Suudi Arabistan’da Ekonomik Çeşitlendirme ve Madencilik Sektörü

Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkeleri, petrole bağımlı ekonomik modellerini dönüştürmek ve yeniden yapılandırmak amacıyla yeni adımlar atıyor. Başta spor takımlarını satın alma, dünyaca ünlü organizasyonlara ev sahipliği yapma, stratejik açıdan kritik önemi haiz ülkelerdeki lojistik, sağlık, eğitim gibi alanlarda yatırım yapma Körfez ülkelerinde bir eğilim hâline geliyor. Örneğin Manchester City, Newcastle United gibi İngiliz, PSG gibi Fransız kulüplerinin BAE, Suudi Arabistan ve Katar tarafından satın alınması, FIFA 2022 Dünya Kupası’na Katar’ın, Formula 1’e Suudi Arabistan’ın, BAE ve Bahreyn’in ev sahipliği yapması, Körfez ülkelerinin Türkiye, Endonezya gibi ülkelerdeki yatırımlarının artması bu anlamdaki önemli gelişmeler. Söz konusu adımlar yakın gelecekte rezervleri ciddi ölçüde azalacak olan doğal gaz ve petrole bağımlı ekonomiyi dönüştürme planlarının bir parçasıdır. Bu planın bir diğer parçası da madencilik sektörüne ayrılan bütçenin artırılması. Dolayısıyla Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinin madencilik gibi petrol dışı sektörlere yönelik yatırımlarını gelecekte artırması, kuvvetle muhtemel bir senaryodur.

Suudi Arabistan destekli Invest Saudi isimli siteye göre, madencilik sektörü Suudi Arabistan gayrisafi yurt içi hasılasına yıllık 17 milyar dolar katkı sağlıyor. Suudi Arabistan’ın maden sektörüne yaptığı yatırımın, 45,3- 47,96 milyar dolar arasında olduğu tahmin ediliyor. Suudi Arabistan Maden İşleri Bakan Yardımcısı Halid el-Mudayfer, bu rakamın önümüzdeki on yıllarda %150 artacağının beklendiğini ifade etti. Nitekim Krallık, 2030 Vizyonu kapsamında maden üretimini artırmak ve ekonomiyi çeşitlendirmek amacıyla girişimlerde bulunmaya başladı. Suudi Arabistan’ın resmî haber ajansı Saudi Press Agency’nin aktardığına göre, Krallık’taki madencilik alanında faal işletme sayısı 1300’e yakın. Ekim ayında, Madencilik Bakanlığının aldığı kararla maden çıkarma alanında üç yeni lisansın verileceği duyuruldu. Bununla Krallık’taki maden işletmelerinin artması planlanıyor. Planlanan bir diğer nokta ise maden sektöründen sağlanan 250.000 iş gücünün üzerine 200.000 yeni istihdam alanının açılmasıdır.

Maden Sektörünün Anlamı
Maden sektöründeki yatırımların artırılması Suudi Arabistan’ın hidrokarbona dayalı planlamalarını yeniden şekillendirebilir ve ağır sanayide hidrokarbona bağımlılığı azaltabilir. Dolayısıyla otomobil, suni gübre, pil üretimi gibi yeni alanlarda maden sektöründen elde edilen kazanımlar kullanılabilir. Suudi Arabistan’ın madencilik sektörü daha çok fosfat, altın ve boksit gibi alanlarla sınırlı ve Krallık bu alanda uluslararası iş birliklerine muhtaç durumdadır. Krallık, ancak 1999’da yılında Jeolojik Araştırma Kurumunu açtı. Uzun yıllar hidrokarbon ve fosil yakıtlara odaklanan Suudi Arabistan, kısa vadede madencilik alanındaki bu kurumu aktifleştirip uluslararası iş birlikleriyle bu alanda gelişme katedebilir.

