Suriye Kuzey Cephesinde Son Gelişmelerin Anlattıkları

Oytun Orhan, ORSAM Araştırmacısı
Suriye Kuzey Cephesi’nde birbirine paralel üç gelişme yaşanmaktadır. Birincisi Halep’te faaliyet gösteren Şam Cephesi ile İdlib’te etkili olan Fetih Ordusu’nun son aylarda rejime karşı ilerleme kaydetmesidir. Güçlerini birleştiren ve güneye doğru kaydıran iki oluşum Halep şehir merkezini rejimden tamamen almayı planlamaktaydı. Ancak ikinci gelişme olarak IŞİD, Suriyeli muhaliflerin Halep’e yönelmesinden faydalanarak ortaya çıkan güç boşluğunu doldurmak üzere Halep kırsalında muhaliflerin kontrolündeki bölgelere doğru ilerlemeye başlamıştır. Çatışmalar neticesinde IŞİD Kilis’in karşısından yer alan Azaz’a kadar yaklaşmıştır. Azaz’ın önemi Türkiye ile muhalifler arasında tek bağlantı noktası olan Öncüpınar sınır kapısının (Suriye tarafında Bab es Selame) yakınında yer almasıdır. Azaz’ın kontrol edilmesi Bab es Selame’nin de elden çıkması dolayısıyla muhaliflerin dış dünya ile önemli bir bağlantıyı kaybetmesi anlamına gelecektir. Öncüpınar kapısı Suriyeli sivillere, Halep’e, muhaliflere ulaşan yardımlar açısından kritik önemdedir. Kapının el değiştirmesi kuzey cephesi ve Halep şehir merkezindeki dengeleri değiştirecek boyutta önemlidir. IŞİD’in Azaz ve Bab es Selame’yi ele geçirme çabası ilk aşamada Fetih Ordusu, Türkmen birliklerin de içinde yer aldığı Özgür Suriye Ordusu ve El Nusra birlikteliği ile geri püskürtülmüştür. Muhaliflerin arkadan IŞİD saldırılarına maruz kalması nedeniyle Halep’te planlanan operasyon da ertelenmiştir. Bu açıdan IŞİD’in rejime nefes aldırdığını söylemek mümkündür. Üçüncü gelişme, farklı Suriyeli muhalif grupların bir araya gelerek oluşturduğu Burkan Fırat ile Suryeli Kürtlerin milis gücü YPG’nin ortaklaşa IŞİD’e karşı Akçakale’nin karşısında yer alan Tel Abyad’a doğru ilerlemesidir. Çatışmalar Arap çoğunluklu nüfusun yaşadığı yerleşimin yerinin yakın çevresine dayanmıştır. YPG ve Burkan Fırat ilerlemesine IŞİD ile mücadele koalisyonuna bağlı savaş uçakları havadan destek vermektedir.
 
Üç gelişmenin ilk aşamada ortaya çıkardığı sonuç Türkiye’ye dönük yeni göç dalgalarının başlamasıdır. Göç dalgasından etkilenen toplumsal gruplar ise sınır hattı boyunca yerleşik olan Türkmenler ve Arap nüfustur. IŞİD’in Azaz’a doğru ilerlemesi sonucunda çok sayıda Türkmen köyü IŞİD’in eline geçmiştir. Ancak Azaz çevresinde yaşanan çatışmalar neticesinde IŞİD, kontrolünü sağladığı bazı köyleri terk ederek geri çekilmiştir. Ancak IŞİD katliamından ve çatışmalardan kaçan çok sayıda Türkmen Öncüpınar sınır kapısının yakınında yer alan kampa ya da Kilis’teki akrabalarının yanına gitmek üzere Türkiye’ye yerleşmiştir. Diğer bir göç dalgası Tel Abyad’da yaşanan çatışmalar neticesinde ortaya çıkmıştır. İlk aşamada Akçakale Sınır Kapısı’na gelen Arap kökenli 3,500 Suriyeli Türkiye’ye geçmiştir. Yakın dönemde Azaz ve Tel Abyad’da çatışmaların yoğunlaşması ile göç dalgasının artarak devam etmesi olasılığı söz konusudur.
 
