Somali'deki Türk Büyükelçiliği'ne Yapılan Saldırı

Dr. Tuğba Evrim Maden, ORSAM Su Araştırmaları Programı Uzmanı, temaden@gmail.com
27 Temmuz 2013 tarihinde, Somali’nin başkenti Mogadişu’da bulunan Türk Büyükelçiliği’ne bombalı bir araçla intihar saldırısı gerçekleşmiştir. Büyükelçiğin ek binasının önünde meydana gelen saldırıda görevli üç Türk polisi yaralanmış ve görevli bir Türk polisi şehit olmuştur. Ayrıca, saldırı da büyükelçilikte görev yapan Türk vatandaşları dışında, 2 kişi daha hayatını kaybetmiş, 6 kişi de yaralanmıştır. (1)
 
Saldırıyı El-Şabab örgütü üstlenmiştir. Somali’nin istikrarsızlığında rol alan ana aktörlerden biri olarak kabul edilen El-Şabab örgütü, sosyal medya organı twitter’da bulunan hesabından Türkiye'yi "mürtet rejime destek veren ve şeriat düzenini yok etmeye çalışan ülkelerden biri" olmakla suçlamış (2) ve gerçekleştirilen saldırı da Türk diplomatların hedeflendiğini belirtmiştir. Bu saldırı,  El-Şabab’ın Türkiye’yi hedef alan ilk saldırısı değildir. Bu yıl Nisan ayında Kızılay yardım konvoyuna yapılan saldırı sonucu konvoyda görev alan üç Türk görevli yaralanmış,  3 Somalili yardım görevlisi hayatını kaybetmiştir, bu saldırıda 30 kişinin öldüğü, 20 kişinin de yaralandığı belirtilmiştir.
 
Somali’de Muhammed Barre’nin 1991 yılında devrilmesiyle, ülkede yaşanan yönetim boşluğu Somali’yi anarşik bir ortama sürüklemiş ve ülke Somaliland ve Pundtland olarak iki özerk yönetim altında yönetilmeye başlanmıştır. Ülke içinde birbirleriyle rekabet eden hiçbir grup ülkeyi kontrol edecek güce sahip olamamıştır. Son 20 yıldır Somali’de devam eden istikrarsızlığın bir an önce yeniden istikrara dönüştürülebilmesi,  bölge güvenliği ve uluslararası barışa katkısı açısından büyük önem teşkil etmektedir. Çalışmalar sonucunda, 2004 yılında Geçici Federal Hükümet (GFH) kurulmuştur. Geçici Federal Hükümet, beş yıllık geçici süresini, kalıcı hükümet kurulması için 2009 yılında yapılan seçimlere kadar sürdürmesi planlanmıştır. Geçici Federal Hükümet’in süresi 2011 yılına kadar uzatılmış ve 200 kişilik milletvekili sayısı da 550’ye yükseltilmiştir. Geçici Federal Hükümet’in 2011 Ağustos ayında görev süresinin bitmesine, Cumhurbaşkanı Şeyh Şerif Ahmed istifa etmeyeceğini belirterek reddetmiştir.  Devamında 9 Haziran 2011 tarihinde Uganda Cumhurbaşkanı ve BM’nin Somali Temsilcisi Augustine Mahiga,  Kampala anlaşması imzalamıştır. Bu anlaşmaya ilişkin olarak Başbakan Muhammed Abdullahi Muhammed görevden alınmış, Somali’de Geçici Federal Hükümet ve kurumların süresi Ağustos 2012’ye kadar uzatılmıştır. Görevden ayrılan Başbakan Muhammed Abdullahi Muhammed yerine Abdiweli Muhammed Ali geçmiştir.  20 Ağustos 2012 tarihinde gerçekleştirilmesi planlanan seçimler uluslararası baskı sonucu ertelenmiş ve 10 Eylül 2012 tarihinde seçimler gerçekleşmiştir. Barış ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı, Hasan Şeyh Mahmud’un Cumhurbaşkanı seçildiği bu seçimler ile geçiş yönetimi sona ermiştir.
 
Geçici Federal Hükümete ve devamında yeni yönetime karşı Somali’de en önemli aktör El-Şebab’tır. El-Şabab, hükümete ve Etiyopyalı destekçilere karşı savaşmayı varlığın bir sebebi sayarken, tüm ülkede şeriat hukukunu yaymaya da çalışmaktadır. El-Kaide ile birlikte hareket eden El-Şabab, batıya ve herhangi bir yabancı desteğe karşı cihat yürütmektedir.  Savaşçılar, hem Somali’nin hem de Somali’nin dışından sağlanmıştır. Bu hareket 3000-7000 arası savaşçı ihtiva etmektedir,  üst limit diğer gruplardan teknik olarak destek verenlerden oluşmaktadır.  Asıl rakam ortalama 4000 civarıdır.  El-Şabab grubu, Somali nüfusunun yüzde 25’ini temsil eden Hawiye kabilesine yakındır.  El-Şabab, Somali'de Bay ve Bookol bölgesini, Somali’nin merkezinin güneyini, Mogadishu, Puntlab ve Somaliland’ın bir bölümünü kontrol etmektedir.  Ayrıca, Hiran bölgesini, Aşağı ve Yukarı Juba’yı, Gedo ve Aşağı ve Yukarı Şabella bölgesini de kontrolü altında tutmaktadır.  En önemlisi, Marka ve Kismayo gibi büyük limanlar da radikal İslamcıların ve sempatizanlarının kontrolündedir.  El-Şabab için Kenya sınırı kritik bir bölgedir.  Bu bölge, ticaret ve El-Kaide ile iletişimde ve komşu bölgelere saldırmak için kullanılmaktadır.  El- şabab örgütünün finansmanı ise diğer terör örgütleri, Somali diaporası, yardımlar, korsanlık, fidye, haraç kesme ve Suudi Arabistan, İran, Yemen, Suriye, Katar ve Eritre gibi ülkeler tarafından sağlanmaktadır.
 
Bu süreç içerisinde Somali için hem geçiş dönemi hem de geçiş dönemi sonrasında 2010 yılından bugüne gerek BM bünyesinde gerekse kendi insiyatifinde Türkiye desteğine devam etmektedir. Türkiye, Yeni bir döneme başlayan Somali’de yeni yönetim ile devlet kurumlarının yapılandırılması, temel kamu hizmetlerinin ülkenin her bölgesine ulaştırılmaı, Somali’de iç barış ve istikrarın sağlanabilmesi için her türlü yardımda bulunacağını dile getirmiş ve 2013 yılı içerisinde yeni Somali hükümeti ile Türkiye’de konferanslar serisi başlatmıştır.  Ayrıca, kuraklık nedeniyle Doğu Afrika ülkelerinde yaşanan açlık ve insanlık krizinde Türkiye, Somali’ye un, pirinç, yağ, ilaç, battaniye, jeneratör, hijyen malzemeleri, ambulans, minibüs ve sondaj makinesi gibi yardım maddeleri gönderirken, bu yardımların ihtiyaç olanlara ulaştırılabilmesi ve verimli kullanımı için projeler geliştirmiştir.

(1)http://www.reuters.com/article/2013/07/27/us-
somalia-conflict-idUSBRE96Q0A420130727?feedType=
RSS&feedName=topNews&utm_source=dlvr.it&utm_
medium=twitter&dlvrit=992637
 
(2)http://www.radikal.com.tr/dunya/turk_buyukelcilik_
calisanlarina_bombali_saldiri-1143708