Su Sorununu Ele Almak için Mükemmel Bir Platform: Türkiye’nin Ormancılık ve Su Şurası Ortadoğu’ya Ne Sunabilir?

İslam dünyası, esasen ‘şura’ kavramına oldukça aşina durumdadır. Arapça‘da ‘danışma’ anlamına gelen şura, İslam İmparatorluğunun altın çağından başlayarak günümüze dek süregelmiş, ve ardında etkileyici bir miras bırakmış olan bir kavramdır. O zamandan beri, tartışılan konudan bağımsız olarak ne olduğundan bağımsız olarak, şuranın iyi bir karar alma yolu olduğuna değinilir.Pek çokları için, şura geleneği İslam’ın modern demokrasi kavramına uygunluğunu gösteren, İslam kamu yönetiminin temel unsurlarından biridir. Pek çok uzman da İslam dünyasının Batı toplumları karşısındaki düşüşünü kısmen de olsa şura geleneğinin azalan değeriyle ilişkilendirmiştir. Ortadoğu’da düzenlenen ilk şuradan binlerce yıl sonra, bugün  bu temel kurala dönmenin zamanı çoktan gelmiştir.

İlk halinde, şura bir lidere yardımcı olan küçük bir danışma organıdır. İslam öncesi çağlardanbu yana var olmuştur.Kabilelerdekural olarak, yaşlılara danışıldıktan sonra karar alınır.Ancak, şura geleneğinin İslam İmparatorluğunun ilk dönemlerinde zirveye ulaştığını söylemek yerinde olacaktır. Peygamberin yaşamıylagelişen şura, en yüksek mevki olan Peygamberin dahi diğer inananlara danışması emredildiğinden (Al-i İmran Suresi, 159) zorunlu bir usul haline gelmiştir.Bunun yanı sıra, Şura adındaki ayrı bir surede de, danışma tüm Müslümanlar arasında genel bir usul olarak tanımlanmaktadır (özellikle Şura Suresi, 38). İslam İmparatorluğu genişledikçe, şura aracılığıyla danışma geleneği de yeni topraklara genişlemiştir.

Daha modern ve geniş anlamıyla şura, karar almaya yönelik katılımcı bir yaklaşımdır.Türkiye’nin Ormancılık ve Su Şurası örneğinde olduğu üzere, farklı kuruluş ve mevkilerden gelen kamu görevlilerinin yanı sıra;biyoloji, tarım, sosyoloji, uluslararası ilişkiler gibi çeşitli disiplin yelpazesinden uzmanlar da somut eylemlere dönüştürülebilecek kararlar almaya davet edilmiştir. Üyelerin çeşitliliği, şahsen de tanıklık ettiğim üzere, çok disiplinli ve yansız bir diyalog sağlamıştır. Bakanlıklar, ilgili kamu makamları, meslek sendikaları, sivil toplum örgütleri, özel sektör temsilcileri, önde gelen ormancılık, su, meteoroloji ve doğa koruma uzmanları gibi, temsil edilecek olan asıl grupları listeleyen Şura Yönetmeliği’nde, üye çeşitliliği zorunlu hale getirilmiştir.Bloke edici azınlıkların engellenmesinin önüne geçen ve daha ‘düz’ bir tartışmayı teşvik eden bir ilke olarak, tüm şura üyeleri eşit oy hakkına sahip olmuştur.Toplam üye ve katılımcı sayısı beş yüzü geçmiştir. Şura süresince, yüzden fazla politika ile ilgili karar kabul edilmiştir. Ayrıca, alınan kararların detaylandırılması amacıyla şura, yüzlerce strateji ve politika da belirlemiştir.Bu nedenle, şura su ve ormancılık politikasının tüm yönlerini içeren kapsamlı bir kılavuz belgesi hazırlamıştır.Son olarak, Şura kararları bakanlık onayının ardından resmen yayınlanacak ve sonraki dönemde kararların sonuçları yakından denetlenecektir.

 

Türkiye’nin ilk Ormancılık ve Su Şurası 2013’te toplanmıştır. Şuranın yasal temeli ilk olarak 2011 yılında Orman ve Su İşleri Bakanlığını da kuran 645 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 21’inci maddesinin a bendinde düzenlenmiştir. Bu kanuni temele dayanan bir yönetmelik, 2012 yılında Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nca yayınlanmıştır. Birkaç yıl sonra, önemli gelişmelerle birlikte, 5-7 Mayıs 2017 tarihlerinde, Şura, ikinci kez toplanmıştır. Daha fazla ‘hedefe yönelik’ bir tartışmayı kolaylaştırmak için, Şuraüyeleribeş ayrı konu üzerinde komisyonlara ayrılmıştır.Bu konular;a) su, b) ormancılık, c) iklim ve meteoroloji, d) doğayı koruma ve biyoçeşitlilik ve e) çölleşme ve erozyonla mücadeledir. Ancak, Şura’nın son toplantısının (5-7 Mayıs) tabiri caizse buzdağının görünen ucu olduğuna dikkat edilmelidir.Şura süreci altı aydan fazla bir süreye yayılan, ancak çok başarılı ve değerli bir hazırlık aşamasını beraberinde getirmiştir. Her "uzmanlık komitesinin" iki-üç toplantısını kapsayan bu aşamada, kararların ilk şekli somutlaşmaya başlamıştır.

Kısacası, tüm bu boyutlarla birlikte, şura mekanizmasının, önemli faydalarının süreklilik gösterdiği, zamanlar ötesi bir çerçeve olduğu görülmektedir.Türkiye'nin su sorununa ilişkin olarak, Şura’nın değişen tecrübesi bunun dikkat çekici bir örneğidir.Ortadoğu'da uzun zamandır var olan su sorunları düşünüldüğünde, şuralar bölge ülkelerinin ortaklaşa maruz kaldığı su sorunlarının tartışılması için geleneksel ancak etkin bir yapı sağlayabilir.Üst düzey yetkililere en güncel bilimsel bulgular aracılığıyla, daha da önemlisi, en geniş mutabakata dayalı görüşler yoluyla kılavuzluk ederek halka açık karar verme uygulaması geliştirilebilir.Bunlar öngörülerek, su sorunları açısından daha iyi ve güven temelli bir diyalog ortamının oluşturulması için Türkiye'nin Ormancılık ve Su Şurası daha yakından incelenmeyi hak etmektedir. Şura geleneğinin gelişmiş karar alma süreçleri için 'eski ama geçerliliğini koruyan' bir standart olduğunun da bir kanıtı durumundadır.