Suriye’de Ekmek Krizi

Suriye’de 2020 yılının en can alıcı gelişmelerinden biri, ekonomik krizin kendisini artan un fiyatları ve gıda güvensizliği ile göstermesi olmuştur. Kötü yönetim, artan enflasyon, Suriye lirasının 2020 yılının başından bu yana Amerikan dolarına karşılık yaklaşık %120 değer kaybetmesi, mali yaptırımlar ve Lübnan'daki finansal erime, gıda güvensizliğinin ortaya çıkmasında temel nedenlerdir. Buna ek olarak, Covid-19 salgını beraberinde Rusya’dan gelen desteğin kesintiye uğraması ve kuraklık, buğday tedarikine ve üretimine ciddi darbe vurmuştur. Son olarak rejim ile YPG bölgeleri arasında 2021 yılı başlarında gerginleşen ilişki, buğday alışverişine olumsuz yansımıştır.


Harita: Suriye’de 2020 yılına ait çeşitli bölgelerdeki ekmek üretiminin ve nüfusun ekmek ihtiyacını karşılama oranlarının detaylı gösterimi.
Kaynak: BM Gıda ve Tarım Örgütü/Gıda Güvenliği Kümesi – reliefweb

ABD’nin yürürlüğe koyduğu Sezar Yasası kapsamında Suriye rejimi ve ona destek veren oluşumlara uygulanan yeni yaptırımlar sonucunda, 2020 yılı Eylül ayında rejim kontrolü altındaki bölgelerde karne sistemi uygulamasına geçilmişti. Aynı zamanda halka açık fırınlara sübvansiyonlu un desteği sağlanmaya başlanmıştı. Ekim ayında, Ticaret ve Ekonomi Bakanlığı sübvansiyonlu bir paket ekmeğin maliyetini iki katına çıkararak (100 Suriye lirası veya $1.4), her ailenin alabileceği ekmek miktarına sınır getirmişti.[i] Düzenlemeye göre iki kişilik bir aile günde bir paket ekmek alabiliyorken, yedi kişilik bir aile dört paket ekmek alabilecekti. Ekmek dağıtımı, Şam ve Şam kırsalında ve Lazkiye’de akıllı kart sistemi oluşturularak sağlanmıştı.

2021 yılı itibarıyla fırınların önünde uzun kuyruklar ve 6 saate kadar varan bekleyişler devam etmektedir. Süveyda’da bir aktivist elinde tabanca bulunduranların kuyruğu atlamak için sıklıkla silaha başvurduğunu belirtmiştir.[ii] Lazkiye ve Hama’da ise sıra beklerken çıkan kavgaların ardından iki kişinin öldüğü haberi paylaşılmıştır. Şam'da daha önce insanların ekmek sırasına girmek için demir kafeslerde bekleyen fotoğrafları sosyal medyada büyük tepki çekmişti. Şam Valiliği tepkiler üzerine kafesleri kaldırıp yere işaretler koymuştu. Çocuklar ise ekmek sırasında beklerken okuldaki derslerine katılamamaktalar. İnsani yardımın girişine izin verilmediği için sadece kaçakçılar aracılığı ile ekmeğe ulaşabilen Rukban Kampı sakinlerine, bir haftadır hiç ekmek gelmediği rapor edilmektedir.[iii] Suriye’nin yıllık buğday arzının yaklaşık %70’ini üreten kuzeydoğu Suriye’de de özellikle son bir aydır gıda güvenliğinin sağlanmasında zorluk çıkmaktadır. Aralık ayında özel fırın sahiplerinin un fiyatını protesto etmesiyle başlayan kriz, ocak ayının sonlarında yetkililerin indirimli fiyatla ve haftalık sübvansiyonlu un sevkiyatı yapmayı kabul etmesi ile yerini soğuk bir gerginliğe bırakmıştır.

