Türkiye – Irak İlişkilerinde Yeniden Ekonomi

Gündemin ağır siyasi ve güvenlik yoğunluğu arasında çok fazla dikkat çekmese de geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin ticari başkenti olarak sayılan İstanbul önemli bir toplantıya ev sahipliği yaptı.

19 Kasım 2021 tarihinde Türkiye’den Ticaret Bakanı Mehmet Muş’un ev sahipliğinde, Irak Ticaret Bakanı Alaa Ahmed Obaid, Irak Ulaştırma Bakan Yardımcısı Tabib Abdullah, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) Bakanlar Kurulu Divan Başkanı Ümit Sabah Osman, Irak Ticaret Odaları Federasyonu Başkanı Abdulrezzak el-Zuhairi, IKBY Müteahhitler Birliği Başkanı Sero Dizayi’nin yanı sıra, iş konseyleri başkanları, Iraklı ve Türk STK temsilcileri, iş adamları ve çeşitli sektörlerin temsilcilerinin katılımı “Türkiye-Irak İş, Yatırım ve Müteahhitlik Forumu” düzenlendi. Söz konusu toplantıda Türkiye ve Irak arasında ekonomik işbirliğinin nasıl geliştirilebileceği üzerinde duruldu.

Zira Ticaret Bakanı Mehmet Muş, toplantıda yaptığı açıklamalarda iki ülkenin ekonomik potansiyeli açısından önemli veriler paylaştı. Muş, 2020 itibarıyla salgına rağmen 20,7 milyar dolara ulaşıldığını ifade ederek Irak'ın 2020 yılı itibariyle Türkiye'nin dünyaya ihracatında 4. sırada olduğunu, Türkiye’nin ise Irak'ın dünyaya ihracatında 3. sırada bulunduğu belirtti. 

Muş’un açıklamalarına göre 2020'de yaklaşık 11 bin 500 Türk firması Irak'a ihracat yaptı. Ticaret Bakanı Muş, ayrıca Türk firmalarının 2017'den beri üstlendikleri projelerin toplam bedelinin 6,5 milyar dolar olduğunu belirtti.

Bu noktada Türkiye’nin IŞİD sonrası Irak’ın yeniden yapılandırmasına verdiği katkının boyutu ortaya konmuş oldu. Bilindiği gibi Türkiye, 2018’de Kuveyt’te düzenlenen “Irak’ın Yeniden İmarı Konferansı”nda 5 milyar dolarlık kredi taahhüdü ile Irak’a en fazla kredi desteği sunan ülke olmuştu. Ancak Irak’taki siyasi ve güvenlik konusundaki gelişmeler IŞİD sonrası yeniden yapılandırma sürecini ciddi olarak sekteye uğrattı.

Nitekim 2019’da Irak’ın pek çok kentinde yaşanan protesto gösterilerinin ana sebebi de elektrik, su, sağlık, eğitim gibi temel kamu hizmetlerinin yeterli oranda sağlanamamasının yanı sıra işsizlik, yolsuzluk gibi ekonomik sorunlara çözüm bulunamamasıydı. Bu durum sadece Irak merkezi hükümetinin kontrolü altındaki vilayetleri değil, IKBY’nin kontrolündeki başta Süleymaniye olmak üzere Erbil’de de protesto gösterilerine yol açtı. Zira hem Irak merkezi hükümeti hem de IKBY hükümeti tarafından memur maaşlarının ödenmesi konusunda yaşanan gecikmeler, iş akdi ödemelerinin yapılamaması gibi sorunlar halkın ülke genelinde ciddi bir tepki göstermesine sebebiyet verdi. Söz konusu protesto gösterileri 2003 sonrası yeniden şekillenen Irak’ta ilk kez bir başbakanın (Adil Abdulmehdi) istifasına ve 4 yıllık görev süresini tamamlayamamasına neden oldu. Nitekim bunun sonucunda da Irak’ta 10 Ekim 2021 tarihinde ilk kez erken seçimler düzenlendi.