Kobalt, lityum, titanyum başta olmak üzere 5.300’ün üzerinde maden, Krallık’ın 48 farklı bölgesinden temin ediliyor. Çıkartılan yeni lisansla birlikte gerek maden sayısının gerekse bölgenin artması beklentiler arasında. Nitekim bu süreç 2030 Vizyonu’nun bir parçasıdır. 2016’da dönemin Savunma Bakanı Muhammed bin Selman tarafından ilan edilen bu vizyon, Suudi Arabistan’ın ekonomik planlamasını değiştirdi. Bu yeni planlama çerçevesinde Suudi Arabistan, madenciliğe yönelimini artırıp bu alandaki kazanımları endüstri ve sanayiye tahvil etmek istiyor. Kısacası Riyad yönetimi, uzun vadeli bir plan olarak, petrol endüstrisine bağımlı, küresel piyasalardaki fiyat dalgalanmalarına maruz kalan rant ekonomisi yerine kaynakları çeşitlendirilmiş bir ekonomik yapılanma hedefliyor. Madencilik sektörüne de bu yapılanmada ciddi önem atfediliyor. Özellikle boksit madeninin çıkarılması ve rafinerilerde alüminyuma çevrilmesi ve otomotiv endüstrisine katkı sağlanması hedefleniyor. Söz konusu durum, uzun vadede ülke ekonomisinin çeşitlendirilmesine doğrudan bir katkı olarak görülebilir.

Uranyum ve Uluslararası Yatırım
Suudi Arabistan’ın faydalanmak istediği bir diğer maden ise uranyum. Biri 1, diğeri 1.6 GW kapasitesinde iki nükleer reaktörün inşasıyla enerji sektöründe uranyum kapasitesini zenginleştirmek ve bunu ihraç edip ekonomiye petrol dışı girdi sağlamak Krallık’ın amaçlarından birisidir. Bu anlamda Suudi Arabistan, uranyum zenginleştirme ve kaynakları çeşitlendirme noktasında, Çin Ulusal Nükleer Şirketi başta olmak üzere birçok ülkeyle iş birliği hâlinde. Her ne kadar resmî veri olmasa da Krallık’ın nükleer reaktörlere yakıt sağlamak ve fazlasını ihraç etmek için yeterli kapasiteye sahip olduğuna dair raporların yazılması da Rusya, Çin gibi birçok ülkeyi Suudi Arabistan ile iş birliğine teşvik ediyor. Bu anlamda Suudi Arabistan’ın da bölgesel bir merkez olma konusunda istekli olduğu söylenebilir. Maden sektöründe uluslararası yatırımı teşvik eden yasanın çıkarılması bu minvalde bir gelişme olarak görülebilir.

Özelleştirme
Yeni çıkarılan maden yasası ile uluslararası yatırımları teşvik eden Suudi Arabistan, aynı zamanda maden şirketlerinin de özelleşmesinin önünü açıyor. Suudi Arabistan borsası olarak bilinen Tedavül’de, özelleştirme sırası bekleyen şirketler arasında Suudi Arabistan devletine ait maden firması da bulunuyor. Mezkûr şirket, Suudi Arabistan maden piyasasının %70’ini kontrol ediyor. Bu denli kritik bir firmanın özelleştirilmesi, Suudi Arabistan devletinin maden sektöründe özelleştirmeye ciddi önem atfettiğinin en büyük kanıtı olarak görülebilir. Riyad yönetimi bu özelleştirmeyle maden sektörünün daha fazla rekabet edilebilir hâle gelmesini ve daha çok yabancı yatırımın ülkeye girmesini hedefliyor. Bu anlamda Krallık, 170 milyar dolar yatırımı ülke topraklarına çekmeyi istiyor. Bir diğer hedef ise 1,3 trilyon dolar olarak hesap edilen mineral rezervlerinin tamamından faydalanmak. Ulusal Endüstriyel Gelişim ve Lojistik Programı’nın hesaplarına göre, Suudi Arabistan 321 milyar dolarlık fosfat, 229 milyar dolarlık altın, 222 milyar dolarlık bakır ve 70 milyar dolarlık rezervlere sahip.

Sonuç olarak, Suudi Arabistan başta olmak üzere birçok Körfez ülkesi, sıvı altın olarak bilinen petrole bağımlı ekonomiyi dönüştürme noktasında ciddi çaba sarf ediyor. Bu anlamda madencilik sektörüne yönelen Suudi Arabistan, en son çıkarttığı madencilik yasasıyla yapısal bir değişikliğe gitti. Uluslararası yatırımları ülkeye çekmek isteyen Krallık aynı zamanda özelleştirme adımlarıyla madencilik sektörüne yönelik engelleri kaldırmayı hedefliyor. Söz konusu durum, rantiyer devlet politikalarından Suudi Arabistan’ı kurtarmak amacıyla önemli bir adım. Fakat Suudilerin, bu hedefi gerçekleştirmesinin önündeki en büyük engel, beklenen yatırımların siyasi sebeplerden ötürü tam anlamıyla gerçekleşmemesi. Dolayısıyla modernleşme, demokratikleşme ve Batılılaşma olmadan, yabancı yatırımın ülkeye çekilmesi Suudi Arabistan’ı bekleyen en büyük meydan okumadır.

Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkeleri, petrole bağımlı ekonomik modellerini dönüştürmek ve yeniden yapılandırmak amacıyla yeni adımlar atıyor. Başta spor takımlarını satın alma, dünyaca ünlü organizasyonlara ev sahipliği yapma, stratejik açıdan kritik önemi haiz ülkelerdeki lojistik, sağlık, eğitim gibi alanlarda yatırım yapma Körfez ülkelerinde bir eğilim hâline geliyor. Örneğin Manchester City, Newcastle United gibi İngiliz, PSG gibi Fransız kulüplerinin BAE, Suudi Arabistan ve Katar tarafından satın alınması, FIFA 2022 Dünya Kupası’na Katar’ın, Formula 1’e Suudi Arabistan’ın, BAE ve Bahreyn’in ev sahipliği yapması, Körfez ülkelerinin Türkiye, Endonezya gibi ülkelerdeki yatırımlarının artması bu anlamdaki önemli gelişmeler. Söz konusu adımlar yakın gelecekte rezervleri ciddi ölçüde azalacak olan doğal gaz ve petrole bağımlı ekonomiyi dönüştürme planlarının bir parçasıdır. Bu planın bir diğer parçası da madencilik sektörüne ayrılan bütçenin artırılması. Dolayısıyla Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinin madencilik gibi petrol dışı sektörlere yönelik yatırımlarını gelecekte artırması, kuvvetle muhtemel bir senaryodur.

Suudi Arabistan destekli Invest Saudi isimli siteye göre, madencilik sektörü Suudi Arabistan gayrisafi yurt içi hasılasına yıllık 17 milyar dolar katkı sağlıyor. Suudi Arabistan’ın maden sektörüne yaptığı yatırımın, 45,3- 47,96 milyar dolar arasında olduğu tahmin ediliyor. Suudi Arabistan Maden İşleri Bakan Yardımcısı Halid el-Mudayfer, bu rakamın önümüzdeki on yıllarda %150 artacağının beklendiğini ifade etti. Nitekim Krallık, 2030 Vizyonu kapsamında maden üretimini artırmak ve ekonomiyi çeşitlendirmek amacıyla girişimlerde bulunmaya başladı. Suudi Arabistan’ın resmî haber ajansı Saudi Press Agency’nin aktardığına göre, Krallık’taki madencilik alanında faal işletme sayısı 1300’e yakın. Ekim ayında, Madencilik Bakanlığının aldığı kararla maden çıkarma alanında üç yeni lisansın verileceği duyuruldu. Bununla Krallık’taki maden işletmelerinin artması planlanıyor. Planlanan bir diğer nokta ise maden sektöründen sağlanan 250.000 iş gücünün üzerine 200.000 yeni istihdam alanının açılmasıdır.

Maden Sektörünün Anlamı
Maden sektöründeki yatırımların artırılması Suudi Arabistan’ın hidrokarbona dayalı planlamalarını yeniden şekillendirebilir ve ağır sanayide hidrokarbona bağımlılığı azaltabilir. Dolayısıyla otomobil, suni gübre, pil üretimi gibi yeni alanlarda maden sektöründen elde edilen kazanımlar kullanılabilir. Suudi Arabistan’ın madencilik sektörü daha çok fosfat, altın ve boksit gibi alanlarla sınırlı ve Krallık bu alanda uluslararası iş birliklerine muhtaç durumdadır. Krallık, ancak 1999’da yılında Jeolojik Araştırma Kurumunu açtı. Uzun yıllar hidrokarbon ve fosil yakıtlara odaklanan Suudi Arabistan, kısa vadede madencilik alanındaki bu kurumu aktifleştirip uluslararası iş birlikleriyle bu alanda gelişme katedebilir.

Kobalt, lityum, titanyum başta olmak üzere 5.300’ün üzerinde maden, Krallık’ın 48 farklı bölgesinden temin ediliyor. Çıkartılan yeni lisansla birlikte gerek maden sayısının gerekse bölgenin artması beklentiler arasında. Nitekim bu süreç 2030 Vizyonu’nun bir parçasıdır. 2016’da dönemin Savunma Bakanı Muhammed bin Selman tarafından ilan edilen bu vizyon, Suudi Arabistan’ın ekonomik planlamasını değiştirdi. Bu yeni planlama çerçevesinde Suudi Arabistan, madenciliğe yönelimini artırıp bu alandaki kazanımları endüstri ve sanayiye tahvil etmek istiyor. Kısacası Riyad yönetimi, uzun vadeli bir plan olarak, petrol endüstrisine bağımlı, küresel piyasalardaki fiyat dalgalanmalarına maruz kalan rant ekonomisi yerine kaynakları çeşitlendirilmiş bir ekonomik yapılanma hedefliyor. Madencilik sektörüne de bu yapılanmada ciddi önem atfediliyor. Özellikle boksit madeninin çıkarılması ve rafinerilerde alüminyuma çevrilmesi ve otomotiv endüstrisine katkı sağlanması hedefleniyor. Söz konusu durum, uzun vadede ülke ekonomisinin çeşitlendirilmesine doğrudan bir katkı olarak görülebilir.

