Suriye Gündemi: 11-17 Mart 2019

Uluslararası Gündemde Suriye
"Suriye ve Bölgenin Geleceğinin Desteklenmesi" konulu üçüncü konferans Brüksel’de düzenlendi. AB ve BM tarafından 12-14 Mart tarihleri arasında düzenlenen ve 50'den fazla ülkeden yaklaşık 80 temsilcinin katıldığı konferansta Suriye halkına destek, ülkede siyasi bir çözüm bulma ve komşu ülkelerdeki mültecilerin durumu gibi konular masaya yatırıldı. Konferansta konuşulan bir diğer önemli gündem maddesi de Türkiye, Ürdün ve Lübnan gibi Suriye'ye komşu olan ülkelerde bulunan Suriyeli mültecilerin durumu oldu. BM Güvenlik Konseyi 2254 Yasa Tasarısı uyarınca bu ülkelerde yapılan insani yardım, eğitim çalışmaları ve sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi için oluşturulan fonun daha da artırılması ele alındı. Konferansının ardından yapılan basın açıklamasında temsilcilerin 7 milyar dolar yardım taahhüdünde bulunduğu belirtildi ve bu taahhütlerin sahada faaliyetlere yansıtılması gerektiğine dikkat çekildi. BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Mark Lowcock da elde edilen sonuçtan memnun olduğunu, söz konusu yardımların milyonlarca insana ulaşacağını kaydetti. Konferansın uluslararası toplumun Suriye'ye olan güçlü desteğini gösterdiğini belirten Lowcock, "İnsani yardım hayat kurtarsa ve acıyı azaltsa da Suriye'deki krizi çözemez. Bunun için siyasi bir çözüm gerekir. Önümüzdeki aylarda bu çerçevede önemli gelişmelerin kaydedileceğini umuyoruz." dedi.

Konferansın sonuç bildirgesinde, yaklaşık 3,6 milyon Suriyeliye ev sahipliği yapan Türkiye’den övgü ile bahsedildi. Suriye’ye komşu ülkelerle iş birliği yapan Türkiye’nin tutumuna dikkat çekildi ve Türkiye’nin mültecilerin önemli ihtiyaçları için AB ile başarılı bir iş birliği yaptığı vurgulandı. Türkiye’yi temsilen konferansa katılan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu yaptığı açıklamada Suriye krizinin 5,6 milyon insanın başta Türkiye, Lübnan ve Ürdün olmak üzere komşu ülkelere sığınması ve milyonlarca insanın Suriye sınırı içinde yer değiştirmek zorunda kalmasıyla acımasız bir şekilde devam ettiğini söyledi. Çok sayıda ülkenin Suriyeli mültecilerin durumunu göz ardı ettiğini ancak Türkiye, Lübnan ve Ürdün’ün 3,6 milyon Suriyeliye sınırlarını açtığını ve şu ana kadar Türkiye’nin Suriyeli mülteciler için 37 milyar dolar para harcadığını ifade etti. Çavuşoğlu, Türkiye’nin Suriyelilerin yaşadıkları bölgedeki halkla uyum içinde yaşayabilmeleri için kapsamlı bir sosyal uyum politikası benimsediğini de belirtti.

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreteri Yusuf bin Ahmed el-Useymin, Suriye'deki krizin geride dünyanın en kötüsü sayılabilecek bir felaket bıraktığını belirterek, Suriyeli mülteciler için acil yardım çağrısında bulundu. Brüksel’de yapılan konferansa katılan Useymin, İİT olarak, Suriye'de insan haklarına saygı ve hukukun üstünlüğü temelinde çoğulcu, demokratik ve sivil bir sisteme dayalı yeni bir Suriye devletinin kurulmasına katkı sağlayacak siyasi bir çözümü desteklediklerini yineledi ve "Suriye'nin ve Bölgenin Geleceğinin Desteklenmesi" konferansının Suriye krizine bir umut olması dileğinde bulundu.

