Rapor

Türkiye-Lübnan Dostluk Köprüsü: Lübnan’da Türk Varlığı ve Osmanlı Mirası

Türkiye, Beyrut’ta yaşanan patlama sonrasında Lübnan’a yardım elini ilk uzatan ülkelerin başında gelmiştir. Patlamadan sonraki günler içinde T.C. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ve T.C. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Beyrut’u ziyaret etmiştir. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu burada yaptığı açıklamada “Ben Türk'üm, Türkmen'im diyen soydaşlarımıza vatandaşlık vereceğiz” ifadesini kullanmıştır. Bu açıklama Lübnan Türkmenleri arasında heyecan yaratmıştır. Bunun yanı sıra başta AFAD olmak üzere Türk yardım kuruluşları Lübnan’a destek amacıyla hemen harekete geçmiştir. Bu kapsamda söz konusu kuruluşların temsilcileri Lübnan Türkmen yerleşimlerini de ziyaret etmiştir. Bu gelişmeler ile birlikte Lübnan’da Türk varlığı konusu Türkiye kamuoyunda gündeme gelmiştir. ORSAM ilk olarak 2009 yılında saha çalışmasına dayalı olarak Lübnan’da Türk varlığını ele alan çalışmasını yayımlamıştır. Bu çalışmanın ardından Lübnan’da diğer bazı Türkmen yerleşimlerin de olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle ORSAM, 2015 yılında Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın desteği ile güncellenmiş bir Lübnan’da Türk Varlığı raporu yayımlamıştır. Konunun son dönemde gündeme gelmesi nedeniyle 2015 yılında hazırlanan güncellenmiş raporu yeniden Türk kamuoyunun ilgisine sunuyoruz.

Türkiye ile Lübnan Türkmenleri arasında ilk ilişkiler 1989 yılında kurulmuştur. Lübnan ordusunda askerlik görevi yürüten Kavaşra köyünden Halit Esad, 1989 yılında görevi sırasında Türkçe konuşurken subayı tarafından fark edilir. Subayın Halit Esad’ı Türkiye Büyükelçiliği’ne götürmesi ile ilk ilişki kurulmuştur. O dönemin Beyrut Büyükelçisi İbrahim Dicleli ile görüşen Esad, Kavaşra köyünden bir Türkmen olduğunu ifade etmiştir. Bunun üzerine büyükelçi köyün yaşlılarını Büyükelçiliğe davet etmiştir. Daha sonra Büyükelçi İbrahim Dicleli Kavaşra köyünü ziyaret etmiş ve böylece ilk bağ kurulmuştur. 1989 yılında Lübnan iç savaşı nedeniyle Büyükelçinin dönüş yolunda korumalığını köy halkı yapmış, Trablus şehrine kadar eşlik etmiştir. Bu ilk tanışmadan sonra Beyrut’a atanan yeni büyükelçinin Akkar bölgesindeki iki Türkmen köyünü ziyaret etmesi gelenek haline gelmiştir. Uzun yıllar Lübnan Türkmenlerinin sadece Akkar bölgesinde yaşayanlardan ibaret olduğu sanılmıştır. Kavaşra köyünün yönlendirmesi ile Baalbek bölgesindeki Türkmenlerle 2007, Dınniye bölgesindeki Türkmenler ile de 2011 yılında ilk ilişki kurulmuştur.

Çalışma esas olarak Lübnan Türkmenleri konusuna odaklanmaktadır. Ancak Lübnan’da Türk varlığı daha geniş bir çerçevede ele alınmıştır. Bu tanıma göre Anadolu ve Türkiye ile ilişkisi olan, Osmanlı ve onun mirasçısı Türkiye ile tarihsel nedenlerle duygusal bağ kuran kesimler de çalışma kapsamı içine alınmıştır. Bu tanım çerçevesinde Lübnan’daki Türk varlığı ve Osmanlı mirasını 8 başlık altında sınıflandırabiliriz:

1. Akkar Türkmenleri: Kuzey Vilayeti Akkar bölgesinde Kobayat yakınındaki iki köyde yaşayan Türkmenler.

2. Baalbek Türkmenleri: Doğu Lübnan’da Beka vilayeti içinde yer alan Baalbek şehri çevresindeki 5 küçük yerleşim birimi ve Hermel yakınında Suriye sınırındaki 1 köyde yaşayan Türkmenler.

3. Dınniye Türkmenleri: Kuzey Vilayeti’ne bağlı Dınniye bölgesinde yer alan 2 Türkmen köyü.

4. Girit Türkleri: Girit Adası’nın Osmanlı’dan Yunan hâkimiyetine geçmesi ve Giritli Müslümanlara yönelik saldırıların artması ile adadaki Müslümanların o dönemde Osmanlı hâkimiyetindeki bölgelere yerleştirilmesi çerçevesinde Suriye ve Lübnan’a getirilen ve Trablus’ta yaşayan Türkler.

5. Lübnan’da Yaşayan Türk Vatandaşları (Mardinliler): 1940’lı yıllarda ekonomik nedenlerle Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesinden göç ederek çoğunluğu Beyrut olmak üzere Lübnan’a yerleşmiş Türk vatandaşları.

6. Suriye Türkmenleri: Suriye’de yaşanan iç savaş sonrası Akkar ve Baalbek’te Lübnan Türkmen bölgelerine göç eden Suriye Türkmenleri.

7. Anadolu kökenli aileler ve Osmanlı mirası: Çoğunluğu Trablus ve Akkar’da olmak üzere Osmanlı döneminde Anadolu’dan gelerek bölgeye yerleşmiş aileler ile Osmanlı’nın yerel yönetimde ayrıcalık tanıdığı eşraf aileler. Daha geniş çerçevede Osmanlı’ya yakınlık hisseden ve Osmanlı’nın mirasçısı olarak Türkiye ile arasında duygusal bağ kuran aileler.

8. Çerkesler: 19. yüzyılda Kuzey Kafkasya halklarının Osmanlı topraklarına yönelik zorunlu göçü sırasında ve 93 Harbi olarak bilinen Osmanlı Rus Savaşı sonrası (1877– 78) Balkanlardan Ortadoğu’ya yerleştirilen Çerkesler.

Çalışma tamamen Lübnan’da gerçekleştirilen saha çalışmasına dayalı olarak hazırlanmıştır. Bu kapsamda yukarıda sıralanan tüm toplulukların yerleşim yerleri ziyaret edilmiş, ileri gelenler ve halk ile görüşülmüştür. Görüşmelerde Lübnan Türkmenlerine; yaşadıkları coğrafya, nüfusları, kültürleri, kimlik tanımlamaları, siyasal eğilimleri, Türkiye hakkındaki düşünceleri, sıkıntıları ve Türkiye’den beklentileri konularında sorular yöneltilmiştir. Anadolu ve Osmanlı kökenli aileler konusunda Akkar ve Trablus’ta ailelerin kendileri ile görüşülmüş, dernekleri ziyaret edilmiştir. Suriye Türkmenleri yerleştikleri bölgelerde ziyaret edilmiş, temsilcileri ile görüşme gerçekleştirilmiştir. Bunun yanı sıra Lübnanlı farklı toplumsal kesimlerin temsilcileri ile görüşerek Lübnan toplumunun Lübnan Türkmenleri algısı anlaşılmaya çalışılmıştır.

Bütün toplulukların detaylı olarak ele alınacağı bölüme geçmeden önce Lübnan Türkmenlerinin kısa tarihi anlatılacaktır.