Sebha’daki Çatışmalar ve Libya’nın Güneyindeki Güvenlik Açıkları

Libya’nın güney (Fizan) sınırları, gerek Sahraaltı Afrika’yı Akdeniz’e açan bir bağlantı yolu olması gerekse zayıf geçiş önlemleri ve yarattığı güvenlik açıkları sebebiyle kritik bir öneme sahiptir. Bununla beraber son 10 yıl içinde doğu-batı ayrışmasının bir iç savaşa dönüşmesi, iki zıt kutup içindeki aktörleri Fizan bölgesine yönlendirmiştir. Siyasi, toplumsal ve askerî anlamda kendisine nüfuz alanı yaratmak isteyen gruplar, güneydeki etkin kabileleri ve etnik toplulukları kendi tarafına çekmeyi amaçlamıştır. Ancak bölgede Tebu ve Tuareg gibi etnik toplulukların ve Arap kabilelerin sayıca çokluğu, buradaki güç dengesini karmaşıklaştırmakta ve mevcut kırılgan yapıyı daha da kırılgan bir hâle getirmektedir. Bu doğrultuda yaklaşan seçimler öncesi Sebha’da yaşananlar, yalnız seçim sürecini değil askerî kurumların entegrasyonu ile ilgili çabaları da tehlikeye atmaktadır.

Sebha’daki Çatışmalar ve Güneyde Askerî Rekabet
Libya’nın Fizan bölgesindeki en yoğun nüfuslu şehir olan Sebha’da 14 Aralık tarihinde iki grup arasında çatışmalar yaşanmıştır. Çatışmalar, Başkanlık Konseyi ve Millî Birlik Hükümeti’ne (MBH) bağlı 116. Tabur ve Hafter’in sözde Libya Ulusal Ordusu (LUO) bünyesindeki Tarık Bin Ziyad (TbZ) Tugayı arasında gerçekleşmiştir. 116.Tabur’un güneydeki Hafter birliklerine yönelik başlattığı saldırının arka planında Hafter’e bağlı milis grupların güneyde askerî anlamda artan angajmanı gösterilmektedir. Saldırılar kapsamında Askerî İstihbarat Birimine ait genel merkez TbZ milislerinden geri alınmıştır. Çatışmalar devam ederken ülkenin doğusundan TbZ’ye LUO tarafından destek birlikler gönderilmiş ve saldırılar püskürtülmeye çalışılmıştır. Bazı yerel kaynaklar, TbZ saflarında savaşmak üzere Wagner’e bağlı paralı askerlerin Sebha sınırına konuşlandırıldığını iddia etmektedir. Bu sırada Sebha’daki çok sayıda cadde ve sokak insan ve araç trafiğine kapatılmış, belli bölgelerde sokağa çıkış yasağı getirilmiştir.

Son 1 sene içerisinde Fizan bölgesine yönelik asker sevkiyatına ağırlık veren Hafter, bölgedeki düzensiz mülteci akışını, bu durumun yarattığı güvenlik açığını, kaçakçılık faaliyetlerini ve bundan hareketle temel gıda ve petrol gibi temel tüketim maddelerindeki fiyat artışının yaşam koşullarını olumsuz etkilemesini gerekçe göstererek askerî müdahalesini halk nezdinde meşrulaştırmayı amaçlamaktadır. Ancak Hafter, bölgenin önemli kısmında kontrolü beli bir süredir elinde bulundurmasına rağmen söz konusu sorunları çözme noktasında herhangi bir ilerleme kaydedememiştir. Sebha özelinde halk, hâlen doğu ve batı bölgesine nazaran temel ihtiyaç ürünlerine yüksek fiyatlardan ulaşmakta ve bu anlamda şikayetini dile getirmektedir. Dahası, ülkedeki göçmen kaçakçılığı ve milis grup kaynaklı çatışmalar devam etmektedir. Ayrıca geçtiğimiz haftalarda Seyfulislam Kaddafi’nin adaylığının iptaline ilişkin itiraz duruşmalarında Sebha Bölge Mahkemesinde yaşananlar, Hafter ve bağlı grupların bölgeye yaklaşımını ortaya koymaktadır. Mahkeme salonunun TbZ Tugayı tarafından kuşatılması ve bazı yargıçları alıkonulması olayları, Sebha’daki Kaddafi yanlılarının tepkisini çekmiştir.

Bu durumu fırsat olarak değerlendiren Mesud Cedi, TbZ ve farklı LUO birliklerine karşı Kaddafi destekçisi kabile ve milisleri kendi tarafına çekmeyi amaçlamıştır. Bu noktada 2011 Şubat Devrimi sonrası devrimci gruplara mesafeli duran ve eski rejime sempati ile bakan Evlad-ı Süleyman kabilesi ön plana çıkmaktadır. Kabile, her ne kadar devrim hareketlerini desteklemese de Misrata’daki milis gruplarla yakın ilişkiler içinde olmuştur. Bu yakınlaşmanın temel sebebi, iki grubun Hafter karşıtlığında birleşmesidir. Hafter’in güney bölgesinde yürüttüğü propagandalara ve askerî yayılmacılığına karşı duran kabile, bu bakımdan Mısratalı gruplarla bir iş birliği içinde olmuştur. Çok sayıda Arap kabilesi ve Tebularla bir çıkar birliğine giden Hafter’in bölgedeki varlığı, son dönemde Evlad-ı Süleyman kabilesi ve Kaddafi destekçisi bazı gruplar (Sebha Şehitler Tugayı, Fizan Tugayı) tarafından tehdit edilmektedir.