Diğer bir gelişme Suriye iç savaşı kuzey cephesinde yaşanan güç dengesi değişimidir. Muhalifler bir taraftan Halep ve İdlib’te rejime karşı ilerleme sağlamaktadır. Ancak muhalifler IŞİD’in arkadan saldırıları nedeniyle birkaç cephede savaşmak durumunda kalmaktadır. Bu durumda rejim ve IŞİD birbirine besleyen iki unsur olmaktadır. Muhalifler rejime yönelince IŞİD için fırsat alanı doğmakta, IŞİD bunu değerlendirince de rejim üzerindeki muhalif baskısı azalmaktadır. Tel Abyad bölgesindeki çatışmalar ise yakın zamana kadar Kobane’de IŞİD’e karşı savunmada olan Kürtlerin saldırı aşamasına geçtiğini göstermektedir. Ancak aynen Kobane’de olduğu gibi Tel Abyad saldırılarında da ABD öncülüğündeki IŞİD ile mücadele koalisyonunun hava desteği belirleyici unsurlardan biridir. Koalisyonu güçlerinin Suriye’de IŞİD ile mücadele konusunda hedef belirlerken seçici davrandığı görülmektedir. Kürtlerin Rakka’da IŞİD’e karşı ilerleyişine hava desteği sunan Koalisyon, IŞİD’in Halep’teki saldırılarına karşılık muhaliflere hava desteği sunmamaktadır. Bunda muhtemelen en önemli etken İdlib ve Halep’te muhalifler arasında El Kaide’nin Suriye kolu Nusra Cephesi’nin de yer alıyor olmasıdır. Koalisyonun destek verdiği bölgeler ve aktörlerden yola çıkarak yerel ortak olarak büyük oranda Kürtlerin milis gücü YPG’yi seçtiği anlaşılmaktadır. YPG ise Suriye’de ilan ettiği üç kantonu birleştirerek Suriye’de bütüncül bir Kürt otonom bölgesi kurma hedefini gizlememektedir. Yoğunluklu Arap nüfusun yaşadığı Tel Abyad’ın ele geçirilmesi de YPG’nin kontrol ettiği Kobane ve Haseke arasında bağlantının sağlanması açısından kritik önemdedir. Dolayısıyla koalisyon IŞİD’e karşı mücadelede verdiği hava desteği ve seçtiği hedefler vasıtasıyla Kürtlerin söz konusu hedefinin de önünü açmaktadır.
 
Kuzey cephesinde yaşanan gelişmelerin ortaya çıkardığı gerçek, IŞİD’in bertaraf edilebilmesi açısından Suriye sorununa kalıcı çözüm bulmanın ne kadar gerekli olduğudur. Son haftalarda IŞİD’in kuzey cephesinde ilerleme sağlamasını sağlayan faktör, rejim ile muhalifler arasındaki çatışmalardır. Dolayısıyla rejim-muhalifler çatışmasının kazananı IŞİD olmaktadır. Ayrıca IŞİD sadece muhaliflere saldırarak rejimin askeri olarak rahatlamasını sağlamaktadır. Buna karşılık Suriye iç savaşına siyasi bir çözüm bulunmasının ilk şartı rejim ve muhalifler arasında ateşkes sağlanması olacaktır. Bu durum muhalifleri askeri olarak rahatlatacak ve kuzey cephesinde IŞİD’e yönelme imkanı doğacaktır. Mevcut ortamda muhalifler temel hedef olarak rejimi belirlemiştir ve kaynaklarını IŞİD’e karşı kullanmak istememektedir. Siyasi çözüm, rejim ile IŞİD arasında adı konmamış ittifakın sürdürülmesini hem gereksiz hem de imkansız kılacaktır. Bu açılardan Suriye krizine siyasi çözüm çabalarının ülkede IŞİD’i kalıcı olarak bertaraf edecek şartların doğmasına katkı sağlayacağını söylemek mümkündür.
 
Bir diğer konu yerel ortaklara hava desteği sunarak IŞİD’i geriletme stratejisinin başarı şansıdır. Koalisyon güçleri Kürtlerin milis gücü YPG’ye destek vererek Arap nüfusun yaşadığı Tel Abyad’ı IŞİD’den kurtarmaya çalışmaktadır. Bu saldırılarda yerel dinamiklerin dikkate alınmadığını ve uzun vadede Kürtler ile Araplar arasında aşılması neredeyse imkansız güven bunalımının tohumlarının atıldığını söylemek mümkündür. Bir bölgenin farklı örgütler tarafından kalıcı olarak kontrol edilmesinde yerel desteğin önemi büyüktür. IŞİD bu nedenle Sünni Arap bölgelerinde başarı sağlamakta veya YPG Kürtlerin yoğun yaşadığı yerleri uzun süredir kontrol etmektedir. Tel Abyad bölgesinde sivil kayba da yol açan hava saldırıları aracılığı ile IŞİD’i geriletmek mümkün olabilir. Ancak yerel halk açısından kabul edilebilir bir alternatif yaratmadan IŞİD sonrası yapının kalıcı olması zor olacaktır. Ayrıca hava saldırıları düzenlenirken belli hedeflerin neden seçilip belli bölgelerin neden seçilmediği sorgulanacaktır. Hedeflerdeki seçicilik ise Koalisyonun Suriye’de IŞİD ile mücadelesinin meşruiyetini zayıflatacaktır.