Suriye Gündemi: 25 Şubat-3 Mart 2019

Uluslararası Gündemde Suriye
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov yaptığı bir açıklamada Türkiye’nin Suriye sınırı hakkındaki endişesini anladıklarını ancak hangi Kürt güçlerinin terörist olarak tanımlanması gerektiği konusunda tam bir fikir birliği içinde olmadıklarını belirtti. Türkiye'nin kaygılarına ABD'nin yaptığı hataların neden olduğunu söyleyen Lavrov, sözlerini desteklemek için "ABD, destek verdiği Kürt güçleri Arapların çoğunlukta olduğu bölgeleri de kontrol altına alma konusunda cesaretlendirerek Türkiye'nin endişelenmesine sebep oldu" ifadesini kullandı. Ayrıca Rusya Dışişleri Bakanı, ülkesinin İran ve Türkiye ile birlikte Suriye'de bir askeri operasyon yapma niyetinde olmadığını, Rusya ve İran güçlerinin, meşru hükümetin daveti üzerine Suriye'de bulunduğunu  ve Şam hükümetinin Türk ordusunun varlığına karşı çıktığını ancak Astana sürecini desteklediğini sözlerine ekledi.

Türkiye ve Rusya’nın dışişleri bakanları yaptıkları telefon görüşmesinde Suriye’deki çözüm sürecinde gelinen son durumu ele aldılar. Görüşmede, Astana formatı çerçevesinde gösterilen çabalar hakkında görüş alışverişi yaptıkları ve Suriye’deki durumu en kısa sürede istikrara kavuşturmak ve siyasal ilerlemeyi sağlamak amacıyla Suriye’deki terörist unsurlarla mücadeleye yönelik karşılıklı bağlılığı ve ortak yaklaşımları yineledikleri belirtildi.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Türkiye-Suriye sınırında oluşturulması planlanan güvenli bölgeye ilişkin açıklamalarda bulundu. Suriye-Türkiye sınırına tampon bölge üzerinde görüşmelerin iki tarafın da pozisyonları göz önünde bulundurularak devam ettiğini söyledi ve sınıra Rus askeri polis birliklerinin konuşlandırılabileceğini belirtti. Tampon bölge konusunda Türkiye'nin çıkarlarının da maksimum düzeyde dikkate alınmaya çalıştığını vurgulayan Lavrov, ortak bir askeri adım atılmasının söz konusu olmadığını da kaydetti. 

Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Vassily Nebezya ise Suriye’de çatışmalar azalsa da İdlib ve Fırat’ın doğusunda gerginlikler yaşandığını ve Suriye’nin kuzeybatısında ise durumun kırılgan olduğunu söyledi. Nebezya, ”Sivil nüfusa zarar vermeden terörle mücadeleye yönelik bir formül geliştirmek için Türkiye ve İran ile ortak hareket etmeye devam ediyoruz.” ifadesini kullandı. Ayrıca tüm tarafların Rukban Kampına daha fazla insanı yardım sağlamada çaba sarf etmesi gerektiğini belirti ve Rukban için uzun vadeli bir çözüme ulaşılması konusunda çağrı yaptı.

Rusya ve Şam yönetimi ortak bir açıklama yaparak ABD’nin birliklerini Suriye’den çekmesi gerektiği çağrısını yaptılar. Ortak açıklamada, ABD askerlerinin Suriye’den ayrılması ve ülkenin güneydoğusunda kamplarda bulunan sığınmacıların Rusya ve Suriye tarafından tahliyesine izin verilmesi istendi. Ayrıca, Rusya Savunma Bakanlığı, Rusya ve Esad rejimine bağlı kuvvetlerin, Rukban kampında bulunan mültecilerin yerini değiştirmeye hazır olduklarını ve bölgeden çıkmaları için güvenli bir geçişin garanti altına alındığını duyurdu.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu 27 Şubat’ta Moskova’da bir araya geldi. Toplantıda, Suriye’de yaşanan son gelişmeler ve İran’ın bölgedeki varlığı başlıkları ele alındı. Görüşme sonrasında açıklama yapan Netenyahu, Moskova’nın, Suriye’deki İran varlığına karşı İsrail tarafından yürütülen operasyonlara herhangi bir kısıtlama getirmediğini söyledi. Netenyahu, “Rus tarafına açıkça aktarılan İsrail politikası, Suriye'de çalışmaya devam edeceğimiz ve bu anlayışla kabul edileceğimizdir.” ifadesini kullandı. Rusya ve İsrail’in tüm yabancı birliklerin Suriye’yi terk etmesi gibi bir hedefleri olduğunu ancak İran’ın böyle bir hedefi olduğunu sanmadığını da sözlerine ekledi.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ABD’nin Suriye’deki tüm askerlerini çekeceğini açıklamasının ardından yaklaşık 200 askerin ülkede kalmasına karar vermesini memnuniyetle karşılayarak, bu kararın doğru bir adım olduğunu söyledi. Bu kararın özellikle SDG’ve sahada DEAŞ'a karşı mücadele edenlerin yanında olma ihtiyacına cevap verdiğini, ABD’nin Suriye’de 200 asker bırakma kararını siyasi olarak izleyeceklerini ve bölgedeki çalışmaları koalisyon kapsamında sürdüreceklerini de sözlerine ekledi.  Ayrıca Avustralya’dan gelen açıklamada da ABD’nin önderliğinde barışı koruma kuvveti planının desteklendiği görüldü.

