Suriye Gündemi: 14-20 Ocak 2019

Uluslararası Gündemde Suriye
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında Suriye üzerine bir telefon görüşmesi gerçekleşmiştir. Yapılan görüşmede Fransa Cumhurbaşkanı üç noktaya vurgu yapmıştır. İlk olarak, terörist grubun yeniden canlanmasını önlemek için IŞİD’e karşı mücadelenin sürdürülmesi gerektiğini söylemiştir. Ayrıca, Suriyeli Kürtlerin güvence altına alınmasını ve haklarının tanınması gerektiğini vurgulamıştır. Son olarak, 27 Ekim 2018’de İdlib üzerine İstanbul’da yapılan anlaşmanın kesin olarak uygulanması gerektiğinin altını çizmiştir. Her ne kadar Putin ilk iki maddede Fransız mevkidaşı ile hemfikir olsa da, özellikle Heyet Tahrir uş-Şam'ın İdlib üzerindeki etkisini artırması sebebi ile Macron’un bahsettiği bu üçüncü madde Rusya tarafında kabul görmemiştir. Dolayısıyla İdlib’le ilgili bu madde, Paris ile Moskova’nın ayrıştığı nokta olmuştur.

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, IŞİD ile mücadele için Suriye ve Irak'ta gelecek yıl da asker bulundurmaya devam edeceklerini söylemiştir. .Münbiç'te ABD askerlerine yönelik düzenlenen saldırıya atıfta bulunarak IŞİD ile mücadelenin henüz sona ermediğini belirtmiştir. Macron, "müttefiklerimiz ABD’nin bölgeden geri çekilme kararı, IŞİD'in kökünü kurutma hedefimizden bizi saptırmamalı." şeklinde beyanatta bulunmuştur. Fransız cumhurbaşkanı ayrıca önümüzdeki ayların kritik olduğunu ifade ederek, çekilmek için acele etmenin bir hata olacağını ve Suriye'de koalisyon cephesi yanında savaşmaya devam edeceklerini açıklamıştır.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Suriye'deki siyasi süreci ilerletmek amacıyla ilgili tüm tarafların çabalarını birleştirmesi gerektiğinin altını çizmiştir. Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Lavrov'un Ürdünlü meslektaşı Ayman el Safadi ile yaptığı bir telefon görüşmesi sırasında, anayasa komitesi çalışmalarının en kısa zamanda oluşturulmasının bu sürecin bir başlangıç ​​noktası olduğunu düşündüğünü söylemiştir. Ayrıca, her iki taraf da Birleşmiş Milletler Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen ile verimli işbirliğini geliştirme umudunu dile getirmiştir.  

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Birleşmiş Milletlerin Suriye Anayasa Komisyonu’nun başlaması için herhangi bir zaman sınırı koymadığını ancak mümkün olan en kısa sürede gerçekleşmesini istediklerini söylemiştir. Pedersen’in 21 Ocak 2019 Pazartesi günü Moskova ziyaretinin bu çalışmalara öncülük edeceğini de vurgulamıştır. Bu kapsamda Pedersen’ın Ankara’yla da bir görüşme planı bulunmaktadır.

Avrupa Birliği’nden yapılan açıklamada, kimyasal silah saldırıları düzenlediğinden şüphelenilen Suriyeli yetkililere, bu silahlar üzerindeki yasağı ihlal ettikleri gerekçesiyle verilen cezaların büyük ölçüde genişletilmesi için yeni yaptırımlar uygulanacağı bildirilmiştir. Hazırlanan ayrı bir raporda, bir dizi insan hakları ihlali nedeniyle listeye yeni kişilerin ekleneceği de belirtilmiştir.

