Analiz

Siyonist Güvenlik Tahayyülünde Demografi Unsuru

İsrail’in güvenliği meselesi uluslararası ilişkiler ve güvenlik literatüründe daha çok İsrail’in Ortadoğu’daki devletler ya da büyük güçler bilhassa da ABD’yle kurduğu ilişkiler üzerinden tartışılan bir mesele olagelmiştir. Salt büyük güçlerle ilişkiler üzerinden yürütülen güvenlik tartışmaları belirli ölçülerde Soğuk Savaş döneminin güvenlik tahayyülünü yansıtmaktadır. Soğuk Savaş’ın bitişiyle birlikte ülke güvenliği meselesine bakış değişmiş, eleştirel jeopolitiğin sunduğu teorik zemin, ülkelerin mevcut jeopolitik izleklerini doğrulamanın ötesine geçerek ülkelerin izlediği güvenlik siyasetinin ve jeopolitik yönelimlerinin “dışarıya” iletmek istediği mesaj kadar “içeriye” yönelik kurgularını tartışma imkânı sunmuştur. Bu da güvenlik çalışmalarında ülkelerin kendilerini nasıl idrak ettiklerine ve kimliklerini nasıl tanımladıklarına dair tartışmaları merkeze taşımıştır. Ülkelerin iç siyasi tartışmalarının ve siyasi elitlerin zihnindeki devlet kimliğinin jeopolitik konumlandırma ve güvenlik politikaları bağlamında ele alınması, daha önceden güvenlik bağlamında tartışılmayan çeşitli unsurlara literatürde alan açmıştır.

En başından beri İsrail’in varoluşu söz konusu olduğunda gündeme gelen ama yeterince tartışılmayan, son dönemde de İsrailli siyasetçilerin gündemlerini yoğun olarak işgal etmeye başlayan konulardan birisi İsrail’in demografik yapısıdır. Yönetici elitlerin zihninde daimî bir mesele olagelen demografik yapı meselesi temelde İsrail sınırları içerisinde Yahudi çoğunluğun sağlanması ve böylelikle devletin “Yahudi” karakterinin korunmasıyla ilgilidir. Her ne kadar siyasetin gündemini yoğun olarak işgal etse de İsrail’in demografik güvenliği meselesi ve buna yönelik geliştirilen stratejiler güvenlik çalışmaları bağlamında yeterince tartışılan bir konu değildir. Ancak demografi meselesi bir “Yahudi devleti” olarak kurulan İsrail’in en varoluşsal meselelerinden biridir. Avrupa’daki Yahudi sorununa bir kesin ve kalıcı bir çözüm bulmak iddiasıyla bir Yahudi devleti olarak kurulan İsrail, kendisini Yahudilerin güvende yaşayabileceği yegâne toprak parçası olarak sunmakta ve bunun ön koşulu olarak da İsrail toplumunun nitelikli çoğunluğunun Yahudiler olması gerektiğini ileri sürmektedir. Bu şekilde bakıldığında İsrail sınırları içerisinde Yahudi çoğunluğu sağlama çabaları kendi içinde tutarlı ve halihazırda gerçekleştirilmiş bir arayış olarak görülebilir. Ancak bu çaba pek çok tartışmayı beraberinde getirmekte ve çeşitli kırılganlıklar barındırmaktadır. Bu durum da demografik çoğunluk meselesinin İsrail güvenlik anlayışında cariliğini korumasının başlıca sebebidir.