Pençe Kartal-2 Harekâtı ve Bölgesel Gelişmeler

Millî Savunma Bakanlığı, bakanlık sitesi ve sosyal medya üzerinden 10 Şubat Çarşamba günü saat 2.55 itibarıyla Pençe Kartal-2 Operasyonu’nun başladığını duyurmuş ve bu bağlamda Irak’ın kuzeyindeki Gara Dağı bölgesinde varlığını sürdüren ve mevzilenme çabasında bulunan terör örgütü PKK/KCK hedefleri ağır bombardımana tabi tutulmuştur. Operasyonun gerekçesi olarak Gara Dağı’nda bulunan PKK unsurlarının alınan istihbarat sonucu bölgede yeniden yapılanmaya çalıştığının tespit edildiği ve buradaki PKK teröristlerinin geniş çaplı saldırı hazırlığında bulunduğu açıklanmıştır. Operasyonun başlamasıyla Gara Dağı’ndaki PKK hedefleri Türk Hava Kuvvetlerine ait F-16’larca eş zamanlı olarak bombalanmış, bunun hemen akabinde ise saat 4.55 itibarıyla Sikorsky ve CH-47 helikopterleriyle bölgeye “bordo bereliler” olarak da bilinen seçkin Özel Kuvvet ekipleri indirilmiştir. Dört gün süren harekatta üçü sözde üst düzey olmak üzere 53 PKK’lının öldürüldüğü kaydedilirken iki örgüt mensubu sağ olarak ele geçirilmiş; ATAK helikopterleri ve SİHA’larla desteklenen 40’tan fazla F-16’nın katıldığı operasyonlarla Gara’da örgüte ait 50’den fazla hedefin imha edildiği açıklanmıştır.

Gara Dağı’na Özel Kuvvet ekiplerinin indirilmesi sırasında yaşanan sıcak çatışma esnasında üç askerimiz şehit düşmüş, üç askerimiz ise yaralanmıştır. Operasyonun ardından Pençe Kartal-2 Harekâtı kapsamında örgüt tarafından yaklaşık beş altı yıldır alıkonulan ve sürekli yerleri değiştirilen 13 güvenlik personeli ve sivil vatandaşın kurtarılmasının da hedeflendiği öğrenilmiş, vatandaşlarımızın rehin tutulduğu mağaraya gerçekleştirilen operasyonda örgütün bahsi geçen Türk vatandaşlarını katlettiği ortaya çıkmıştır.  

Neden Gara? Neden Şimdi?
Duhok şehir merkezine 20 kilometre, Kandil’e ise 120 kilometre uzaklıkta bulunan Gara Dağı, gerek fiziki şartları ve topoğrafik yapısı gerekse birçok PKK sığınağını barındırması nedeniyle örgüt için adeta küçük bir Kandil teşkil etmektedir. Nitekim oldukça engebeli bir yüzeye sahip Gara, örgütün Kandil’den başlayarak Musul’a, buradan Sincar üzerinden Suriye’ye uzanan lojistik hattının ve hareket alanının en önemli merkezlerinden biri konumundadır. Zira Gara’da PKK unsurlarının eğitim kampları ve sağlık yığınakları olduğu bilinmektedir. Gara’nın su kaynaklarına yakınlığı ve sınırdan uzaklığı da burayı örgütün kümelenmesi için ayrıca elverişli kılarken Irak’tan Türkiye’ye sızma girişiminde bulunan PKK’lıların birçoğunun yolunun en az bir kere Gara’dan geçtiği ileri sürülmektedir. Bu bağlamda zorlu coğrafya ve mevsim şartlarına rağmen Türk Silahlı Kuvvetlerinin Çukurca’nın yaklaşık 35 kilometre güneyinde bulunan Gara’da Pençe Kaplan-2 Harekâtı’nı icra etmesi, Türkiye’nin terörle mücadelede benimsediği “terörü Türkiye topraklarına ulaşmadan kaynağında bitirme” stratejisindeki kararlılığını yansıtmaktadır.

