Rus Şirketlerinin Irak’a “Dönüşü”

Dr. İlyas Kamalov, ORSAM Avrasya Danışmanı
Geçtiğimiz günlerde Irak’ta toplam 41,2 milyar varillik petrol rezerv alanlarının paylaşıldığı ihaleler yapıldı. Söz konusu ihalelere 23 ülkeden 45 enerji şirketi katıldı. Bu şirketlerin arasında Rusya’nın en büyük enerji şirketleri Lukoil ile Gazprom da yer aldı. İhaleye Norveç petrol şirketi Statoil'le (ASA) birlikte giren Lukoil 12.9 milyar varil rezervi ile Irak'ın en büyük petrol bölgelerinden biri olan Batı Kurna-2 bölgesini kazandı. Bilindiği gibi Lukoil şirketi Irak’a yapılan müdahaleden önce Iraklı yetkililerle Irak’ta faaliyet gösterme konusunda anlaşmış, ancak daha sonra anlaşma iptal edilmişti. Şimdi ise günlük 1,8 milyon varil üretim yapılacak alanda konsorsiyum varil başına 1,15 dolar alacak. Batı Kurna-2 petrol yatağında başlatılacak çalışmalarda yaklaşık 15 bin kişinin istihdam edilmesi planlanmaktadır.   Bir diğer Rus enerji devi Gazprom ise Türk petrol şirketi TPAO, Güney Kore petrol şirketi Korea Gas ve Malezya Petronas ile birlikte Bağdat’ın 160 kilometre güneydoğusunda bulunan Bedra petrol bölgesinde ihale kazandı. Bu bölgede 109 milyon varil petrol rezervinin bulunduğu tespit edilmiştir. Günlük 80 bin varil petrol üretimi gerçekleştirecek konsorsiyum her varil için 5,5 dolar kazanacaktır. İhaleyi kazanan şirketlerin söz konusu petrol yatağından (Batı Kurna-2 ile kıyasla) daha fazla kâr etmesi ise buradaki şartların daha ağır olması ve güvensiz bir bölge olmasından kaynaklanmaktadır. Nitekim diğer bölgelere kıyasla Bedra petrol bölgesine yabancılar tarafından gösterilen ilgi daha düşüktü. İstikrardan çok uzak radikal Şiilerin hâkim olduğu coğrafyada bulunan Doğu Bağdad petrol yatağının ihalesine ise kimse katılmamıştır. Halbuki bu bölge (8.1 milyar varil), ülkenin en büyük petrol yataklarından biridir.   Irak’ın önümüzdeki 6 yıl içinde günlük üretimini 12 milyon varile çıkarması beklenmektedir. Ayrıca Irak, OPEC üye ülkeleri arasında petrol üretiminin sınırlanmadığı tek ülke konumundadır. Dolayısıyla enerji alanındaki gelişmelere ve enerji kaynaklarının fiyatlarına bakılmaksızın Irak, petrol üretimini devam ettirebilecektir. Irak’ın enerji alanındaki bu hızlı yükselişi, hiç şüphesiz S. Arabistan ile Rusya’nın enerji alanındaki hâkimiyetini olumsuz etkileyecektir. Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari’nin “Irak, çok yakında bölgesel güç statüsünü yeniden elde edecektir” şeklindeki sözlerini de yapılan ihalelere bağlamak gerekir. Zira Irak’ı yeniden bölgesel güç yapacak Bağdad’ın elindeki yegâne koz, enerji kaynaklarıdır. Bunu çok iyi bilen Iraklı yetkililer de bu kozu zaman kaybetmeden devreye sokmaktadır. Söz konusu ihalelerin önemli özelliği ise, yapılan anlaşmaların ancak “servis hizmeti”ne dayanacak olmasıdır. Yani ihaleyi kazanan yabancı şirketler çıkarılan petrol karşılığında belli (bölgesine göre değişen) miktarlarda ücret alacak, çıkarılan petrolü ise Irak hükümeti istediği şekilde kullanacaktır. Bu uygulamaya rağmen yabancı şirketlerin Irak’ın petrol yataklarına ilgisi büyüktür. Zira ekonomik kârın yanında Irak’ta yapılan çalışmalar yabancı şirketlere bölgenin jeofizik bilgilerine ulaşma imkanı sağlayacaktır. Bu husus ise bölgede diğer alanlarda da yatırımların yapılıp yapılmaması konusunda alınacak kararları etkileyecektir.   Rusların uzun uğraş verdikten sonra amaçlarına kavuştuklarını söyleyebiliriz. Rus yetkililer, Irak’ın daha önce Lukoil ile yaptığı anlaşmayı feshetmesinden rahatsız olmuş ve benzer bir anlaşma imzalamak için büyük çaba sarf etmiştir. Moskova, söz konusu bölgelerdeki petrol yataklarına ulaşmak için Irak’ın 10 milyar dolarlık borcunu dahi silmişti.
Yapılan ihale sonuçlarında dikkat çeken hususlardan biri de ihaleleri kazanan şirketlerin daha çok Avrupa ve Asyalı şirketler olması ve ABD’li şirketlerin ikinci planda kalmasıdır. Büyük ihtimalle Amerikan şirketleri, daha büyük ihalelere katılmayı planlamakta ve bunun için uygun zamanı beklemektedir. Nitekim Irak Enerji Bakanı Hüseyin el-Şahristanî, yakın gelecekte ülkenin en büyük petrol rezervlerinin bulunduğu petrol yataklarını da ihaleye çıkaracaklarını dile getirmiştir. Sonuç olarak Irak Savaşı’ndan altı yıl sonra yapılan ihalelerin, Irak’ın ekonomik ve siyasi gücünü arttıracağı muhakkaktır. Söz konusu projeler, ayrıca bölgeye yapılan yatırımları arttıracak, Irak’ı yeniden uluslararası arenaya kazandıracaktır.