İran Cumhuriyet Muhafızları Birliği’nin Komutanı General Muhammed Ali Caferi yaptığı açıklamada, İsrail’in tehditlerine karşın kendilerinin Suriye’deki askeri varlıklarını çekmeyeceklerini söylemiştir. İsrail, İran’ın askeri varlığının Suriye’den çekilmemesi halinde İran hedeflerinin vurulacağını açıklamıştı. İran’dan gelen diğer bir açıklamada ise İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, Suriye halkının kendi kaderi ve geleceği hakkında karar vermesi gerektiğini belirterek, ABD’nin dışarıdan bir aktör olarak bu konuda bir rolünün olmadığının altını çizmiştir. ABD’nin bölge hakkında kendileri ile görüşme teklif etmesi halinde bunu kabul etmeyeceklerini söyleyen Bakan, “Biz bu bölgedeyiz ama onlar değil” sözlerini kullanmıştır.

Moskova'da düzenlenen yıllık basın konferansı toplantısında açıklamalarda bulunan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 23 Ocak'ta yapacakları zirvede ana gündem maddesinin İdlib'deki durum ile iki ülke arasındaki İdlib anlaşmasının gidişatı olacağını ifade etmiştir. Söz konusu plana ilişkin sürecin Suriye'nin toprak bütünlüğü çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini belirten Sergey Lavrov, "Bunların tümüne, Suriye'de rejimin toprak bütünlüğünü en kısa sürede sağlayacağı çerçeveden bakmak gerekiyor. Bu konu elbette Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ziyareti sırasında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ele alınacak." Diye konuşmuştur. 
Lavrov, Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunmasının önemine işaret ederek, "Ancak tekrar etmek isterim ki burada ana amaç, ABD, Türkiye ve Rusya dahil BM'nin tüm üyeleri tarafından imzalanan Suriye'nin toprak bütünlüğünün sağlanmasıdır. Bu arada elbette Türkiye dahil Suriye'nin komşuları ve bölgedeki tüm tarafların güvenliğini ve çıkarlarını gözeteceğiz." şeklinde konuşmuştur.  Ayrıca Rusya Dışişleri Bakanlığı, Suriye’deki krizle ilgili yaklaşmakta olan Astana toplantısının Şubat 2019’un ikinci yarısında gerçekleşeceğini açıklamıştır.

Suriye Rejimi bölgesi
BM Suriye Özel Temsilcisi olarak Mistura’nın yerine göreve getirilen Geişr Pedersen 16 Ocak 2019’da Şam’a bir ziyaret gerçekleştirerek rejimin Dışişleri Bakanı Velid Muallim ile bir görüşme gerçekleştirmiştir. Pedersen açısından bu görüşmenin ana amacı Suriye iç savaşına yönelik rejimin bakış açısını tam olarak anlamaya çalışmak olmuştur. Bu görüşmeden 3 gün sonra Pedersen, Suriye Müzakere Komitesi ile anayasa sürecinin başlatılmasını tartışmak için bir araya gelmiştir. Yapılan toplantıda, anayasa komitesinin önemi ve BM himayesinde bir mekanizma yaratma ihtiyacı vurgulanmıştır. Suriye çatışmasının siyasi olarak çözülmesinin önemi ve sığınmacıların kamplarda yaşadığı sorunların da dahil olduğu birçok konuyu kapsayan toplantıda Cenevre’nin müzakere platformu olarak kalması gerektiği yinelenmiştir.

İran Parlamentosu Milli Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu başkanı Heşmetullah Falahatpişe 15 Ocak 2019’da Şam yönetimini ziyaret etmiştir. Beşar Esad ile yapılan görüşmede iki ülke arasındaki stratejik ortaklığın devam etmesi vurgusu yapılmıştır.

20 Ocak 2019 tarihinde Şam’ın güneyinde yer alan otobanda bir patlama meydana gelmiştir. Rejimin haber ajansından yapılan açıklamaya göre patlamayı gerçekleştiren saldırgan tutuklanmıştır. Saldırıda can kaybı yaşanmamıştır.

Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn’den sonra Suudi Arabistan’ın da Şam’daki büyükelçiliği yeniden açacağına dair birçok haber basında yer almıştır. Suudi Arabistan’ın haber ajansı SPA tarafından açıklamada ise bu iddianın gerçeği yansıtmadığı öne sürülmüştür.