Türkiye’nin 2019’dan beri gerçekleştirdiği Pençe Harekâtları ve en son Haziran 2020’de başlayan Pençe Kartal ve Pençe Kaplan Operasyonları, örgütün Haftanin, Hakurk, Avaşin Basyan gibi sınıra yakın bölgelerdeki hareket kabiliyetine büyük darbe indirmiştir. Öyle ki Pençe Kaplan Harekâtı’yla birlikte Irak sınırının yaklaşık 25 kilometre derinliğine inerek kimi kaynaklarca otuzu aşkın geçici üs kuran Türkiye, önceki sınır operasyonlarının aksine kara harekâtının ardından bölgeden çekilmeyerek örgütün terörden temizlenen bölgelere geri dönmesinin önüne geçmiş ve PKK’nın buradaki hareket serbestini engellemiştir. Pençe Kartal Harekâtı ve Pençe Kaplan Harekâtı ile terör örgütünün sınıra yakın bölgelerdeki dolaşımının önüne geçen Türkiye, Pençe Kartal-2 Harekâtı’yla örgütün Kandil ve Sincar arasındaki en önemli yaşam alanlarından birini hedef almış ve PKK’ya sınırın daha derin bölgelerinde kendisini güvende hissettiği geçiş üslerinde bile göz açtırmayacağının sinyalini vermiştir. Zira Pençe Kartal-2 Harekâtı’nın başladığı aynı gün içerisinde terör örgütü PKK’nın Sincar’da faaliyet gösteren lojistik sorumlularından Laşer kod adlı İbrahim Parım’ın bir MİT operasyonu sonucu yakalanarak Türkiye’ye getirildiği kaydedilmiştir.

Yalnızca hava unsurlarının kullanıldığı Pençe Kartal Harekâtı’nın aksine Pençe Kartal-2 Harekâtı’nda Gara’ya kara birliklerinin indirilmesi kimi güvenlik uzmanlarınca olası bir Kandil Harekâtı’nın provası olarak değerlendirilmiştir. Her ne kadar Kandil’e yakın bir zamanda operasyon beklenmese de Gara gibi stratejik açıdan önemli bir konumda bulunan bölgenin terörden temizlenmesi, Türkiye’nin Sincar dâhil olmak üzere teröre karşı olası bir operasyonunda elini güçlendirecektir. Zira bahsedildiği üzere Türkiye Pençe Operasyonlarıyla birlikte PKK’nın Irak’ın farklı bölgelerdeki yapılanmalarını besleyen lojistik damarlarını kurutmaya başlamış, dolayısıyla hareket serbestini kaybetme riskiyle karşılaşan örgüt var olduğu bölgelerdeki yapılanmasını güçlendirme stratejisini benimsemek zorunda kalmıştır.

Pençe Kartal-2 Harekâtı’nın KDP-PKK Gerginliğine Etkisi
Türkiye’nin örgütü sınır hattından püskürtmesiyle PKK sınırın daha derin bölgelerinde örgütlenme çabasına girişmiş, bu noktada örgüt birçok kere kendi egemenlik alanında asayişi arttıran KDP Peşmergeleri ile karşı karşıya gelmiştir. Pençe Kaplan Harekâtı’yla sınırın 25 kilometreden fazla derinliğine üsler kuran Türkiye’nin yanı sıra, KDP’nin de 2020 boyunca Duhok vilayetinde 100’e yakın yeni kontrol noktası inşa ettiği iddia edilmektedir. Bu nedenle PKK’nın üzerindeki artan baskı, örgütün KDP ve IKBY hükûmetine karşı açıklamalarını ve eylemlerini artırmasına sebep olmuştur. Süleymaniye vilayetinde kamu görevlilerinin ücretinin ödenememesi nedeniyle 2 Aralık 2020’de başlayan gösterilere PKK unsurlarının da dâhil olarak şiddet eylemleri vasıtasıyla protestoları bölge çapında hükûmet karşıtı gösterilere çevirmeye çalışması bu minvalde yorumlanabilir.

