Peres’in Rusya Ziyareti ve İsrail-Rusya İlişkileri

Dr. İlyas Kamalov, ORSAM Avrasya Danışmanı
İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres 19 Ağustos’ta Rusya’nın Soçi kentinde Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Dmitriy Medvedev ile bir araya geldi. Taraflar İran’ın nükleer çalışmaları, İsrail-Filistin sorunu, Moskova’da gerçekleştirilecek Uluslararası Ortadoğu Konferansı ve iki ülke arasındaki ilişkilerin seyri gibi konuları görüştüler. Görüşmelerin içeriğini ve sonucunu değerlendirmeye geçmeden önce İsrail-Rusya ilişkilerini kısaca değerlendirmek faydalı olacaktır.   Moskova her ne kadar SSCB zamanından beri, Ortadoğu’da Arap ülkeleri temelli bir politika izlese de, günümüzde Rusya ile İsrail’in birçok konuda birbirine ihtiyaç duyduğu görülmektedir. İsrail en başta, Rusya’nın bölgedeki en büyük ticari ortağıdır. Diğer taraftan eski SSCB cumhuriyetleri dışında en fazla Rusça konuşan nüfus İsrail’de yaşamaktadır. İsrail’de yaşayan bir milyondan fazla eski SSCB vatandaşı, iki ülke arasında kültürel ilişkilerin ve turizmin gelişmesini sağlamaktadır. Yine Rusya, özellikle bilim adamı ve mühendisler başta olmak üzere Yahudi kökenli eski Sovyet vatandaşlarının İsrail’e göç etmesinden sonra İsrail ile askerî teknoloji konusunda ortak projeler yürütmek istediğini açıklamıştır.   İsrail de Moskova ile ilişkilerin geliştirilmesinden yanadır. İsrail, Yahudi kökenli Rusya vatandaşlarının İsrail’e göçünün devam etmesini istemektedir. Diğer taraftan İsrail, Rusya ile ilişkilerini geliştirerek Moskova’nın Arap ülkelerine silah satışını engellemeye çalışmakta ve Ortadoğu’daki gelişmeler çerçevesinde Rusya’nın en azından daha tarafsız bir politika izlemesini istemektedir. Rusya ile ticari ilişkilerin geliştirilmesi de İsrail açısından son derece önemlidir.   Bununla birlikte Rusya ile İsrail arasındaki ilişkiler son 20 yıldır inişli çıkışlı bir seyir izlemektedir. 1967 yılında kesilen Rusya ile İsrail arasındaki diplomatik ilişkiler ancak 1991 yılında yeniden kurulmuştur. Benyamin Netanyahu’nun Mayıs 1996 yılında seçimleri kazanmasıyla birlikte Rusya ile İsrail arasındaki ilişkiler gelişmeye başlamıştır. İsrail, o tarihlerde ekonomik kriz yaşayan Rusya’ya 50 milyon dolarlık kredi açmış ve Rus gazına ilgi duymaya başlamıştır. Ancak Rusya’nın İran’a füze satmasından dolayı iki ülke arasındaki ilişkiler tekrar bozulmuştur. Ayrıca Arap ülkeleriyle iyi ilişkilerin geliştirilmesinden yana olan Yevgeniy Primakov’un dışişleri bakanı olmasıyla Moskova, İsrail’in Filistin politikasını eleştirmeye başlamıştır.   Rusya ile İsrail arasındaki ilişkilerin inişli-çıkışlı seyri Vladimir Putin döneminde de devam etmiştir. Devlet başkanı olduğu ilk yıllarda Vladimir Putin’in Çeçenistan meselesiyle ilgilenmesi, aslında Rus-İsrail ilişkilerini olumlu etkilemiştir. Adı açıklanmayan bir Rus diplomat basına, İsrail’in, Batı’da Rusya’nın Çeçenistan politikası ile ilgili oluşan “yanlış görüşlerin” ortadan kaldırılmasında önemli rol oynadığını dile getirmiştir. Rusya da çok geçmeden İsrail’e bu konudaki “borcunu” ödemiştir. Putin, Yeltsin’den farklı olarak İsrail-Filistin sorununda sadece İsrail’i değil, Filistin yetkililerini de suçlamış ve taraflara sorunu çözmeleri ve görüşmelere başlamaları için çağrıda bulunmuştur.   