BM’nin Suriye yeni özel elçisi Pedersen önümüzdeki dönemde hedeflerinin tutuklu ve kayıp insanlar hakkında somut bir eylem gerçekleştirmek ve en kısa sürede savaşın yıkıma uğrattığı ülke için yeni bir anayasa hazırlayacak komitenin toplanması olduğunu söyledi. Pedersen, Politik anlaşmaya varma ve güven inşa etme konularında diyaloğu derinleştirmeye yardımcı olmak için hükümetle ve muhalefetle sürekli devam eden bir diyalog başlatmak istediğini söyledi.

BM İnsan Hakları Konseyi Suriye Uluslararası Soruşturma Komisyonu 12 Mart’ta BM İnsan Hakları Konseyi’ne sunulacak raporunda, hükümet yanlısı güçlerin askeri kazanımlar sağlamasıyla savaşın genel olarak sona ermesine rağmen, Suriye’de kanunsuzluğun yaygınlaştığı bulgusu yer aldı. Beşar Esad rejiminin İdlib'deki sivil yerleşimlere saldırılarını sürdürerek insani kayıplara yol açtığı vurgulandı. Komisyon raporunda, Türkiye ve Rusya'nın Soçi mutabakatı ile İdlib'deki gerilimi düşürmede önemli rol oynadığını belirtildi. Raporda, ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyonun ve SDG ismini kullanan terör örgütü YPG/PKK'nın Deyrizor'u DEAŞ'tan temizleme gerekçesiyle düzenlediği saldırılara da yer verildi. SDG’nin (YPG/PKK) kontrolündeki alanlarda binlerce kadın, erkek ve çocuğun hukuksuzca alıkonulduğuna değinildi.

Suriye'nin Duma kentinde, geçen yıl nisan ayında yaşanan saldırıyı araştıran Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü uzmanları olayda kimyasal madde kullanıldığı kanısına vardı. Hazırlanan raporda kentte klor içeren zehirli kimyasal kullanıldığına dair makul gerekçeler olduğu duyuruldu. Suriye’de rejim ve muhalifler arasında yoğun çatışmalara sahne olan kentte, 7 Nisan'da kimyasal saldırı düzenlendiği ileri sürülmüş ve iddialar uluslararası gerginliğe yol açmıştı. Duma’nın kontrolünü alan Suriye rejimi ve Rusya kimyasal saldırı iddialarını reddederken, ABD, İngiltere ve Fransa saldırının ardından ortak hava operasyonu düzenlemişti.

Fırat’ın Doğusu
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye sınırında oluşturulacak herhangi bir güvenli bölgenin Türkiye’nin kontrolü altında olması gerektiğine, sınırın Türkiye sınırı olduğuna bir kez daha vurgu yaptı.

Bağımsız Suriye Kürtleri Birliği Başkanı Abdülaziz Temo, Suriye Kürtlerinin YPG terör örgütü ile anılmaktan ötürü duydukları rahatsızlığı dile getirerek YPG’nin ülkedeki Kürt nüfusun temsilcisi olmadığını ve Suriye’nin kuzeyinden temizlenmesi gerektiğini belirtti.

