Şah Fırat Operasyonu'nun Anlamı ve Olası Sonuçları

Oytun Orhan, Araştırmacı, ORSAM
Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından düzenlenen operasyon neticesinde Türkiye’nin kendi sınırları dışındaki tek toprağı olan Süleyman Şah Türbesi’ndeki Türk askerleri tahliye edilmiş ve türbedeki emanetler Türkiye’ye getirilmiştir. Bu operasyona paralel olarak Türkiye-Suriye sınırına yakın bir bölgede aynı büyüklükte bir toprak parçası Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından kontrol altına alınmış ve etrafı dikenli tellerle çevrilerek Türk bayrağı dikilmiştir. Suriye Eşme Köyü yakınındaki bölge Süleyman Şah Türbesi’nin kalıcı yerine taşınana kadar yeni yeri olacaktır.
 
İlk veriler ve yapılan ilk resmi açıklamalar dikkate alındığında Şah Fırat operasyonunun nedeni Halep kentine bağlı Karakozak Köyü’nde bulunan Türbe’ye yönelik tehditlerin artmasıdır. Bundan önce de Karakozak Köyü’nde çatışmaların yoğunlaşması nedeni ile Türbe’nin boşaltılması gündeme gelmişti. Hatta 2014 yılının Mart ayında IŞİD “Türbe’deki Türk bayrağının indirilmesini istemiş aksi takdirde Türbe’yi yerle bir edecekleri” tehdidinde bulunmuştu. Türkiye ise “herhangi bir Türk toprağı ne ise Süleyman Şah Türbesi’nin de o kapsamda değerlendirileceği ve her türlü saldırının aynıyla mukabele göreceği” yanıtını vermişti. O tarihten itibaren Türbe’nin ve askerlerin tahliyesi konusunda çalışmalar yapıldığı biliniyordu. Öte yandan, şimdiye kadar Türbe’ye dönük herhangi bir saldırının yaşanmamış olması, Türkiye’nin verdiği mesajlarla net biçimde ortaya koyduğu caydırıcılığın sahada bir karşılığı olduğunu da göstermektedir.
 
Tahliyenin bu dönemde gerçekleşmesinin ilk nedeni güvenlik riskinin artması olabilir. Bu açıdan birkaç faktör etkili olmuştur. Birincisi tahliyeden üç gün önce ABD ve Türkiye arasında Suriyeli muhaliflere yönelik “eğit-donat” programı mutakabatı imzalanmıştır. Eğitilip donatılacak güçlerin “hem rejim hem de IŞİD’e karşı mücadele yürüteceği” açıklanmıştır. Bu durum IŞİD’in Türk hedeflerine yönelik saldırı ihtimalini artırmıştır. İkinci neden IŞİD’in Ayn el Arap (Kobane)’ta Türkiye’nin de yardımı sayesinde yenilgiye uğratılmış olmasıdır. Şubat ayı başında gerçekleşen yenilgi IŞİD’in Türkiye’ye yönelmesine neden olabilir. Üçüncü faktör olarak Kürtlerin milis gücü YPG’nin IŞİD’e karşı Kobane çevresinde ilerlemeye çalışması ve bu kapsamda IŞİD-YPG çatışmalarının Süleyman Şah Türbesi’nin bulunduğu yere yaklaşmasıdır. Bu da güvenlik riskini artırmıştır.
 
Süleyman Şah Türbesi’ne IŞİD saldırısı Türkiye’yi Suriye’deki iç savaşın doğrudan parçası haline getirme potansiyeli taşımaktaydı. IŞİD yakın zaman önce Ürdünlü pilotu Suriye’de yakarak öldürülmüş, 21 Mısırlı Kıpti’yi de Libya’da infaz etmişti. Bu olaylar sonrasında Mısır ve Ürdün IŞİD’e yönelik hava operasyonlarına başlamıştı. Süleyman Şah Türbe’sinin tahliye edilmemesi sonucunda benzer bir krizin yaşanması Türkiye’nin askeri karşılığını beraberinde getirecekti. Bu ise IŞİD tehdidinden uzakta yaşayan ülkelerden farklı olarak Türkiye’nin iç güvenliğini doğrudan etkileyecek gelişmeleri beraberinde getirebilirdi. Dahası, Türk askerlerinin IŞİD’in eline geçmesi aynen Musul Başkonsolosluğu olayında olduğu gibi Türkiye’nin dış politika iradesi üzerine ipotek konulması ile sonuçlanacaktı. Bütün bu nedenlerle Türbe’nin tahliye edilerek farklı bir bölgeye taşınması zorunluluk halini almıştır. Operasyon sırasında çatışma yaşanmamasını da yerel güçlerle işbirliği yapılmasından ziyade Türkiye’nin caydırıcı gücü ile açıklamak daha doğru olacaktır.
 