Nisan 2020’de Zini Verte kriziyle birlikte tırmanan KDP-PKK gerginliğinde Gara Dağı da önemli bir rol oynamıştır. Zira Ekim 2020’de aralarında Gara Dağı’nın kimi bölgelerini de kapsayan bazı noktalara KDP’nin Peşmerge güçlerini konuşlandırması PKK’nın tepkisini çekmiştir. Örgütün elebaşlarından Murat Karayılan, 27 Ekim 2020’de örgütün bir medya unsuruna verdiği röportajda “nerede gerilla orada KDP güçleri” diyerek KDP’nin PKK’nın iki pozisyonu arasına birlik konuşlandırdığını ifade etmiş, “böyle giderse Kürtler arası savaş kaçınılmaz” diyerek KDP’yi savaşla tehdit etmiştir. Bölgede hareket alanının daralmasından ötürü rahatsızlığı artan PKK, bu noktadan itibaren KDP güçlerine karşı silah kullanmaktan çekinmemiştir. Nitekim 13 Aralık 2020’de PKK’nın Amedi’de bir peşmergeyi katletmesinden bir gün sonra IKBY Başbakanı Mesrur Barzani örgüt tarafından son aylarda toplam üç güvenlik personelinin katledildiğini açıklamıştır. Bu gelişmeden iki gün sonra ise PKK/YPG’ye bağlı güçler Suriye’den IKBY’ye geçmeye çalışırken kendisine dur ihtarında bulunan IKBY sınır güçlerine ağır silahlarla ateş açmışlardır. Fişhabur’da yaşanan gerginlik hem Başbakan Mesrur Barzani hem de Peşmerge Bakanı Soreş İsmail’in tepkisini çekmiş, Irak ve Suriye’deki gelişmelere ilişkin ilk resmî açıklamayı paylaşan Peşmerge Bakan Yardımcısı Serbest Lezgin sözde Suriye Demokratik Güçleri’nin elebaşlarından Mazlum Abdi’nin Kandil’den talimat aldığını ifade etmiştir.

Her fırsatta KDP’yi Türkiye ile iş birliği yapmakla suçlayan PKK/KCK tarafından Pençe Kartal-2 Harekâtı’nın başlamasıyla bir açıklama yayımlanmıştır. Sözde KCK Yürütme Konseyi, sınırın 35 kilometre derinliğindeki Gara’da KDP’nin “izni, onayı ya da desteği” olmaksızın kara harekâtını düzenlenmesinin imkânsız olduğunu belirtmiştir. Bu minvalde örgütün sözde yönetim kadrosundan Cemil Bayık da Karayılan’ın Ekim 2020’deki açıklamalarına benzer şekilde 10 Şubat’ta KDP’yi Türkiye iş birlikçiliği ile suçlamıştır. Gara’da özellikle bir kara saldırısı beklemediği görülen terör örgütü, IKBY vilayetlerindeki vatandaşları Pençe Kartal-2 Harekâtı’na karşı sokakta gösteri düzenlemeye çağırmıştır. Her ne kadar yerel halk, operasyonun gerçekleştiği Duhok’ta ve Erbil vilayetinde PKK/KCK’nın gösteri çağrısına kulak asmasa da örgütün kendisine taban bulduğu Süleymaniye’de bazı vatandaşların Öcalan bayraklarıyla sokağa çıkması dikkat çekmiştir. 

Öte yandan, harekâtın başladığı 10 Şubat ve ertesi günü KDP yönetiminden gerek Gara gerekse Sincar ile ilgili olarak bir dizi açıklama gelmiştir. IKBY Başbakanı Mesrur Barzani 10 Şubat’ta Sincar Anlaşması’nda belirtilen hükümlerin uygulanmadığını ifade ederek bölgeyi terk etmesi gereken güçlerin Sincar’da kalmaya devam ettiğini bildirmiş; KDP Sözcüsü Mahmud Muhammed ise 11 Şubat’ta bölgedeki PKK varlığının Türkiye’nin operasyonlarını tetiklediğini belirterek örgütün kaos ve istikrarsızlığın sebebi olduğuna dikkat çekmiş, örgütün iddialarının tam aksine KDP’nin operasyonla bir ilgisinin bulunmadığını, eğer KDP harekâta katılmış olsaydı örgütün zor durumda kalacağını PKK’nın çok iyi bildiğini açıklamıştır.

Pençe Kartal-2 Harekâtı Olası Sincar Operasyonu İçin Ne Anlama Geliyor?
Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın ocak ayındaki Bağdat ve Erbil temaslarının ardından bilhassa uluslararası medyada Türkiye’nin Sincar’a yönelik operasyon için gün saymaya başladığı dillendirilmeye başlamış ve Türk basın mensuplarınca Sincar’a operasyon iddiaları Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sorulmuştur. Cumhurbaşkanı Erdoğan daha önceki harekâtlarda belirttiği üzere bir tarih vermesinin yanlış olacağını ancak Türkiye’nin “bir gece ansızın gelebileceğini” ifade etmiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu açıklamaları Sincar Operasyonu’nun eli kulağında olduğu şeklinde yorumlanmış, bazı güvenlik uzmanları biraz daha ileri giderek Türkiye’nin mart ayı ortasında Sincar’a operasyon düzenleyeceğini öne sürmüştür.