Rusya ile İsrail arasındaki ilişkilerin yumuşamasında hiç şüphesiz Vladimir Putin’in 26-29 Nisan 2005 tarihlerinde gerçekleştirdiği Ortadoğu gezisi kapsamında İsrail’i de ziyaret etmesi önemli rol oynamıştır. Dönemin İsrail Devlet Başkanı Moşe Katsav ile Başbakanı Ariel Şaron, Putin’in ziyaretini “tarihî” olarak nitelendirmiştir. Zira, sadece Sovyet liderleri değil, Rus çarları dahi “kutsal topraklara” ayak basmamıştır. İsrailli yetkililer, Moskova’nın Arap ülkelerine silah satışı ve Rusya’da her geçen gün artan Yahudi düşmanlığı konusundaki kaygılarını dile getirse de Putin’in ziyareti bu kaygıları azaltmadığı gibi, Putin’in “Ağlama Duvarı”nı ziyareti sırasında kipa takmayı reddetmesi, neredeyse diplomatik krize neden olmuştur. Ziyaretin her iki ülke açısından en önemli neticesi ise ticari ilişkilerin geliştirilmesi olmuştur.   Son Medvedev-Peres görüşmesinden çıkan en önemli sonuç da, ticari ilişkilerin geliştirilmesi mutabakatı olmuştur. Tarafların ticaret hacmini 2010 yılına kadar beş milyar dolar seviyesine çıkarmayı planlaması Rusya ve İsrail’in ilişkileri geliştirmeye çabaladığı anlamına gelmektedir. İki ülkenin özellikle son yıllarda enerji alanında işbirliğini artırması, bu amaçlarına ulaşacaklarını göstermektedir. İsrail, büyük ölçüde Rus petrolüne bağlıdır. Üstelik taraflar Mavi Akım Doğalgaz Boru Hattı’nın da İsrail’e kadar uzatılması yönünde görüşmeler yapmaktadır.   Görüşmede gündeme gelen bir başka konu bölgedeki gelişmeler olmuştur. Bilindiği gibi son dönemde İsrailli yetkililer İsrail’i yok etmekle tehdit eden İran’ın nükleer santrallerini bombalayabileceğine dair açıklamalar yapmışlardı. Peres’e göre, BM’ye üye olan ülkeler arasında bir ülkeyi yok etmekle tehdit eden yegane ülke İran’dır. Medvedev ise İsrail-İran gerginliğinin diplomatik yollarla çözülmesi gerektiğini vurgulamıştır. Rusya, İsrail-Filistin sorununda da aynı tutumu sergilemektedir. Genel olarak Moskova, Ortadoğu’daki bütün sorunların diplomatik yollarla çözülmesinden yana bir politika izlemekte ve bölgedeki bütün taraflarla iletişimi devam ettirebilen nadir ülkelerden biri olduğundan arabuluculuk girişimlerinde de bulunmaktadır. Önümüzdeki dönemde Rus yetkililerinin Moskova’da Uluslararası Ortadoğu Konferansı düzenleyecek olması da bu girişimlerden birini oluşturmaktadır.   İki lider ayrıca II. Dünya Savaşı ve sonrasındaki gelişmelerin doğru değerlendirilmesi gerektiğine dair mutabakata varmıştır. Medvedev, II. Dünya Savaşında Nazilerin yenilmesinde SSCB’nin rolünün azımsanmaması gerektiğini vurgularken, Peres de Yahudilere yapılan soykırımı reddeden ülkelerin tekrar konuyu gözden geçirmelerini istemiştir. İki ülke lideri, tarihi olayları tahrif ve inkar eden ülkelere karşı mücadele edileceği konusunda anlaşmıştır.   Rusya ile İsrail arasındaki ilişkiler son yıllarda daha fazla gelişmeye başlasa da, ilişkilerin Rusya Yahudilerinin istediği düzeyde olmadığı bir gerçektir. Bu ilişkilerin yavaş gelişmesinde Rusya’daki İsrail karşıtı çevrelerin önemli payı vardır. Arap ülkeleriyle ilişkilerin geliştirilmesinden yana Rus Dışişleri yetkilileri, Sovyetler Birliği zamanındaki gibi Arap ülkeleriyle yakınlığı destekleyen bazı FSB (eski adıyla KGB) yetkilileri, Yahudi karşıtı komünist ve milliyetçiler, Arap ülkelerine silah satan Rus “Rosoboroneksport” şirketi yetkilileri,  20 milyon Müslüman’ı temsil eden Rusya Müslümanları Cemiyeti gibi çevreler, Moskova’nın İsrail’e daha fazla yaklaşmasına karşı çıkmaktadır.