Yaklaşan Seçimler Bağlamında Fizan Bölgesindeki Güvenlik Açıkları
Diğer taraftan Libya’da seçim tartışmaları her geçen gün artmakta ve seçimlerin ertelenmesi kaçınılmaz hâle gelmektedir. Öyle ki, mevcut seçim yasasına göre aday listelerinin Yüksek Ulusal Seçim Konseyi tarafından onaylanmasının ardından mevcut adaylara en az 2 hafta kampanya süresi tanınmalıdır. Ancak seçimlere 9 gün kalmış olmasına rağmen hâlen adaylar üzerindeki hukuki tartışmaların devam etmesi, seçimlerin Şubat veya Mart 2022 tarihlerinden birisine ertelenmesi ihtimalini öne çıkarmaktadır. Dolayısıyla seçim sürecinin bu denli kırılgan işlediği bir dönemde ülkenin güneyinde yaşanan çatışmalar, bir taraftan seçim ve sandık güvenliği hususundaki kaygıları yeniden gündeme getirmekte, diğer taraftan ise Ekim 2020 ateşkes anlaşmasını ve bununla ilişkili olarak askerî kurumların birleştirilmesi girişimlerini askıya almaktadır. Bu girişimlerin askıya alınması, büyük bir kısmı Hafter’in kontrolündeki doğu bölgesindeki Sudan, Çad ve Suriyeli paralı askerlerin Libya’dan tahliye sürecini erteleyebilir. Geçtiğimiz hafta içinde iki rakip askerî kurumun temsilcilerinden oluşan 5+5 Ortak Askerî Komitesinin Türkiye ve Rusya ziyaretlerinde yapılan görüşmelerde belli bir yol katedildiği belirtilmiş, Libya’nın istikrar ve barışının sağlanması adına Türkiye ve Rusya’nın belli tavizler vermeye hazır olduğu bazı Libyalı generaller tarafından ifade edilmiştir. Bu kapsamda, güneyde güç kaybeden Hafter’in Komitenin işleyişini ve diyalog mekanizmasını baltalamaya yöneleceği söylenebilir. Yine bu doğrultuda Rus Wagner paralı askerlerin yeniden belli bir askerî yapılanma içine gireceği de ifade edilebilir.

Seyfulislam Kaddafi Etkisi
Güneydeki güvenlik denkleminde artan tansiyon içindeki bir diğer önemli aktör ise hiç şüphesiz Seyfulislam Kaddafi’dir. Kaddafi kanadı, toplumsal tabanda sahip olduğu destek açısından önemli bir güç unsuru hâline gelmiştir. Yalnız kendi kabilesinden değil Megariha, Kazazife ve Verfalli gibi önemli kabilelerinin desteğini arkasına alan Kaddafi, Hafter’in güneydeki askerî yapılanması içinde belli kırılmalara yol açabilir. Çünkü etki alanı batı ve güneye yayılan Verfalli kabilesi mensubu pek çok subay, LUO’nun çeşitli kademelerinde görev yapmaktadır. Kabilenin önemli figürlerinden Muftah el-Verfalli, aynı zamanda Yeşiller Hareketi’nin de güçlü destekçileri arasındadır. Buna ek olarak Muammer Kaddafi döneminde İstihbarat Başkanlığı yapmış olan Abdullah Senussi, 2021 yılında ailesi ve mensubu olduğu Megariha kabilesinin yoğun talep ve protestoları sonucunda serbest bırakılmıştır. Seyfulislam’ın önemli destekçileri arasında gösterilen Senussi’nin Libya güvenlik kurumlarında hâlen etkili olduğu iddia edilmektedir. Yine bu bağlamda Sirte kentindeki Kazazife kabilesinin mensubu ve Libya Millî Mücadele Partisi’nin kurucusu Ahmet Kazzafuddem, Sebha Bölge Mahkemesinde Seyfulislam’ın itiraz mahkemelerinde yaşananların ardından bazı açıklamalarda bulunmuş ve Kaddafi’nin adaylığının engellenmesi hâlinde silahlı mücadele başlatabileceklerini duyurmuştur. Mısır’da yaşayan Kazzafuddem, Seyfulislam’ın kabile bağlantılarında etkin bir rol üstlenebilir. Son olarak Kaddafi’nin Zintan Birlikleri ile yakın ilişkileri bulunmaktadır. 2011 Şubat protestoları sonrası Kaddafi’yi yakalayan ve uzun bir süre tutsak ettikten sonra Kaddafi’nin Sebha’daki seçim ofisine adaylık başvurusu yapmaya gittiğinde güvenliğini sağlayan Zintan Birlikleri’nin lideri Ajmi el-Atiri’nin siyaset sahnesine geri dönen Kaddafi’nin olası seçim başarısından kazanç sağlamaya çalıştığını söylemek mümkündür.

Gelinen noktada Libya’nın güneyindeki çok kutuplu yapı, ülkenin geneline etki edebilme potansiyeline sahiptir. Başkanlık seçimlerindeki hukuki sürecin bir kriz alanına dönüşmesiyle paralel olarak ilerleyen süreçte Kaddafi destekçisi grupların daha da ön plana çıkması beklenmektedir. Bu durum bölgede Hafter’e bağlı milislere karşı sıcak çatışmaların devam edeceği anlamına gelmektedir. Güvenlik ortamının bozulmasıyla beraber kamu hizmetlerinin aksadığı ve illegal grupların etkili olduğu bölgenin merkezî yapıdan giderek uzaklaşması söz konusu hâle gelecektir.