Suriye Gündemi: 6-12 Mayıs 2019

Uluslararası Gündemde Suriye
ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, İran’ın Suriye’den tamamen çekilmesini istediklerini, yabancı kuvvetlerin 2011 öncesi konumlarına dönmesinin ciddi bir talep olduğunu ve İran’ın Suriye’nin kuzeydoğusunda bir boşluğu doldurmasına asla izin vermeyeceklerini söyledi. Rusya’nın HTŞ’nin Hmeymim üssüne saldırılarını durdurmak amacıyla İdlib’de gerçekleştirdiği operasyonların sınırlı olacağını bildirdiğini söyleyen Jeffrey, askeri operasyonların devam etmesi durumunda Rusya’ya baskı yapacaklarını ifade etti. Jeffrey, Esad rejimiyle ilgili fikirlerini değiştirmediklerini ve Suriye’nin kuzeydoğusunda Şam’a ekonomik yaptırımların süreceğini belirterek, rejimin siyasi çözüm için yardımcı olma kararı alıncaya dek baskıya devam edeceklerini söyledi. Jeffrey, Türkiye ile sınırda güvenli bölge konusunda görüşmelerinin sürdüğünü de dile getirdi.

BM, Suriye’de “İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi”ne son 15 ayın en yoğun varil bombası saldırılarının yapıldığını, sivil kayıplar ve insani durumdan derin endişe duyulduğunu bildirdi. Konuyla ilgili açıklama BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, İdlib’in güneyi ve Hama’nın kuzeyinde, son günlerde çok sayıda sivilin hayatını kaybettiği ya da yaralandığını belirterek, “artan yoğun çatışmalar yüzünden büyük endişe içindeyiz” şeklinde konuştu. Guterres, endişe verici bir şekilde yoğunlaşan çatışmaların arasında kalan sivillerin korunması gerektiğini kaydederek, “çatışan tüm taraflara uluslararası hukuka uymalarını ve kutsal Ramazan ayının başlamasıyla birlikte çatışmaları durdurma çağrısında bulunuyorum” dedi. 

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, Suriye'nin kuzeybatısındaki İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'nde son dönemde artan gerginliğe dikkat çekerek, okullar ve hastanelerin varil bombalarıyla hedef alınmasının uluslararası  hukuka aykırı olduğunu belirtti. Mogherini, yazılı açıklamasında, Suriye'de çok fazla can kaybı olduğuna ve son dönemde yaklaşık 150 bin sivilin yerinden edildiğine dikkati çekti. AB'nin sorumluların cezalandırılması gerektiği konusunda kararlı olduğunu ifade eden Mogherini, yaklaşık üç milyon sivilin hayatının tehlikede olduğunu kaydetti. 

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, “İdlib bölgesinde şiddetin artması endişe verici. Rejim ve müttefiklerinin son günlerde hastanelere yönelik de düzenlediği hava saldırılarında çok sayıda sivil öldü.” açıklamasında bulundu. Suriye'de insani durumun kritik olduğunu ve hiçbir askeri seçeneğin kabul edilemeyeceğini belirten Macron, şiddetin durmasını istediklerini ve BM’yi siyasi çözüm konusunda desteklediklerini ifade etti.

Fırat’ın Doğusu
PKK terör örgütünün lideri Abdullah Öcalan avukatları ile yaptığı görüşmede Suriye ile ilgili dikkat çekici mesajlar verdi. Suriye Demokratik Güçleri (SDG) kapsamında “Suriye’deki sorunların çatışma kültüründen uzak durularak; içinde bulundukları konumun, Suriye’nin bütünlüğü çerçevesinde anayasal güvenceye kavuşturulmuş yerel demokrasi perspektifinde çözüme ulaştırılmasının amaçlanması” gerektiğini iddia ettiği açıklamasında, Türkiye’nin hassasiyetlerine de duyarlı olunmalısı gerektiği ifadesi yer aldı. Öcalan ayrıca SDG’yi Şam ile siyasi bir çözüme ulaşma yolunda müzakarelerde bulunmaya çağırdı.

Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, İranlı mevkidaşı Cevad Zarif ile Moskova'da düzenlediği basın toplantısında, ABD liderliğindeki uluslararası koalisyonun Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kürtleri Arapların yaşadığı alanlara taşınması nedeniyle bu bölgede endişe verici bir durum oluştuğunu dile getirmiştir. Lavrov, Kürt meselesinin, Kürtlerin yaşadığı her ülkenin toprak bütünlüğüne ve egemenliğine saygı gösterilerek çözülmesi gerektiğine inandıklarını ve Suriye'deki Kürtlerin haklarının korunması gerektiğini beyan etti. Rus Bakan, ABD'nin Suriye'den ayrılması gerektiğini de sözlerine ekledi.

Suriye’nin Deyr ez Zor kentindeki halkın SDG’ye karşı başlattıkları protesto eylemleri geçen hafta içinde de devam etti. YPG'nin halkın taleplerine karşılık vermemesi nedeniyle başlayan gösterilerin şiddet eylemlerine dönüşme riski ortaya çıktı. YPG, gösterileri bastırmak amacıyla ateş açtı ve yedi sivili öldürdü. Şam’a yapılan petrol satışlarının da halkın büyük tepkisini çektiği iddia edilmekte. Halk tarafından SDG güçlerine Rakka’da da tepkiler başladı. Rakka eyaletindeki bölge sakinleri ABD destekli SDG güçlerini Rakka’dan kovdu. Gösterilerin ABD’nin Suriye’deki askeri varlığını azaltmayı planladığı bir zamanda ABD ve yerel ortakları için artan bir zorluk olacağı mevzusu da gündemde yer almakta.

