Tahran’da Kazanan Mursi oldu

Doç. Dr. Mehmet Şahin ORSAM Ortadoğu Danışmanı Gazi Ün. Uluslararası ilişkiler Bl.
Bağlantısızlar Hareketi’nin 16. Zirvesi 30-31 Ağustos 2012 tarihinde İran’ın başkenti Tahran’da toplandı. Soğuk Savaş döneminin İki Kutuplu sisteminde özellikle bağımsızlığını yeni kazanan ve sömürge yönetimlerinden kurtulan devletlerin bir araya gelerek üçüncü bir yol arayışının bir sonucu olarak ortaya çıkan, bugün itibariye 120 üyeli Bağlantısızlar Hareketi, özellikle Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle amaçlanan hedefler doğrultusunda önemli bir varlık gösteremedi. Buna rağmen İran Tahran’da yapılan Bağlantısızlar Zirvesini bir avantaja dönüştürme gayreti içine girerek, söz konusu zirveyi kendi dış politik çıkarları açısından kullanmak istedi. Bir anlamda zirveyi diplomatik şova dönüştürme çabası içine girdi.
 
Zirve niye bu kadar ön plana çıktı?
 
- İran özellikle zirveyi ön plana çıkarmak istedi.
 
- 120 üyeli bir örgütün bizatihi Tahran’da toplanması zirveyi; Orta Doğu’da yaşanan “Arap Baharı”nın Orta Doğu’yu siyasi türbülansa sokması, Suriye’de yaşanan krizin her geçen gün bölgeselleşme riskinin artması, İran’ın başta nükleer programı olmak üzere Batı’yla çeşitli konularda sorunlar yaşaması gibi konular zirveyi öneli kıldı.
 
İran zirveden neyi amaçladı?
 
- İran 120 üyeli Bağlantısızlar Hareketini diplomatik bir şova dönüştürmek istedi.
 
-Batı’yla sorun yaşadığı nükleer programının haklı bir girişim olduğunu anlatmak için zirveyi iyi bir fırsat olarak gördü ve kullanmak istedi.
 
- Başta ABD ve İsrail olmak üzere kendisine baskı uygulayan devletlere zirve üzerinden rahatça cevap vermek istedi.
 
- Birleşmiş Milletlerin yapısı üzerinden Batı’nın kötü olduğunu anlatmaya çalıştı.
 
- Tunus’ta, Mısır’da, Libya’da, Yemen’de ve Bahreyn’de olanları “İslami Uyanış”, “erdemli ve onurlu şahlanış” olarak gören İran Yönetimi, Suriye’de yaşananları Batı’nın/ABD’nin/İsrail’in” komplosu olarak anlatmaya çalıştı.
 
- Mısır’ın yeni seçilen Müslüman Kardeşler kökenli Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin Tahran ziyaretini bölgedeki Batı karşıtlığını kullanarak dış politik kazanca dönüştürme gayreti içine girdi.
 
Zirvede kim kazandı?
 
Dini Lider Ali Hameney’in konuşması ile başlayan zirve, başlangıçta İran Yönetimi açısından iyi gidiyordu, ta ki Mısır’ın yeni seçilen Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi konuşana kadar. Mursi’nin konuşması İran Yönetiminin zirveden beklentilerini gölgede bırakmakla kalmadı, İran’ın özellikle Orta Doğu’da yürüttüğü ikiyüzlü politikasını gün yüzüne çıkardı. Mursi’nin Tahran ziyaretiyle Arap Baharı’yla beraber etkili olmaya başlayan İslami kesim üzerinden bölgede nüfuz alanı yakalayacağını düşünen İran, Mursi’nin Tahran’daki konuşmasıyla Orta Doğu’da Şii eksenine sıkışıp kaldı. Bugüne kadar Suriye üzerinden Arap Orta Doğusu’nda varlık gösteren/göstermeye çalışan İran’ı, Mısır’ın Müslüman Kardeşler kökenli yeni Cumhurbaşkanı Suriye’de yaşananlar üzerinden Sünni Arap Orta Doğusu’nun gözünde adeta bitirdi. Tahran’daki konuşmayı başka bir Bağlantısızlar Hareketinin ileri yapsaydı aynı etkiyi yapmazdı. Mursi’nin Müslüman Kardeşlerden olması İran açısından/İran’ın Orta Doğu siyaseti açısından darbe niteliğinde oldu. Nitekim Mursi’nin konuşmasını diplomatik kurallara uymayacak şekilde çevirmen bilinçli olarak yanlış çevrilirken, söz konusu konuşma İran televizyonları tarafından da yanlış aktarıldı.  Buna rağmen Bağlantısızların İran zirvesi İran’ın değil Mısır’ın/Mursi’nin zirvesi oldu. Tahran konuşmasıyla Mursi hem Mısır’da hem de Orta Doğu’da puan topladı. Bu arada İran’ın 1979’dan beri savunduğu “Müslümanların ve zayıfların/ezilenlerin yanında olma” politikasının sadece retorikten ibaret olduğu iyice ortaya çıkmış oldu.
 
 Artık İran’ın Orta Doğu’ya nüfuz etmesinin önünde çok ciddi iki engel var. 1) Recep Tayyip Erdoğan 2) Muhammed Mursi