Dünya Gıda Programı’nın 2020 verileri, Suriye’de gıda güvensizliği ile karşı karşıya olan 9,3 milyon insan olduğunu ortaya koymaktadır. Gıda güvensizliği uzun vadede doğum kusurları, kansızlık, yetersiz beslenme, bilişsel problemler, saldırganlık ve kaygı oluşması riski taşıyor. Üstelik sıkıntı sadece un ve ekmeğe ulaşmakla sınırlı kalmayarak şeker ve pirinç gibi temel gıdaları da kapsıyor. Yiyecek karnesi kartı ile bir aile ancak iki kilo şeker, bir kilo pirinç ve 200 gram çay alabiliyor.[iv] Bu ürünlerin düşük kalitede olması ise aileleri, Suriye’nin yemek kültüründe önemli bir yere sahip ve yapımı kolay olan ekmeğe yönlendiriyor. Suriye’de nüfusun %80'den fazlası yoksulluk sınırının altında yaşıyor ve ülkede ortalama aylık gelir yaklaşık 150 bin Suriye lirası ($64,6) seviyesinde. 2021 yılı bütçesinde ise gıda ve ekmek için sadece 700 milyar Suriye lirası ayrılmış durumdadır. Derinleşmesi beklenen ekonomik kriz ve Covid-19 salgını eşliğinde bu miktar yetersiz kalıyor. Bunlar krizin görünen tarafı ancak buzdağının görünmeyen tarafında gittikçe büyüyen bir karaborsa ağı ortaya çıkıyor. Devletin desteklediği fırınlarda kâr payının düşük olması, fırın sahiplerini buğdayını karaborsada satmaya itiyor. Karaborsada ekmek fiyatının daha pahalı olması ise fırın sahiplerine çalışanlarına ödeme yapabilmek için kolaylık sağlıyor. Ancak halka açık fırınlar ve karaborsa, özel fırın işletmelerine kıyasla daha düşük kalitede ekmek satıyor.

Ekmek meselesinin bir başka önemli boyutu ise daha önce BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Sözcüsü Rupert Colville tarafından gündeme getirildi. Colville, fırınlara ve ekmek kuyruklarına yapılan rejim hava saldırılarının sıklığının ve şeklinin altını çizerek saldırıların muhalefet kontrolü altındaki bölgelerde yaşayan sivilleri cezalandırmaya yönelik bir strateji olduğunu dile getirmişti.[v] Tıbbi tesislere yapılan saldırı ve insani yardımın muhalefet kontrolündeki bölgelere girişini engelleme gibi pek çok savaş suçları ile gündeme gelen Esad rejiminin, aynı zamanda ekmeği de yoksul ve aç bir toplumu kontrol etmek ve korkutmak adına silah olarak kullandığına dair tartışmalar mevcuttur.[vi] Ancak ekmeğin araçsallaştırılmasına sadece rejim güçleri değil, YPG ve Rus birlikleri de dâhil oluyor. Geçmişte Rusya’nın düzenlediği hava saldırıları Halep, Hama, Humus ve İdlib noktalarında sayısız fırını hedef almış ve binlerce kişiye hizmet sunan bu fırınların hasar görmesine veya yıkılmasına sebep olmuştu. İdlib’deki fırınlara dönük saldırılar ise Rusya ve Türkiye’nin ateşkes anlaşması ile sona erdi. Rusya, saldırıların yanında fırınların yeniden inşa edilmesine yönelik ufak çaplı çabalar sergiliyor. Ancak bu gayret, rejimin Suriye’de meşruiyetini sağlamlaştırma ve Rusya’nın uluslararası alanda imajını düzeltmeye yönelik propaganda eğilimi şeklinde yorumlanıyor.[vii]

Gıdanın bir kuşatma taktiği olarak kullanımı, en son ocak ayında başlayan ve 23 gün boyunca süren rejimin Şeyh Maksud, Eşrefiye ve Tel Rıfat’a, YPG’nin ise Kamışlı ve Haseke’ye gıda ve mazot girişini kısıtlaması ile görüldü. Kısıtlamalar sonucu Haseke’de protestolar düzenlenmiş ve YPG kalabalığın dağılması için sivillerin üzerine ateş açmıştı. 2021 yılında fırınlara saldırıların devam edeceğini söylemek mümkündür. Zira ocak ayı başında Afrin’e bağlı Cinderes’te bir patlama yine fırın yakınlarında gerçekleşmişti. 2020’nin son aylarında da Afrin kentinde bir fırın yanında bombalı araç patlatılmıştı.

Ekmeğin Arap Baharı protestolarındaki sembolik önemi göz önünde bulundurulduğunda, geçtiğimiz 10 yıllık mücadelenin çok daha acı koşullar altında hâlen verildiği görülmektedir. Suriye’de rejimin siyasi çözüme hâlen yanaşmaması önümüzdeki dönemde de ekonomik beklentiler ve insan onurunun tamiri açısından zor bir yılın geçeceğine dair işaret vermektedir.

 

[i] Syria's Bread Lines Can Mean A 6-Hour Wait For A Couple Of Packets Of Pitas : Goats and Soda : NPR

[ii] Ibid.

[iii] No flour for days in Al-Rukban: Residents fear famine amid growing food shortages in Syria - Syria Direct

[iv] How the Bread Shortage in Syria Deepened Poverty | The Borgen Project

[v] Syrian government has pattern of attacking bakeries, bread lines | McClatchy Washington Bureau (mcclatchydc.com)

[vi] Syrian War Crimes: Regime Bombs Bakeries, Uses Starvation As Weapon | The New Republic

[vii] From bombing bakeries to building them: Bread instrumentalized by the Assad regime - Syria Direct