Tel Rıfat'taki YPG'li unsurlar  bölgede görev yapan TSK personeline saldırdı. YPG’nin taciz ateşlerine, bölgede bulunan ateş destek vasıtalarıyla TSK’nın karşılık verdiği kaydedildi. Öte yandan YPG kaynakları ise, Türk ordusunun Afrin'de Şereva ilçesine bağlı Sohanke ve Akıbe yerleşimlerindeki YPG hedeflerini bombaladığını iddia etti.

ABD, Kuzey Irak’tan SDG kontrolü altındaki alanlara askeri teçhizat ve lojistik malzeme taşıyan bir konvoy gönderdi. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin yayınladığı bilgiye göre teçhizat Suriye’nin doğusunda yer alan Haseke’ye ulaştı.

ABD liderliğindeki koalisyon güçleri, rejiminin, YPG ile petrol ticareti yapan tankerlerini vurdu. Irak sınırına yakın Deyr ez Zor vilayetindeki yerel kaynaklardan edinilen bilgilere göre, rejiminin, Fırat Nehri üzerinde taşıyan petrol yüklü tankerleri hedef alındı. Olay, sivillerin YPG'nin Deyr ez Zor’da kaçakçılık yaptığı iddiasıyla ilgili protestolarının ardından geldi.

Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay Suriye’de süren operasyonlara ilişkin yaptığı açıklamasında; sınırdaki tehditleri temizleyene kadar operasyonların devam edeceğini,  Türk ve Rus yetkililerin Tel Rıfat'taki durumu görüştüğünü beyan etti. TSK’nın Tel Rıfat’ta durması konusunda Rusya ile bir anlaşma yapıldığını ancak saldırıların devam etmesi halinde anlaşmanın farklı bir şekil alabileceğini de sözlerine ekledi.

Suriye Rejimi Bölgesi
Muhalifler tarafından 6 Mayıs 2019 tarihinde Rusya’nın Hmeymim askeri üssüne iki kez çoklu roketatar sistemlerle saldırı yapıldı. Rusya tarafından yapılan açıklamada, saldırılarda kullanılan 27 roketin tamamının Pantsir ve Tor füze sistemleri ile imha edildiği belirtildi. Saldırılarda ölen ya da yaralanan olmadığı gibi herhangi maddi hasar da oluşmadı.

Rejim tarafından İdlib’e yönelik başlatılan saldırılardan sonra Suriye’de faaliyet gösteren insani yardım kuruluşları sıcak çatışma ortamı dolayısıyla İdlib’deki faaliyetlerini askıya aldıklarını belirtti. Bu duruma gerekçe olarak sahada çalışan görevlilerinin can güvenliğinden endişe edildiği belirtildi. OCHA ve WFP gibi büyük ölçekli yardım kuruluşları da bu yönde karar alan kuruluşlar arasında yer aldı.

İdlib, Fırat Kalkanı ve Afrin Bölgesi
İdlib’e yönelik rejim saldırıları Rusya’nın da hava desteği ile son haftalarda artış gösterdi. Rejim tarafından yapılan bu saldırılar özellikle Cisr el-Şugur, el-Gab ovası, Latamena kasabası ve Maaret el-Numan’a yoğunlaştı. Muhaliflere göre bu saldırıların arkasında yatan temel sebep, rejimin M-5ve M-4 karayollarında hakimiyet kurma isteği oldu. Bu yollar Halep, Hama ve Akdeniz kıyısındaki Lazkiye’yi birbirine bağladığı için son derece stratejik konumdadırlar. Rejimin bu yollar üzerinde hakimiyet kurma çabası, içinde olduğu ekonomik dar boğazı hafifletmeye yönelik bir hareket olarak değerlendirildi.

Suriye rejiminin karadan girdiği ve Rusya’nın da havadan destek verdiği İdlib ve Hama’ya yönelik saldırılarda 12 sağlık merkezi vuruldu. Bu saldırılar sebebi ile, Hama’daki el-Maghara, Kafr Nubl’daki el-Cerahi ve İdlib’deki Nebd el-Hayat hastahanelerinin hizmet veremediği açıklandı.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin aktardığına göre İdlib’in güneyindeki Kalat el-Madik kasabası tamamıyla rejim kontrolüne geçti. Ortaçağ’dan günümüze kadar kalan kalesiyle meşhur olan Kalat el-Madik, muhaliflerin buradan çekilmesi sonucu rejimin eline geçmiş oldu. Buraya hakim olan HTŞ militanlarının herhangi bir çatışmaya girmeden kaleyi terk ettiği bildirildi.

Rusya’nın desteği ile muhaliflere yönelik saldırılarını artıran rejim, 7 Mayıs 2019’da yoğun ateş alınan el-Canabra ve Tel-Osman köylerini ele geçiren rejim güçleri, 9 Mayıs 2019’da da kuzey Hama kırsalındaki Kafranbuda’yı ele geçirdi. Fakat, muhalifler 10 Mayıs 2019’da Kafranbuda’yı geri aldı. Yerel bir haber ajansının muhabirinin aktardıklarına göre, Kafranbuda’nın geri alınmasında Türkiye destekli Ulusal Özgürleştirme Cephesi gruplarının yanın da HTŞ de rejime karşı bu harekata destek verdi.