Suriye konulu konferansın açılış töreninde konuşan AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, Suriye'deki çözümün “askeri değil, politik” olduğunu vurguladı. Daha sonrasında ise AB’nin Suriyeli mültecilere 2019-2020 yıllarında 1 milyar avrodan fazla yardım sunacağını açıkladı. Türkiye’deki mülteciler için 1.5 milyar Euro yardım yapılacağını söyleyen Mogherini, yardım kapsamında Suriye ile Ürdün ve Lübnan gibi Suriye’ye yakın komşu ülkelerde bulunan mültecilere yardım edileceğini belirtti.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Suriye’deki iç savaşın başlamasının dokuzuncu yılı nedeniyle yaptığı konuşmada tüm ülkelere Suriye'ye barış yolunda destek verme çağrısı yaptı ve barış için atılacak adımların hem siyasi hem de ahlaki zorunluluk olduğunu vurguladı. Guterres, tüm ülkeleri barışı desteklemeye davet etti ve uluslararası toplumun Suriyelilere ortak gelecekleri için bir vizyon etrafında buluşup anlaşmazlıkları gidermesinin hem ahlaki hem de siyasi bir zorunluluk olduğuna dikkat çekti. Gutarres, İdlib’de sağlanan ateşkesin devamının sağlanması için verilen sözlerin tutulması gerektiğine ve ateşkesin ülkenin tamamına yayılması gerektiğine de vurgu yaptı.

ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton yaptığı bir açıklamada, İngiltere ve Fransız mevkidaşlarıyla görüştüğünü dile getirdi. Bolton, İngiltere, Fransa ve Almanya’nın verdiği destekten dolayı Suriye’nin geleceği konusunda umutlu olduğunu vurguladı. Bu ülkelerin resmi biçimde Suriye’de kalacaklarını ilan etmemiş olsalar bile Koalisyon çatısı altında Suriye’de varlıklarının önemli olduğunu söyleyen Bolton, ABD Genelkurmay Başkanı’nın ABD güçlerinin Suriye’den çekilmesinin ardından bölgede güvenlik ortamının korunması amacıyla koalisyon güçlerinin kalması için çalıştığını kaydetti. Terör örgütü IŞİD’in yaşadığı kayıpların süreceğine vurgu yapan Bolton, ABD güçlerinin Irak ve bir kısmının da Suriye’de kalmasının hedefinin IŞİD’in geri dönüşünü engellemek için olduğunu kaydetti. 

ABD yönetimi, Suriyeli mültecilere 397 milyon dolarlık ilave insani yardımda bulunacağını bildirdi. ABD Dışişleri Bakanlığından, 2019-2020 Bölgesel Mülteci ve Direnç Planı kapsamında Suriyelilere yönelik yardımlarına ilişkin yapılan yazılı açıklamada krizin başladığı günden bu yana Suriye halkına 9,5 milyar dolarlık insani yardım yapıldığı belirtildi. Ayrıca Suriyeli mültecilerin barındığı komşu ülkelere yapılan mali yardım miktarları da açıklandı ve bunun ABD’nin hem Suriye hem de bölge genelinde savaştan etkilenen Suriye halkına hayat kurtarıcı destek sağlama konusundaki kararlılığını yansıttığı ifade edildi.

Fırat’ın Doğusu
ABD Başkanı Donald Trump’ın “IŞİD bitti” açıklamasına karşın ABD Merkez Kuvvetler Komutanı (CENTCOM) Joseph Votel, kalan IŞİD militanlarının güçlerinin tam anlamıyla kırılmadığını, ailelerinin korunması ve yerlerinden edilmiş kişiler için kamplardan yararlanarak, uzak alanlara gidip yeniden dirilmek için doğru zamanı beklediklerini ve daha da radikalleştiklerini söyledi. ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, IŞİD’in tehdit olarak kalmayı sürdürdüğünü ve Suriye ile Irak yanında dünyanın diğer bölgelerinde de büyüdüğünü belirtti. Trump’ın açıklamasının ardından, Rusya Federal Güvenlik Merkezi (FSB) Başkan Yardımcısı Sergey Smirnov, IŞİD’in Afganistan’ın kuzeyini ‘hilafetinin' yeni merkezi ilan ettiğini ve sınırdaki silahlı eylemlerini arttırdığını söyledi.