İdlib, Fırat Kalkanı ve Afrin bölgesi
Ocak 2019’un ilk günlerinde Heyet Tahrir uş-Şam (HTŞ) tarafından Ulusal Özgürleştirme Cephesi altında harekete eden bazı gruplar yenilgiye uğratılmış ve İdlib’deki HTŞ etkisi artmıştır. HTŞ tarafından yenilgiye uğratılan gruplardan biri olan Nureddin el-Zinki hareketinde ise önemli çözülmeler baş göstermiştir. 15 Ocak 2019 tarihinde el-Zinki Hareketi içinden 4 grup Halep’in batı kırsalındaki Feylak el-Rahman hareketine katılmıştır.

Türkiye tarafından Ağustos 2018’den itibaren terör örgütü olarak tanınan HTŞ’ye Ankara, İstanbul ve Adana merkezli olarak yürütülen büyük çaplı bir operasyon düzenlenmiştir. Bu operasyonda 13 HTŞ üyesi gözaltına alınmıştır.

Fırat’ın Doğusu
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde teröristlere karşı düzenlenecek askeri operasyon için kimsenin iznine bakılmaksızın, Türkiye’nin kendi aldığı kararlara dayandığını söyleyerek, gerekli adımların atılacağını belirtmiştir.

ABD Başkanı Trump, Washington’ın Suriye’den askeri birlikleri çekmeye başladığını ve IŞİD’in tekrar oluşması durumunda ise bölgeye yakın bulunan üslerden IŞİD’e tekrar saldırılacağını duyurmuştur. Bununla birlikte Trump, Suriye’den ABD askerlerinin çıkmasını takiben; Türkiye’nin YPG’yi hedef alması durumunda, Türkiye’nin ekonomik olarak mahvedileceği yönünde bir ifade kullanmıştır. Aynı zamanda YPG savaşçılarının da Ankara’yı tahrik etmemesi konusunda çağrıda bulunmuştur. Trump’ın tehditlerine cevap veren, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, terör örgütlerinin bir müttefik olamayacağının altını çizmiştir. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trump’ın bu açıklamasına ‘Türkiye’nin güneyinde devlet kurulmasına asla müsaade etmeyeceğiz.’ diyerek cevap vermiştir. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Trump’ın Türkiye’nin ekonomisine yönelik yaptığı açıklamanın, Amerika’nın Suriye’deki yerel müttefikine bağlılığını vurguladığını dile getirmiştir. Ayrıca Pompeo, güvenli bir sınırın tüm taraflar için istendiğini ve ABD birliklerinin çekilmesi kararının IŞİD’in güçlenmesine yardım edeceği kaygılarına ise; ABD birlikleri çekilse dahi, ABD’nin IŞİD ile savaşmaya devam edeceğini belirterek cevap vermiştir. ABD Başkanı Trump ile Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında yapılan telefon konuşmasında Trump, Amerika ve Türkiye arasında ekonomik genişleme için büyük ölçüde bir potansiyelin olduğunu söyledi. Bununla birlikte, IŞİD’in kalıntıları ile savaşma ve Suriye’nin kuzeyinde terörden temizlenmiş 20 milden oluşan bir ‘güvenli bölge’nin oluşturulması konusunda konuştuklarını belirtmiştir. Bununla beraber Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge kurmak için ilk planlarını tamamlamıştır. Planda, Özgür Suriye Ordusu (ÖSO)’nun konuşlandığı konumun yanı sıra, birlikler arasındaki iletişime olanak sağlayacak zırhlı araçlar, konuşlanacak teçhizatın çeşidi, kaç birliğin nerede konuşlanacağı gibi konular üzerine odaklanılmıştır.

ABD’li Senatör Lindsey Graham ile görüşen Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar Münbiç’te verilen sözlerin tutulmadığını, Türkiye’nin güneyinde bir terör koridorunun kurulmasına izin verilmeyeceğini vurgulamıştır. Bununla birlikte, Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham, YPG’nin PKK’nın uzantısı olduğunu belirterek güvenli bölgenin Türkiye’nin güvenliği için kurulacağını belirtmiştir.

