Suriye’de El Kaide Gerçeği

Oytun Orhan, ORSAM Ortadoğu Uzmanı
El Kaide’ye bağlı Irak ve Suriye İslam Devleti (ISİD) ile Özgür Suriye Ordusu’na bağlı gruplar ve PYD’ye bağlı Kürt milis gücü YPG arasındaki çatışmalar şiddetlenerek devam etmektedir. Çatışmalardan ISİD güçlenerek çıkmaktadır. Uzun zamandır daha fazla muhaliflerin kontrol ettiği Halep, Idlib, Rakka, Haseke ve Deyr ez Zor gibi vilayetlerde yaşanan çatışmalar neticesinde ISİD’in kontrol ettiği coğrafya genişlemektedir. ISİD’in artan gücü El Kaide bağlantılı diğer bir grup olan Nusra Cephesi dahil olmak üzere İslamcı grupları tedirgin etmektedir. Hatta ISİD ile Nusra Cephesi arasında dahi zaman zaman çatışmalar yaşanabilmektedir. Nusra Cephesi yakın zaman önce Rakka vilayetinde ISİD’in adam kaçırmalarını kınayan bir bildiri yayınlamıştır. Bu arada ISİD ile YPG arasındaki çatışmalar da bütün şiddetiyle devam etmektedir. Idlib Vilayeti’ne bağlı Atme kasabasında ISİD ve YPG arasındaki çatışmalarda her iki taraftan çok sayıda savaşçı hayatını kaybetmiştir. ISİD son olarak, Deyz ez Zor Vilayeti’ne bağlı muhaliflerin kontrolündeki Buseyra kasabasında bir türbeyi patlatmıştır. Bu patlama yerel aktivistler tarafından Rakka ve Halep’te güçlü olan ISİD’in yakın zamanda Deyz ez Zor Vilayeti’nde etkinliğini daha fazla artıracağının işareti olarak okunmuştur. Bu durum ISİD’in yükselişine karşı denge çabalarını gündeme getirmektedir. Yakın zaman önce El Kaide bağlantılı Nusra Cephesi’nin yanı sıra Ahrar-ı Şam gibi radikal İslamcı örgütler ve Özgür Ordu’ya bağlı Liva el-Tevhid, Liva el-İslam ve Sukur el-Şam gibi gruplar dahil olmak üzere en güçlü 11 İslamcı muhalif örgütün ülkedeki tüm muhalif gruplara Şeriat çatısı altında birleşmeleri çağrısında bulunması bu çabanın ürünü olarak değerlendirilebilir. 
 
ISİD, Eylül ayı içinde Halep’in kuzeyinde yer alan sınır kasabası Azaz’ı ele geçirdiktan sonra Halep’e doğru ilerlemeye başlamıştır. Halep merkeze kuzeyden yaklaşan ISİD yol üzerinde stratejik öneme sahip bazı köy ve kasabaların kontrolünü ele geçirmektedir. Azaz’ın ISİD kontrolüne geçmesinin ardından Öncüpınar sınır kapısı kapatılmıştı. Bu nedenle Reyhanlı’daki Cilvegözü sınır kapısının stratejik önemi arttı. ISİD, Cilvegözü’nün Suriye tarafındaki sınır kapısı Bab el Hava’nın kontrolü için büyük öneme sahip Atarib gibi kasabaların kontrolünü ele geçirmiş durumdadır. Bu gelişmeleri takiben Halep şehir merkezinde Özgür Suriye Ordusu’na bağlı gruplar ile ISİD arasında çatışmalar başlamıştır. Halep’in muhaliflerin kontrolündeki doğu bölgelerinde, Özgür Ordu’ya bağlı Ebabil Tugayları ile ISİD arasında yoğun çatışmalar yaşanmakta ve radikal İslamcılar kentte Özgür Ordu’ya karşı üstünlük sağlamaktadır.
 
ISİD’in giderek güçlenmesinde en önemli faktörlerden biri, Batı’nın yardım etmemesi nedeniyle aldatılmış duygusu içine giren ve Özgür Ordu’ya bağlı grupların yönetiminden tepki duyan Suriyeli gençlerin ISİD’e katılmasıdır. Bunun yanında Suriye’nin İsrail ve Filistin topraklarına komşu olması ve rejimin yıkılmasından sonraki hedefin Kudüs olacağı düşüncesi tüm dünyadan cihat düşüncesine sahip Müslümanların ISİD saflarında savaşmak için ülkeye akın etmesine neden olmaktadır. ISİD’in adında kullandığı “as Sham” ifadesi bugünün Irak, Suriye Lübnan, Ürdün, Filistin ve İsrail topraklarını kapsamaktadır. Örgüt bu ifadeyi kullanarak hedefin Suriye ile sınırlı olmayıp tüm Yakın Doğu olduğunu göstermektedir. Böylece ISİD’e tüm dünyadan katılım artmaktadır.
 
Esad rejiminin kontrolü kaybettiği bölgelerde ISİD’in etkisinin artmasına yerel halk arasında iki farklı bakış olduğu söylenebilir. Birinci yaklaşım, ISİD’in insanların özel yaşamına karışan, halkın gelenekleri ve genel yaşam tarzı ile çoğu zaman çelişen uygulamalarına karşı tepki geliştirme yönündedir. İçki ve tütün ürünlerinin kullanımının yasaklanması, Ramazan ayında oruca zorlamak, yerel halk için kutsal olarak kabul edilen türbelerin Selefi inacında yasak olması nedeniyle patlatılması gibi uygulamalar tepkiye neden olmaktadır. ISİD azınlıklar için ise tam bir korku kaynağına dönüşmüş durumdadır. Sünni Müslüman olmayan herkes “kafir” olarak tanımlanmakta ve sadece Sünni Müslüman olmadıkları için öldürülebilmektedir. ISİD’e yönelik ikinci farklı bakış olumlu yöndedir. Buna göre ISİD ve diğer El Kaide bağlantılı gruplar sert olmalarına karşın Özgür Ordu’ya bağlı grupların aksine halkın malını ve parasını çalmamaktadır. Ayrıca muhaliflerin kontrolüne geçen bölgelerde ortaya çıkan otorite boşluğunun yarattığı kaos ortamı ISİD kontrolündeki bölgelerde yaşanmamaktadır. Irak tecrübesinden de faydalanan ISİD yerel halkı kazanmanın önemini kavramıştır ve bazı temel hizmetleri ücretsiz sunarak, çocuklara yönelik faaliyetler düzenleyerek sempati kazanmaya çalışmaktadır. Ekmek fırınlarını kontrol eden grup halka ekmek dağıtmakta, çöp toplama, yol yapımı, elektrik dağıtımı gibi temel hizmetleri sağlamaktadır. Dolayısıyla bazı bölgelerde yerel halk ISİD’e karşı, ideolojisinden bağımsız olarak yönetimin diğer gruplardan daha başarılı olması nedeniyle olumlu yaklaşmaktadır.
 
Suriye’de muhaliflerin kazanımları paradoksal biçimde Esad rejimini kuvvetlendirmektedir. Çünkü muhaliflerin en ön saflarında ISİD başta olmak üzere El Kaide bağlantılı gruplar ve İslamcılar yer almaktadır. Batı açısından sorun, bu grupların hedefinin Esad’ı devirmekle sınırlı olmayıp İsrail ve Batı’ya karşı toptan bir mücadelenin aşaması olarak görmeleridir.