SDG Basın Sözcüsü Mustafa Bali, Suriye’nin doğusunda Baguz bölgesinde toplanan IŞİD militanlarına yönelik başka bir saldırı başlattıklarını duyurdu. Uluslararası Kızılhaç Komitesi, Bağdat ile yapılan anlaşma kapsamında, Suriye’de IŞİD’den kaçan ve aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu yaklaşık 20 bin Iraklının evlerine geri gönderilmesinin beklendiğini belirtti. Bununla birlikte, SDG Baguz şehrindeki IŞİD’in son alanını temizlemek için çabalarını yoğunlaştırırken, Irak IŞİD militanları tarafından gerçekleştirilebilecek herhangi bir geçişi önlemek için Suriye ile sınırına takviye güçleri konuşlandırdı. Suriye'de IŞİD'e yönelik operasyonların sürdüğü Baguz'da teslim olan IŞİD üyelerinin ve ailelerinin toplandığı noktaya intihar saldırısı düzenlendi. SDG tarafından yapılan açıklamada saldırıda altı kişinin hayatını kaybettiği ve çok sayıda kişi yaralandığı belirtildi.

Suriye Rejimi bölgesi
Golan Tepeleri ile ilgili Suriye rejimi ve İsrail arasındaki tartışmalar ABD’li senatör Lindsey Graham’ın da müdahil olması ile yeni bir boyut kazandı. Golan Tepeleri’nin İsrail kontrolünde olması gerektiğini ifade eden senatöre Suriye kanadından sert tepki geldi. ABD’li senatörün bu bakışının Siyonist bir bakış açısını yansıttığı belirtilerek Suriye yönetiminin bu durumdan hoşnutsuzluğu belirtildi.

Suriye’nin güneyindeki Dera’da başlayan gösteriler Esad rejiminin kanlı müdahaleleri neticesinde bastırılmıştı. Dera’da yeni yapılan Hafız Esad heykeli şehirde protestoları beraberinde getirdi. Dera sakinleri bu durumdan duydukları rahatsızlığı belirtti.

İdlib, Fırat Kalkanı ve Afrin bölgesi
İdlib merkezli bir STK olan İslami Yardım’ın yaptığı açıklamaya göre Rusya ve rejim tarafından İdlib’e sürekli olarak yapılan saldırılar nedeni ile her ay ortalama 40 bin İdlibli yerini değiştirmek mecburiyetinde kaldı. Kuruluşun yaptığı açıklamaya göre, Türkiye ve Rusya arasında yapılan çatışmasızlık bölgesi anlaşmasına rağmen, rejim tarafından siviller sürekli olarak hedef alınmaya devam edildi.

Beyaz Baretliler’in bildirdiğine göre, rejim ve İran destekli militan gruplar tarafından yapılan saldırıda İdlib’de 4 sivil hayatını kaybetti. İdlib’in güneyindeki Han Şeyhun kasabasına 51 tane roket fırlatıldı. Buna benzer saldırıların daha önce de rejim tarafından yapıldığı ve birçok sivilin hayatını kaybettiği belirtildi.

13 Mart 2019’da Rus uçakları ve rejim birlikleri tarafından yapılan hava saldırısı neticesinde hayatını kaybedenlerin sayısı 13’e yükseldi. Ölenlerden altısının çocuk olduğu belirtildi. Saldırıda İdlib merkezinin yanı sıra bazı kırsal bölgelerde hedef alındı. Buna karşın, Rus Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Rus savaş uçaklarının böyle bir saldırıda bulunmadığı belirtildi.