ABD’nin IŞİD ile mücadele Özel Temsilcisi Danışmanı William Roebuck Suriye’nin kuzeyine yaptığı ziyarette Fırat Nehri’nin doğusundaki bölgede IŞİD’in yeniden oluşumunu engellemek ve güvenliği sağlamak amacıyla ABD’nin bazı birliklerini bölgede bulundurmaya devam edeceğini belirtti. YPG, Suriye’de ve Irak’ta IŞİD ile yer değiştiren yeni terör örgütlerinin oluşumunu önlemek amacıyla, IŞİD teröristlerinin ve onların ailelerinin geri alınması çağrısında bulundu. Bununla birlikte, SDG, tutuklu bulunan ve IŞİD’e katılmış yüz elli Irak vatandaşından oluşan ikinci grubun Iraklı yetkililere teslim edildiğini söyledi. IŞİD’e üye olan yabancı savaşçıların yükünü azaltmak için Suriye’de yakalanan üç yüzden fazla IŞİD militanını Irak hükümetine teslim eden SDG, işlenen suçlardan dolayı militanların yargılanması için Suriye dışında yasal bir yol aradıklarını ifade etti. Suriye’deki yerel kaynaklar tarafından doğrulanmamakla beraber, ABD Başkanı Trump, IŞİD’in Suriye’de kontrol altında tuttuğu bölgeyi yüzde yüz kaybettiğini vurguladı. Aynı zamanda SDG’nin sözde Komutanı Mazlum Kobani, IŞİD’e karşı yürütülen savaşın zaferle sonuçlandığının yakında duyurulacağını bildirdi. Suriye Arap Haber Ajansı, ABD ve IŞİD arasında sağlanan anlaşma sayesinde, Suriye’de bulunan terör gruplarının güvenli olarak geçişinin sağlanması karşılığında Washington hükümetinin IŞİD tarafından bölgedeki genişleme sırasında ele geçirilen çok büyük miktarda altını ele geçirdiğini rapor etti.

Suriye Rejimi Bölgesi
Son dönemlerde bölgedeki komşularıyla normalleşme sinyalleri veren Beşar Esad, 25 Şubat 2019’da en yakın bölgesel destekçisi olan Tahran yönetimini ziyaret etti. Bu ziyaret 2011 krizinden itibaren Esed’in İran’a yaptığı ilk resmi ziyaret oldu. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani yaptığı açıklamada İran’ın daha önce olduğu gibi Suriye yönetiminin yanında yer alacağını belirtti. Beşar Esad’ın ziyareti sırasında en dikkat çekici gelişme ise İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’in istifasını vermesi oldu. Bu gelişmenin Esad’ın Ali Hamaney ve Ruhani ile görüşmesi sonrasında ortaya çıkması analistler tarafından manidar bulundu.

Haziran 2018’de rejim tarafından muhaliflerin yoğun yaşadığı Duma’ya yapılan saldırılarda klorin gazı kullanıldığı Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü tarafından tespit edildi. Bu saldırıda rejim unsurlarının hedefi olan 43 sivil yaşamını yitirmişti. Bu duruma karşı uluslararası toplumun nasıl bir tavır takınacağı merak konusu oldu.

Suriye ile İsrail arasındaki en önemli sorunlardan birini oluşturan Golan Tepeleri konusunda BM’nin yayınladığı bir rapora göre İsrail tarafından üretilen nükleer atıklar Golan Tepeleri’nde gömülü bulundu. Hiç şüphesiz ki bu durum bölge halkı üzerinde ciddi sağlık problemlerine yol açabilecek bir gelişmedir.

İdlib, Fırat Kalkanı ve Afrin bölgesi
İdlib mutabakatına rağmen rejim güçleri muhaliflere yönelik saldırılarını sürdürdü. Ağır topçu ateşiyle yapılan saldırıdan Hama’nın batı ve kuzey kırsal kesimleri ciddi şekilde etkilendi. Bölgedeki eğitim direktörlüğünden yapılan açıklamaya göre, saldırılar dolayısıyla eğitime ara verildi.

Esad rejimine ait tabur İdlib’de kontrolü elinde bulunduran HTŞ unsurlarınca roketatarlı saldırıda vuruldu. ABD yapımı TOW füzesi ile vurulan taburdan 9 kişi etkisiz hale getirilirken, 11 kişi de yaralandı.

Suriye yerel kaynaklarından edinilen bilgiye göre HTŞ tarafından 10 IŞİD mensubu idam edildi. İdamın sebebi olarak da İdlib’de bombalı saldırıya uğrayan bir restorandan bu kişilerin sorumlu tutuldukları ileri sürüldü.

Türk STK’ları tarafından Suriye iç savaşından etkilenen sivillere yardım konvoyları gönderilmeye devam edildi. İçerisinde gıda, kişisel bakım ürünleri ve bebek bakım ürünlerinin de yer aldığı çok sayıda yardım malzemesi savaş mağduru sivillere gönderildi. Türk yardım kuruluşu İHH tarafından gönderilen bu yardımlar, İdlib’in Han Şeyhun bölgesine ulaştırıldı.