Salih Müslüm’ün Tutuklanmasının Olası Nedenleri ve Sonuçları

Haber Yorum

PYD’nin eski Başkanı ve halen TEV-DEM’in Dış İlişkiler Sorumlusu olarak görev yapan Salih Müslüm Muhammed Türkiye’nin talebi üzerine Çekya’nın başkenti Prag’da gözaltına alınmıştı. Türkiye 2016 yılında Ankara’da gerçekleşen ve 28 kişinin hayatını kaybetmesi ile sonuçlanan terör eylemindeki rolü nedeniyle Müslüm hakkında Interpol’e talepte bulunmuştu. Çekya İnterpol Birimi, Müslim'in 24 Şubat'ta Prag'da Türkiye'nin talebi ve ilettiği yakalama emirlerine istinaden gözaltına alındığını Türk makamlarına bildirdi.

Çekya, Fransa ve İsveç ile birlikte PYD’nin başkentinde ofis açmasına izin verdiği üç Avrupa ülkesinden biri idi. Çekya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Michaela Lagronova “Çekya’nın sözde Suriye Kürdistan şeklindeki entiteyi uluslararası hukukun bir öznesi olarak kabul etmediklerini, Çekya Dışişleri Bakanlığı’nın söz konusu entite ile hiçbir resmi bağlantı kurmadığını” açıklamıştı. Buna karşın PYD açılan bu ofisleri “siyasi tanıma” olarak değerlendirmişti. Hatta PYD çeşitli ülkelerdeki bu ofisleri “diplomatik temsilcilikleri” olarak değerlendiriyordu. Nisan 2016 tarihinde açılan PYD ofisinin Prag’daki açılışında YPG/YPJ’ye bağlı teröristler ve Çekya’nın Savunma Bakanlığı yetkilileri hazır bulunmuştu.

Esasen Salih Müslüm’ün Çekya’da tutuklanmasına giden sürecin işaretleri önceden verilmişti. PYD’nin Prag’daki ofisi 17 Aralık 2017 tarihinde kapanmıştı. O dönemde Çek uzmanlar konuya ilişkin yorumlarında Çekya’nın NATO müttefiki Türkiye ile ilişkilerini daha fazla riske etmemek için Türkiye’nin ofisin kapatılması yönündeki taleplerine uymuş olabileceğini ifade etmişti.

Avrupa ülkelerinin PYD’ye yavaş yavaş alan açmaya başladığı bu gelişmeler YPG’nin Suriye sahasında ABD desteği altında büyük bir hızla ilerlediği ve tek taraflı olarak “Kuzey Suriye Federasyonu”nun ilan edildiği dönemlere denk geliyordu. Bu dönemde farklı ülkelerde siyasi ofislerin açılmasının yanı sıra başta Salih Müslüm olmak üzere PYD’liler Avrupa’da çok rahat bir şekilde konferanslar veriyor, oturumlara katılıp siyasi faaliyetler yürütüyordu.

Ancak Fırat Kalkanı Harekatı ile beraber Türkiye’nin buradaki yapılanmayı kabul etmeme ve mücadele edeceğini göstermesi ile beraber süreç tersine işlemeye başladı. Bunu takiben IŞİD ile mücadelenin bitmesi ile ABD/YPG ittifakı Rejim yanlısı güçlerin baskısı ile karşılaşmaya başladı. Son olarak Zeytin Dalı Harekatı’nın başlaması ile tek taraflı ilan edilen ve nihai aşamada siyasi statü kazandırılması amaçlanan YPG bölgelerinin ne kadar kırılgan olduğu anlaşıldı. Bütün bu gelişmeler Türkiye ile ilişkileri daha fazla riske etmek istemeyen Avrupa ülkelerinin YPG konusundaki pozisyonlarında değişim ortaya çıkarmaya başladı. Çekya’nın son hamlesini bu çerçevede ele almak mümkündür.

Salih Müslüm Çek mahkemesi tarafından salıverilmiş olsa bile tutuklanmış olması Ankara’nın PYD konusundaki tutumunun yavaş yavaş Avrupa tarafından da benimsenmeye başlandığını göstermesi açısından önemli olabilir. Bunun yanı sıra Salih Müslüm’ün tutuklanması diğer Avrupa ülkeleri için de örnek teşkil edebilir. Bu durumda PYD’lilerin bundan sonra Avrupa’da rahat bir şekilde siyaset yapamayacağı konusunda bir işaret olabilir. Avrupa’nın PYD konusundaki tutumunun genel bir eğilime dönüşmesi ise Türkiye ile Avrupa arasında genel anlamda terör ile mücadele konusunda sağlanamayan işbirliği için yeni bir zemin oluşmasına da katkı sağlayacaktır.

Avrupa’nın PYD’ye bakışı konusunda ciddi bir değişim olacaksa bu diplomatik girişimlerden ziyade askeri sahada YPG/PYD’nin kazanmasının mümkün olamayacağının anlaşılması ile mümkündür. YPG/PYD Suriye’de en tepe noktayı görmüş ancak yaratılan gerçekliğin ne kadar kırılgan olduğunun anlaşılması ile beraber her aktör pozisyonlarını yeni duruma göre revize etmek ihtiyacı hissetmeye başlamıştır.