Uranyum ve Uluslararası Yatırım
Suudi Arabistan’ın faydalanmak istediği bir diğer maden ise uranyum. Biri 1, diğeri 1.6 GW kapasitesinde iki nükleer reaktörün inşasıyla enerji sektöründe uranyum kapasitesini zenginleştirmek ve bunu ihraç edip ekonomiye petrol dışı girdi sağlamak Krallık’ın amaçlarından birisidir. Bu anlamda Suudi Arabistan, uranyum zenginleştirme ve kaynakları çeşitlendirme noktasında, Çin Ulusal Nükleer Şirketi başta olmak üzere birçok ülkeyle iş birliği hâlinde. Her ne kadar resmî veri olmasa da Krallık’ın nükleer reaktörlere yakıt sağlamak ve fazlasını ihraç etmek için yeterli kapasiteye sahip olduğuna dair raporların yazılması da Rusya, Çin gibi birçok ülkeyi Suudi Arabistan ile iş birliğine teşvik ediyor. Bu anlamda Suudi Arabistan’ın da bölgesel bir merkez olma konusunda istekli olduğu söylenebilir. Maden sektöründe uluslararası yatırımı teşvik eden yasanın çıkarılması bu minvalde bir gelişme olarak görülebilir.

Özelleştirme
Yeni çıkarılan maden yasası ile uluslararası yatırımları teşvik eden Suudi Arabistan, aynı zamanda maden şirketlerinin de özelleşmesinin önünü açıyor. Suudi Arabistan borsası olarak bilinen Tedavül’de, özelleştirme sırası bekleyen şirketler arasında Suudi Arabistan devletine ait maden firması da bulunuyor. Mezkûr şirket, Suudi Arabistan maden piyasasının %70’ini kontrol ediyor. Bu denli kritik bir firmanın özelleştirilmesi, Suudi Arabistan devletinin maden sektöründe özelleştirmeye ciddi önem atfettiğinin en büyük kanıtı olarak görülebilir. Riyad yönetimi bu özelleştirmeyle maden sektörünün daha fazla rekabet edilebilir hâle gelmesini ve daha çok yabancı yatırımın ülkeye girmesini hedefliyor. Bu anlamda Krallık, 170 milyar dolar yatırımı ülke topraklarına çekmeyi istiyor. Bir diğer hedef ise 1,3 trilyon dolar olarak hesap edilen mineral rezervlerinin tamamından faydalanmak. Ulusal Endüstriyel Gelişim ve Lojistik Programı’nın hesaplarına göre, Suudi Arabistan 321 milyar dolarlık fosfat, 229 milyar dolarlık altın, 222 milyar dolarlık bakır ve 70 milyar dolarlık rezervlere sahip.

Sonuç olarak, Suudi Arabistan başta olmak üzere birçok Körfez ülkesi, sıvı altın olarak bilinen petrole bağımlı ekonomiyi dönüştürme noktasında ciddi çaba sarf ediyor. Bu anlamda madencilik sektörüne yönelen Suudi Arabistan, en son çıkarttığı madencilik yasasıyla yapısal bir değişikliğe gitti. Uluslararası yatırımları ülkeye çekmek isteyen Krallık aynı zamanda özelleştirme adımlarıyla madencilik sektörüne yönelik engelleri kaldırmayı hedefliyor. Söz konusu durum, rantiyer devlet politikalarından Suudi Arabistan’ı kurtarmak amacıyla önemli bir adım. Fakat Suudilerin, bu hedefi gerçekleştirmesinin önündeki en büyük engel, beklenen yatırımların siyasi sebeplerden ötürü tam anlamıyla gerçekleşmemesi. Dolayısıyla modernleşme, demokratikleşme ve Batılılaşma olmadan, yabancı yatırımın ülkeye çekilmesi Suudi Arabistan’ı bekleyen en büyük meydan okumadır.