Su-Tarım-Enerji-Ekosistem bağlantısında entegre su yönetim uygulamasının Akdeniz bölgesinde ekonomik büyümeye katkıları toplantısı Ankara’da gerçekleş

Dr. Tuğba Evrim Maden, Araştırmacı, ORSAM Su Programı
12-13 Şubat 2015 tarihleri arasında Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Orman ve Su İşbirliği ve EC JRC/ Avrupa Komisyonu, Ortak Araştırma Merkezi işbirliği ile Su-Tarım-Enerji-Ekosistem bağlantısında entegre su yönetim uygulamasının Akdeniz bölgesinde ekonomik büyümeyi destekleyecek mi sorusunun cevabı yapılan bu çalıştayda cevaplanmaya çalışılmıştır. Yerli ve yabancı akademisyenler, uzmanlar ve bürokratların yer aldığı bu toplantıda öncelikle Su-Tarım-Enerji-Ekosistem bağlantısında entegre su yönetiminin (water nexus) tanımı yapılmaya çalışılmıştır. Daha sonra bu bağlamda “water nexus” ve Akdeniz ekonomisi arasındaki bağlantı tartışılmıştır.
 
Su, gıda ve enerji, insanlığın temel ihtiyaçlarını oluştururken, sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmasında önemli lokomotiflerdir. Söz konusu bu üç unsurun güvenliği nüfus artışı, kentleşme ve iklim değişiminden doğrudan etkilenmektedir. Özellikle bu süreçte su kaynaklarının etkin kullanımı, arz ve talep dengesinin korunabilmesi önemlidir.
 
Şu anda 430 milyon nüfusa sahip olan Akdeniz havzasında nüfus 2050 yılında 520 milyona ulaşacaktır.  Yoğun nüfus artışıyla birlikte IPCC 2010 verilerine göre havzada sıcaklık 0,3 -0,5 Co artması, yağışların ise %4 - %30 oranlarında azalması öngörülmektedir. Havza nüfusunun yaklaşık 1/3’ü kıyı şeridinde yaşamaktadır.  Yine IPCC raporuna göre deniz seviyesinin 18-59 cm aralığında artması öngörülmektedir. Son 40 yıl içinde Akdeniz bölgesinde kişi başına düşen su miktarı 2/3 oranında azalmıştır. Bu rakamın 2050 yılında yüzde 50 oranında düşmesi öngörülmektedir.
 
Akdeniz bölgesinde de dünya genel ortalamasında olduğu gibi su kaynaklarının yüzde 70’i tarım amacıyla kullanılmaktadır. Büyük oranda kuru tarımın yapıldığı bölgede iklim değişimi ile yağış oranlarının düşmesi ile sulu tarım oranının artması öngörülmektedir.  Bu durum sonucunda su kaynakları üzerinde artan baskıda artacaktır.
 
Çalıştay sürecinde Akdeniz bölgesinin ekonomisinin gelişmesinde su kaynaklarının enerji ve gıda bağlamında insan ve çevrenin ihtiyacını karşılayacak bir biçimde yönetilmesinin sağlanması tartışılmıştır. Bu bağlamda su kaynaklarının yönetimi ekonomi, politika ve kurumlar başlığı ile üç sütün üzerinden değerlendirilmiştir. 
 
Ekonomik açıdan değerlendirildiğinde suyun fiyatlandırılması ve maliyeti en önemli unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Akdeniz bölgesi ülkeler baktığımızda ülkelerde genelde su fiyatlandırılmasının sübvansiyonla desteklendiği görülmektedir. Bu da suyu tasarruflu kullanımına ilişkin farkındalık sorunu ortaya çıkmaktadır.  Suyu fiyatlandırılmasında bir artış meydana geldiğinde bunun politik bir maliyeti de ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, suyun geleceğe yönelik planlamasında önemli bir done olan verilerin bölge genelinde tek sınıflandırma altında olmaması, farklılık göstermesi de ayrı bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Suyun, son birim maliyeti ve ilave sabit tarife ile fiyatlandırılması önerilmektedir. Tarım, suyun fiyatlandırılmasında ana tüketici veya sektör olarak tanımlanmaktadır. Avrupa’da uygulanan su yönetimi, Akdeniz bölgesi için kılavuz olarak alınabileceği tavsiye edilmektedir.
 
Tarım, sektörel politikalarının koordinasyonu ve yaygınlaştırılmasında merkezinde rol almaktadır.  Su-gıda- enerji bağlantısının sağlanması politikalarının kaynak verimliliğini kapsaması, çevreyi de bu sistemin içine dahil etmesi gerekmektedir.  Bioçeşitliliğin korunması bu süreçte çevresel hedefler içinde yer almalıdır. Dünyada su ve gıda israfı büyük oranlara sahiptir. Politikalar çizilirken gıda israfının da su ve enerji ayak izi hesaplamalarına dahil edilmesi önerilmektedir.  Ayrıca, sanal su toplantıda tekrar gündeme getirilmiş ve politikaların içinde yer alması tartışılmıştır.
 
Kurumların bu süreçte alacağı rol tartışılırken, kurumsallaşmanın temel birimi de tartışmaya açılmıştır. İdari sınırlar ile birebir uymasa da nehir havzası temel birim olarak alınmıştır. Özellikle Ortadoğu ve sınıraşan suların da tartışıldığı bu alanda güven inşası, politik ve ekonomik istikrar, politik, ekonomik ve sosyal farklılıklar, çıkarların farklı oluşu, bilim ve politika arasında köprü kurulamaması, gündem ve öncelikler arasında farklılıklar olması kurumların oluşturulmasında ve devamlılığında engeller oluşturmaktadır. Deneyimlerin paylaşımı, bölgesel organizasyonların kurulması, güven inşası ve kapasite arttırılması, sivil toplumun desteklenmesi, su-enerji-gıda bağlantısı için yol haritası hazırlanması, bölgesel ve ulusal diyalogun oluşturulması, multidisipliner çalışmaların yapılması ve teşvik edilmesi tavsiye edilmektedir.