Rusya’nın Suriye’deki Artan Askerî Kayıpları

Rusya Arap Baharı’nın ardından 2011’de patlak veren Suriye iç savaşına 30 Eylül 2015 tarihinde fiili olarak müdahalede bulunmuştur. Aradan geçen yaklaşık 2,5 yıllık süreç içinde Rusya’nın, Suriye gibi çok aktörlü ve çok eksenli bir savaşta az sayıda askerî kayıp verdiği söylenebilir. Resmî açıklamalara göre Rusya şu ana kadar 48 askerini Suriye’deki çatışmalarda kaybetmiş, 8 askerî helikopteri ve 2 savaş uçağı da düşürülmüş, 2 askerî helikopteri ise bulunduğu üstte uğradığı saldırıda kullanılamaz hale gelmiştir. Ayrıca 6 Mart tarihinde An-26 tipi bir kargo uçağının, Suriye’deki Hmeymim Hava Üssü’ne indiği sırada düşmesi nedeniyle 26 asker ve 6 mürettebat hayatını kaybetmiştir.

Rusya’nın söz konusu kayıplarının zaman aralığına baktığımızda, 2018 yılı ile birlikte bir artış gözlemlenmektedir. Askerî kayıplarda sadece rakamsal değil, nitelik açısından da bir yükseliş söz konusudur. Son dönemdeki saldırılarda üst düzey subaylar hayatını kaybederken, ilk defa bir Rus savaş uçağı Suriye’de muhalifler tarafından düşürülmüştür. Ayrıca 2018’de Rus kuvvetlerine karşı düzenlenen saldırıların kapasitesinde ciddi bir artış olduğu görülmektedir. Bu kapsamda ilk defa Rus askerî üslerine yönelik insansız hava araçlarıyla düzenlenen organize saldırı bunun bir göstergesidir.

 

Suriye Müdahalesi

Rusya’nın Suriye’ye yönelik askerî müdahalesinde gelinen noktaya bakıldığında şu an için Rusya’nın siyasi ve askerî açıdan istediğini elde ettiğini söylemek hata olmaz. Geçen süreçte müttefiki olan Suriye rejiminin koltuğunu korumasını sağlayan Rusya, Tartus ve Hmeymim üsleri ile de ülke içindeki askerî kapasitesini artırma yönünde önemli avantajlar elde etmiştir. Ayrıca uluslararası alanda yeniden dikkate alınır bir ülke konumuna gelmiş ve siyasi olarak da güçlenmiştir.

Tüm bunların dışında Rusya’nın Suriye müdahalesiyle belki de en önemli askerî ve siyasi kazanımı Ukrayna’da olmuştur. Rusya Suriye’ye askerî müdahalede bulunarak Kırım işgali nedeniyle Batı’nın uyguladığı yaptırım politikalarına, geri çekilmek yerine karşı hamlede bulunarak cevap vermiştir. Adeta “go” tahtasının bir köşesinde sıkışan bir oyuncunun, bu sıkışmışlıktan kurtulmak için tahtanın farklı bir köşesine hamle yapması gibi, Ukrayna’da sıkışan Rusya “taşı” Suriye’ye koymuştur.

 

Askerî Kayıplar

Suriye’nin İdlib şehrinde 3 Şubat’ta Su-24 tipi Rus uçağının düşürülmesi, Rusya’nın Suriye’deki askerî kayıplarını yeniden gündeme getirmiştir. Bu konuda birçok spekülasyon olmakla birlikte, Rusya Savunma Bakanlığı tarafından yapılan resmî açıklamalar dikkate alındığında, 2015’de 3, 2016’da 21, 2017’de 17, 2018’de ise 7 olmak üzere 48 Rus askerinin çatışmalarda hayatını kaybettiği görülmektedir.

Bunun yanı sıra saldırılarda Rusya’nın 8 askerî helikopteri ve 2 savaş uçağı düşürülmüş, 2 helikopteri ise askerî üsse düzenlenen saldırı sonrasında hasar almıştır. Saldırılar sonucunda 11 askerî hava aracı kullanılamaz hale gelmiştir. Rusya Savunma Bakanlığı 6 Mart tarihinde An-26 tipi bir kargo uçağının, Suriye’deki Hmeymim Hava Üssü’ne indiği sırada düşmesi nedeniyle uçakta bulunan 26’sı asker toplam 32 kişinin hayatını kaybettiğini açıklamıştır.

Daha önce de belirtildiği gibi bu rakamlar Rusya tarafından açıklanan resmî verilerin sonucunda ortaya çıkan tabloyu yansıtmaktadır. Rusya’nın Suriye’de sahada kullandığı özel askerî şirketlerin kayıplarına dair Rusya basınında zaman zaman ciddi iddialar gündeme gelmektedir. Örneğin Kommersant gazetesi, 31 Aralık tarihinde Suriye’deki Rus üssüne düzenlenen hava saldırısında en az dört Su-24 bombardıman uçağı, iki Su-35S jeti ve bir An-72 transport uçağı tahrip olduğunu ileri sürmüştür. Reuters haber ajansı ise 8 Şubat’ta Deyrizor bölgesinde ABD tarafından düzenlenen hava saldırısında yaklaşık 200 Rus özel askerî şirket personelinin hayatını kaybettiğini iddia etmiştir. Ancak bu iddialar Rusya resmî makamları tarafından çok geçmeden yalanlanmıştır. Bununla birlikte Suriye’de hayatını kaybeden özel askerî şirket personellerinin aileleri bir imza kampanyası başlatarak yakınlarının cenazelerinin ülkelerine getirilmesi konusunda girişimlerde bulunmuştur.

