya ekonomilerinde olduğu gibi bu bölgede de birçok ülke yönetimi er ya da geç acil ve etkili önlemler alma yoluna gitmiştir. Acil kurtarma paketleri açıklayarak genişletici para ve maliye politikaları ile salgının yıkıcı etkisini minimize etmeye çalışan bu ülkeler en az hasarla süreci yönetme uğraşı vermektedir.

Bu raporda, öncelikle Kovid-19 salgınının küresel ekonomiye ve özelinde Türkiye ve Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesinde yer alan belli başlı ekonomilere etkileri analiz edilecektir. Salgının, OKA bölgesinde Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, İran, Katar, Mısır ve İsrail gibi ülkelerin ekonomilerini oluşturan temel göstergeleri ne derece etkileyebileceğini analiz etmek amaçlanmaktadır. Söz konusu ülkelerde alınan önlemler para ve maliye politikaları bağlamında karşılaştırmalı olarak ele alınacaktır. Temel amacımız, söz konusu ülkelerin yaşadığımız pandemideki performanslarını ölçmek ve bu ülkelerin kırılganlıklarını ortaya koymak olacaktır. Raporda son olarak, salgın sonrası olası senaryolar tartışılıp çalışmada yer alan analizlerin sonuçlarına göre politika önerilerine yer verilecektir.