Suriye Demokratik Güçleri (SDG)’nin üst düzey yetkililerinden Bedran Çiya Kurd, Türkiye ve ABD tarafından ortaya konan ‘güvenli bölge’ fikrini reddettiğini; sadece uluslararası güçlerin görev yaptığı BM himayesi altında güvenli bir bölgeyi kabul edeceklerini belirtmiştir. ABD’nin ‘güvenli bölge’ oluşturma yönündeki açıklamasına karşılık Suriye Demokratik Meclisi güvenli bölgeye karşı olduklarını, siyasi çözüm ve Suriye ile diyalogdan yana olduklarını dile getirmiştir.  Demokratik Halk Hareketi (TEV-DEM) Dışişleri Sorumlusu Salih Müslim, ABD ile daha önce güvenli bölge üzerinde konuşmadıklarını ve güvenli bölgeden neyin kast edildiğini bilmediğini ifade etmiştir. SDG, ‘yabancı müdahaleyi’ engelleyecek uluslararası güvencelerin verilmesi halinde Fırat’ın doğusunda kurulacak bir güvenli bölge için yardıma hazır olduklarını açıklamıştır.  SDG Sözcüsü Kino Gabriel kurulacak herhangi bir ‘uçuşa yasak bölge’nin sivilleri korumak adına önemli olduğunu ve Türkiye kontrolü altında değil, uluslararası toplumun kontrolünde olması gerektiğini söyleyerek ABD çekilse dahi SDG’nin uluslararası koalisyon ile koordinasyona devam edeceğini belirtmiştir. YPG tarafından Rusya’ya sunulan 11 maddelik yol haritasında, YPG Şam hükümetinden ülkenin kuzeyindeki oluşumu özerk yönetim olarak tanımasını ve karşılığında sınırı, bayrağı ve ordusuyla birlikte seçilmiş Beşar Esad’ı tanımayı önermiştir. Suriye’den ABD askerlerinin çekilmesinin ardından Kürtlerin savunmasız kalma ihtimalini değerlendiren ABD, çekilme sürecini Kürtlerin korunmasının sağlanması şartına endeksli olarak yavaşlatmıştır. Bununla birlikte, Münbiç ve Fırat’ın doğusundaki sorunların çözümüne ilişkin olarak ABD ve PKK’nın farklı iki planı olduğu dile getirilmiştir. ABD, bu süreçte bölgedeki tüm Kürt partilerini birleştirerek yeni bir yönetim oluşturmayı hedeflerken; PKK ise Suriye hükümeti ile pazarlık yaparak bölgeyi kontrolü altında tutmaya çalışmaktadır.

ABD Başkanı Trump’ın 19 Aralık 2018’de IŞİD’in tamamen bittiğine dair yaptığı açıklamayı takiben, Münbiç’te meydana gelen intihar saldırısı IŞİD tarafından üstlenilmiş ve dört ABD personeli yaşamını yitirmiştir. Bununla birlikte, saldırıda ABD personellerinin hayatını kaybetmesi, ABD askeri birliklerinin Suriye’den çekilmesi konusunda tartışmaları tekrar gündeme getirmiştir. Erdoğan, Münbiç saldırısı sonrasında yaptığı konuşmada, IŞİD’e karşı savaşa devam edileceğini ve bu terör grubunun Suriye’den temizleneceğini vurgulamıştır. ABD eski IŞİD ile Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk, Donald Trump’ın hedefinin ISID’i yenmek olduğunu söylemesine rağmen, yaptığı tercihlerin IŞİD’e tekrar yeni bir hayat verdiğini ifade etmiştir.  Bununla birlikte, IŞİD’in haftalık yayınladığı gazetesi Naba’da ABD ve ABD destekli grupları hedef almaya devam edeceği iddia edilmiştir. Münbiç’te düzenlenen saldırı, IŞİD’in yenilgiye uğrayıp uğramadığı sorularını yeniden gündeme taşımıştır.