 

Geçmiş Savaşlarla Karşılaştırma

Rusya’nın Suriye’deki askerî hava araçları noktasında yaşadığı kayıplar, daha önce müdahil olduğu Çeçenistan ve Gürcistan savaşı ile karşılaştırıldığında ise şöyle bir tablo karşımıza çıkmaktadır. 1994-1996 yılları arasındaki Birinci Çeçen Savaşı’nda Rus ordusunun 40 askerî uçak ve helikopteri kullanılamaz hale gelmiştir. 1999’da başlayan ve 2007’de resmen sona erdiği açıklanan İkinci Çeçen Savaşı’nda ise bu sayı 70’dir. 2008’de bir hafta süren Gürcistan Savaşı’nda ise 7 Rus askerî hava aracı saldırılar sonucunda kullanılamaz hale gelmiştir.

Söz konusu veriler ışığında Rusya’nın Suriye’deki askerî hava aracı kaybının Gürcistan savaşından daha fazla, Birinci Çeçen Savaşı’ndaki kaybının 1/4’i oranında olduğu görülmektedir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken, Rus-Çeçen ve Rus-Gürcü savaşlarının iki devlet ve iki konvansiyonel ordu arasında meydana gelmiş olmasıdır. Bu nedenle Rusya’nın Suriye müdahalesinde asker kaybının az olmasına rağmen, askerî hava aracı kaybının olması gerekenin üzerinde olduğu değerlendirmesini yapmak mümkündür. Çünkü Suriye’de Rusya ve rejime karşı savaşan muhalif grupların askerî kapasitelerinin sınırlı olduğu bilinmektedir. Buna rağmen söz konusu kayıplardaki artış, Rus ordusunun modernizasyon çalışmalarını da bir kez daha gündeme getirmiştir.

 

Saldırılarda Kapasite Artışı

Rusya silahlı kuvvetlerinin özellikle de 2018’den itibaren Suriye’de uğradığı saldırılara bakıldığında ise hem kayıplarının niteliğinde hem de saldırıların kapasitesine ciddi artış olduğu görülmektedir.

Rusya’nın 24 Eylül 2017’de Deyrizor’da düzenlenen havan saldırısı sonucunda Korgeneral rütbesindeki Valeriy Asapov’un hayatını kaybetmesi, şu ana kadarki en önemli asker kaybı olarak öne çıkmaktadır. Bu saldırıya dair Rus resmî makamlarından yapılan açıklamada, saldırıyı gerçekleştiren DAEŞ’e istihbarat verildiği noktasında şüphelerin olduğu kaydedilmiştir.

6 Ocak 2018 tarihinde Rusya’nın Tartus ve Hmeymim üslerine aynı anda 13 insansız hava aracı (İHA) ile düzenlenen saldırı ise, yöntem ve kapasite açısından Rusya’nın uğradığı en organize saldırı özelliği taşımaktadır. Bu saldırılarda kullanılan İHA’ların 50 km uzaktan kontrol edilebildiğine dair Rusya tarafından açıklanan bazı teknik bilgiler saldırının boyutunun daha net anlaşılmasını sağlamaktadır.

Son olarak 3 Şubat’ta ilk defa sahadaki militan gruplar İdlib’te MANPAD olarak bilinen taşınabilir hava savunma sistemiyle Su-25 tipi Rus savaş uçağını düşürmüştür. Olayın ardından Rusya söz konusu MANPAD’lerin militanların eline nasıl geçtiği konusunda araştırma yapılacağını açıklamıştır.

 

Sonuç

Sonuç olarak, Astana süreci kapsamında çatışmasızlık bölgesi olarak ilan edilen İdlib’te rejim ve Rus güçlerinin 2017 Ekim ayından itibaren başlattığı, Aralık ayından itibaren ise yoğunluğu giderek artan saldırılar sonucunda Rusya’nın askerî kayıplarında nitelik açısında ciddi artış olduğu gözlemlenmektedir. Bu süreçle birlikte Rus güçlerine dair düzenlenen saldırıların teknik boyutunda da bir değişiklik söz konusudur. Mevcut veriler, ABD’nin Deyrizor saldırısı, İsrail’in İran kaynaklı güvenlik tehdidi nedeniyle askerî olarak Suriye savaşına daha fazla müdahil olmaya başlaması ve Suriye’de yeniden giderek artan çatışma ortamı göz önünde bulundurulduğunda, 2018’in Rusya için Suriye müdahalesinde önceki yıllara oranla daha zor geçeceği görülmektedir.