Bakış

Türkiye ve Irak: Kaçırılan İş Birliği Fırsatları

1921’de Irak ve 1923’te Türkiye’nin birer modern devlet olarak kurulmalarından itibaren iki ülke arasındaki ilişkiler; dinî, toplumsal, coğrafi yakınlık ve ortak tarih gibi pek çok bağın bulunmasına ve aralarındaki sorunların sınırlı olmasına rağmen biri “geleneksel” iş birliği anlayışı, diğeri ilişkilerin zaman zaman donmasına yol açan “sınırlı” ihtilaflar çerçevesinde şekillenen iki ana kulvarda ilerlemiştir. İkili ilişkiler ileri bir düzeye veya stratejik iş birliği derecesine taşınamamış ancak neyse ki doğrudan yüzleşme ya da çatışma derecesine de düşmemiştir.

İki ülke, on yıllar boyunca siyaset, güvenlik ve ekonomik iş birliği ve koordinasyon tesis etme alanlarında ellerine geçen ve büyük imkânlar sunan fırsatları heba etme konusunda aynı derecede sorumludur. Bu fırsatlar değerlendirilmiş olsaydı her iki ülkenin pek çok sorun ve krizi bertaraf etmesi mümkün olabilirdi. Irak Türkiye için, Türkiye de Irak için önemlidir. Şu kadarını söylemek yeterlidir: Türkiye, Iraklıların en temel yaşam unsuru olan suyun kaynağına sahiptir. Irak ise Türkiye’nin Körfez’e açılan kapısı konumundadır.

Modern Irak-Türkiye ilişkilerindeki bu durgunluğu aşmanın yolları nedir? İki ülke arasında on yıllardır çözülmemiş, eksi sorunları hortlatan, karşılıklı suçlamaları yineleyen ve başarısız çözüm arayışları nedeniyle oluşan kısır döngüyü kırmanın yolları nedir? Her iki ülkenin verimli iş birliği fırsatlarını heba etmeleri nasıl engellenebilir? İki ülke arasındaki ilişkileri geliştirmek ve iyileştirmek için yeni vizyonlar var mıdır? Makale, iki ülke arasındaki ilişkilere etki eden faktörleri, ilişkilerin farklı boyutlarını, mevcut etkileşimleri ve beklentileri tartışmakta, sorunların çözümü ve ilişkilerin iyileştirilmesi için öneriler sunmaktadır.

Bizler, hiçbir tarafın kazançlı çıkmayacağı ihtilafları ve çekişmeleri derinleştirecek kışkırtmaları körüklemek yerine ülkeler ve halklar arasında çıkar alışverişi adına yakınlaşma ve iş birliği çağrısında bulunmanın ve rekabet ile farklılıkların reddedilmesinin bir zararı olmadığı, makalede okuyacağınız düşüncelerin, sadece Türkiye’nin çıkarlarını değil, Irak ve Türkiye’nin ortak çıkarlarını temsil ettiği inancındayız. Gerginlikler ve krizlerle dolu dünyamızda, ihtilafların ve karşılıklı suçlamaların peşinden gitmek, kolay yolu seçmek anlamına gelmektedir. Ancak buna karşı iki ülkenin çıkarlarını da geliştirecek barış, uyum ve iş birliği ortamının tesis edilmesi arayışı başlı başına büyük bir zorluk teşkil etmektedir.