9 Ekim 2020’de imzalanan Sincar Anlaşması uyarınca bölgedeki PKK unsurlarının Sincar’dan çıkartılması öngörülse de şubat ayının ilk günlerinden beri özellikle IKBY cephesinden Sincar’daki PKK varlığının devam ettiğine yönelik açıklamalar paylaşılmıştır. Öyle ki 1 Şubat’ta KDP’nin Sincar Sorumlusu Kadir Kaçak, Sincar Anlaşması’nın uygulanması konusunda hiçbir gelişme kaydedilmediğini vurgulayarak bölgede hem PKK hem de Haşdi Şabi varlığının arttığına dikkat çekmiştir. PKK ile Haşdi Şabi arasında Sincar’da örtülü bir anlaşma olduğunu belirten Kaçak’ın yanı sıra 5 Şubat’ta Irak Parlamentosunun Yezidi eski milletvekillerinden Viyan Dehil, PKK ve Haşdi Şabi’nin Sincar’daki durumun normale dönmesine engel olduğunu kaydetmiştir. Özellikle IKBY Başbakanı Mesrur Barzani’nin 10 Şubat’ta Sincar Anlaşması’nda belirtilen hükümlerin uygulanmadığını ifade ederek bölgeyi terk etmesi gereken güçlerin Sincar’da kalmaya devam ettiğini belirtmesi, ocak ayında Sincar’daki PKK’lı teröristlerin karargâhlarını ve kıyafetlerini değiştirmek suretiyle bölgede kalmaya devam ettiğini açıklayan Sincar Kaymakamı Mehma Halil’in ifadelerini doğrular niteliktedir.

Türkiye’nin Gara bölgesinde başlattığı Pençe Kartal-2 Operasyonu’nun yalnızca bir gün sonrasında Haşdi Şabi, Sincar’a üç tugaylık askeri sevkiyat yaparak bölgedeki Haşdi Şabi unsuru sayısını 12 binden 20 binin üzerine çıkarmıştır. Bu bağlamda Haşdi Şabi’nin 21. Tugayı’nın Sincar’ın doğusuna, 33. Tugayı’nın Sincar’ın batısına, 14. Tugayı’nın ise Sincar Dağı’na konuşlandırıldığı öğrenilmiştir. Haşdi Şabi’nin Sincar’da bulunan 53. Tugayı’ndaki komutanlardan biri, Türkiye’nin Sincar’a yönelik operasyon hazırlığı içinde olduğu bilgisini edindiklerini ve Türkiye tarafından gerçekleştirilecek olası bir Sincar Harekâtı’na karşı Bağdat’tan talimat aldıklarını açıklamıştır.

Anayasal çerçevede Başkomutan sıfatını taşıdığı için Haşdi Şabi’nin de tabi olduğu Başbakan Kazımi’nin Pençe Kartal-2 Harekâtı’na yönelik herhangi bir yorumda bulunmaması, Bağdat’tan geldiği öne sürülen Sincar’da konuşlanma talimatının arkasında Haşdi Şabi’nin üst düzey yetkililerinin yer aldığına işaret etmektedir. Zira Irak Parlamentosundaki İran’a yakınlığıyla bilinen Fetih Koalisyonunun ve Haşdi Şabi’nin en büyük parçalarından biri olan Bedir Tugaylarının lideri Hadi el-Amiri, Sincar’a yönelik Türk operasyonu konusunda ellerinde çok ciddi istihbarat olduğunu söyleyerek Haşdi Şabi’nin ve Irak ordusunun olası bir Sincar Harekâtı’nı engelleyebilecek güçte olduğunu, bu yüzden Irak hükûmetinin gerekli tedbirleri alması gerektiğini açıklamıştır. Benzer şekilde Pençe Kartal-2 Harekâtı’nın başlamasıyla Haşdi Şabi bünyesindeki Asaib-i Ehli’l-Hak ve Haraketü’n-Nüceba gibi İran’la ilintili grupların, Türkiye’nin olası Sincar Harekâtı’na karşı tehdit içerikli açıklamalar paylaşması dikkat çekici niteliktedir. Tam da bu bağlamda 3 Ocak 2020’de öldürülen Ebu Mehdi el-Mühendis’in halefi ve Haşdi Şabi Genelkurmay Başkanı Abdülaziz Ebu Fedek’in 12 Şubat’ta Sincar’a bir ziyaret gerçekleştirmesi anlam kazanmaktadır. Bu nedenle Sincar’a yönelik operasyon iddialarının Bağdat’ın dışında, Suriye’den Tahran’a uzanan serbest hareket hattını kaybetmek istemeyen İran’da yankı bulduğunu söylemek mümkün görünmektedir.