Halen erken seçimin resmi sonuçları açıklanmamış olsa da yeni hükümeti kim kurarsa kursun aynı problemlerle karşı karşıya kalacak. Zira Irak’ın sorunları dönemlik ya da mevcut yönetimle ilgili sorunlar değil. Tam tersine birikimsel sorunlar. ABD işgali ile başlayan sürecin ardından Irak’ın yaşadığı iç çatışmalar, mezhepsel gerginlikler, terörizm, yönetim problemler ve uyumsuzluk, dış müdahale, küresel ekonomik sorunlar gibi faktörler, ülkenin Saddam Hüseyin sonrası yeniden kalkınmasının önüne geçti. Bu nedenle dış faktörlerden bağımsız olarak Irak’ın kısa, orta ve uzun vadeli olarak ciddi bir yeniden kalkınma planına ihtiyacı olduğu aşikar. Mustafa el-Kazımi’nin başbakanlığındaki hükümet de ülkenin ekonomik problemlerine çözüm üretebilmek için bir alt yapı çalışması olan “White Paper – Beyaz Kağıdı” hazırladı. Söz konusu çalışma Irak’ın temel ekonomik problemlerine tarafsız ve açık bir biçimde ışık tutmaya çalışıyor ve çözüm önerileri üretmeye çalışıyor.

Buradan hareketle Irak’ın özellikle son bir yıllık süreçte özellikle komşu ülkeleri ile dengeli ve sıkı bir ilişki geliştirmeye çalıştığı görülüyor. Ürdün ve Mısır ile yapılan üçlü işbirliği girişiminin yanı sıra, Suudi Arabistan’la yeniden açılan Arar Sınır Kapısı, 30 milyar doları bulacağı söylenen ikili ticari anlaşmalar bunlardan sadece bir kaçı.

Bu noktada seçimler yapılmış ve yeni bir hükümetin kurulması söz konusu iken İstanbul’da düzenlenen “Türkiye-Irak İş, Yatırım ve Müteahhitlik Forumu” büyük önem taşıyor. Zira Türkiye, Irak’ın en büyük ticari ortaklarından biri ve bu ortaklığı çok daha ileriye taşıma potansiyeli var. Ancak Türkiye’nin tek başına istekli olması doğal olarak yeterli değil. Aynı zamanda Irak’ın da kararlı ve istekli olması da önemli.

Bununla birlikte Erbil ve Bağdat arasındaki işbirliği ve uyumun da sağlanması gerekiyor. Türkiye bu konuda dengeli bir yaklaşım içerisinde. Türkiye’den Irak’a yapılan ziyaretlerde bu açık bir biçimde görülüyor. Türkiye’nin hem Erbil hem de Bağdat’la özel ilişkileri var. Türkiye’den Irak’ı ziyaret eden hemen her yetkili, Bağdat ve Erbil’e eş zamanlı ziyaretler yapıyor. Türkiye için Erbil ya da Bağdat birbirinin alternatifi değil, tamamlayıcısı konumunda. Bu yüzden Türkiye açısından Bağdat ve Erbil arasındaki uyum son derece önemli. Nitekim IKBY’den yetkililerin de “Türkiye-Irak İş, Yatırım ve Müteahhitlik Forumu”na katılarak işbirliği mesajları vermesi önemli.

Mehmet Muş’un konuşmasında öngördüğü Ovaköy – Fişhabur ve Derecik – Mergesur kapılarının açılması için Erbil ve Bağdat arasında da işbirliği ve uyum sağlanmalı. Ayrıca Türkiye açısından en önemli projelerden biri de İstanbul’dan Basra’ya ulaşacak demir yolu ve yeni karayolu hattı projesi. Ancak bu projelerin gerçekleştirilebilmesi için Bağdat ve Erbil arasındaki işbirliğinin yanı sıra, ülkedeki istikrar ve güvenliğin de sağlanması gerekecek. Bu noktada Türkiye’nin Irak’taki her kesim ile diyalog kurma, işbirliğini geliştirme ve sürdürülebilir bir ilişki oluşturma konusunda istekli ve hazır olduğunu net bir biçimde görülüyor. Ancak iki ülke ilişkilerini derinden etkileyen terör örgütü PKK’nın Irak’taki varlığı, su gibi kemikleşmiş meselelerin siyasi rant ve bahane aracı olarak kullanılmaması, gerçekçi ve sağlam bir diyalog kurulması için son derece önemli. Eğer bu süreç aşılırsa, Ankara – Bağdat – Erbil üçgeninde çok daha istikrarlı ve kalıcı adımların atılması imkanı olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Bu analiz 28 Kasım 2021’de Rûdaw internet sitesinde “Türkiye – Irak ilişkilerinde yeniden ekonomi” başlığıyla yayınlanmıştır.