Türbe’nin saldırı riski altında olmasının yanı sıra sınırdan yaklaşık 35 kilometre içerde yer alması askerlerin değişimi, lojistik destek, gerektiğinde askeri olarak müdahale edebilme gibi konularda sorun yaratmaktaydı. Dolayısıyla Türbe’nin sınıra yakın güvenli bir bölgeye taşınması gündeme gelmiştir. Bu noktada neden Eşme köyü sorusu gündeme gelmektedir. İlk neden sınırda yer alması itibarıyla saldırı riskinin en alt seviyeye olmasıdır. Bunun yanında lojistik destek ve askeri müdahaledeki sınırlılıklar ortadan kalkacaktır. Türbenin yeni taşındığı bölge çevresinde çok fazla yerleşim ve nüfus yer almamaktadır. IŞİD’in kontrol ettiği Cerablus ile YPG’nin kontrolü altındaki Ayn el Arap (Kobane) arasında kalan bir yerdir. Cerablus’tan Eşme’ye karayolu ile ulaşım mümkün değildir. Dolayısıyla IŞİD’in bölgeyi tehdit etme imkanı sınırlıdır.
 
Büyük resme bakıldığında ise Süleyman Şah Türbesi’nin Eşme’ye nakli farklı anlamlar taşıyabilir veya sonuçlar doğurabilir. Türbe’nin yeni yeri için Eşme bölgesinin seçilmesinde dile getirilen güvenlik değerlendirmelerinin yanı sıra orta ve uzun vadede Türkiye’nin sınır politikasına ilişkin yeni bakışının da etkisi olduğu düşünülebilir. Bu çerçevede Şah Fırat operasyonunu ABD ile Türkiye arasında imzalanan eğit-donat anlaşması ile birlikte değerlendirmek gerekmektedir.
 
Fırat Nehri’nin Suriye’ye girdiği yerin hemen batısında Cerablus yerleşimi ile birlikte IŞİD kontrolü başlamaktadır. Eşme köyü de Fırat Nehri’nin hemen doğusunda yer almaktadır ve Cerablus’a yakın bir yerdir. Fırat Nehri’nin batısında kalan ve Cerablus ile başlayıp Kilis’in karşısında yer alan Azaz’a kadar uzanan sınır hattı Türkmen bölgesi olarak bilinmektedir. Bu hat üzerindeki yerleşimler tamamen Türkmen nüfustan oluşmamaktadır ancak Türkmenler bu bölgelerde ya çoğunluk oluşturmakta ya da ciddi oranda yer almaktadırlar. Eğit-donat anlaşmasının basına yansıyan detaylarına bakıldığında ise Türkiye’nin eğit-donat kapsamında Suriyeli Türkmenlerden oluşan Suriyelileri eğiteceği bilgisi yer almaktadır. Şah Fırat Operasyonu ve eğit-donat anlaşması arasında bağlantı var ise Türkiye’nin bundan sonra daha fazla sınır güvenliği meselesine odaklanacağı sinyali alınabilir. Türkiye, Eşme ile Azaz arasında kalan ve şu anda IŞİD’in kontrol ettiği bölgede Türkmenlerin de dahil olduğu Özgür Suriye Ordusu’na bağlı grupların kendi bölgelerini korumasını sağlamayı ve fiili anlamda bir güvenli bölge oluşturmayı düşünüyor olabilir. Türkiye’nin IŞİD’e karşı mücadeleye askeri olarak katılım için öne sürdüğü uçuşa yasak ve güvenli bölge teklifleri müttefikleri tarafından hali hazırda kabul görmemiştir. Ancak eğit-donat kapsamında eğitilecek Suriyeli muhaliflerin sınır hattını kontrol altına alması buna imkan verebilir. Eğer bu değerlendirme doğru ise Türbe’nin Eşme’ye taşınması ile Türkiye’nin fiili güvenli bölgenin doğu sınırını çizdiği olasılığı göz ardı edilmemelidir.