Analiz

Türkiye’nin Artan Bölgesel Askeri Aktivizmini Anlamak

Tarihsel hafızası göz önünde bulundurulduğunda Türkiye, ulusal güvenliği ve hedefleri doğrultusunda köklü bir dış politika ve güvenlik kültürüne sahiptir. Türkiye, jeopolitik konumu nedeniyle tarih boyunca bölgesel ve küresel rekabetin merkezinde yer almış ve/ya bundan etkilenmiş bir aktördür. Bu konumu nedeniyle bugün de Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Asya ekseninde meydana gelen istikrarsızlıklardan en çok etkilenen ülkelerden biridir. Tüm bu istikrarsızlıklar tarih boyunca olduğu gibi bugün de Türkiye’nin dış politika ve güvenlik kararlarını etkileme potansiyeli taşımaktadır.

Türkiye açısından bugün hem Kuzey Afrika ve Ortadoğu merkezli artan istikrarsızlıklar hem de uluslararası sistemde meydana gelen değişimler kendi dış politika ve güvenlik yaklaşımını yeniden inşa etme zarureti doğurmaktadır. Özellikle Suriye iç savaşı sonrası yakın sınırlarında artan meydan okumalar ve devlet dışı silahlı aktörlerin bölgesel çapta etkinliğini artırmasının yol açtığı riskler, Ankara’yı ulusal güvenliğini sağlama ve çıkarlarını koruma hedefi doğrultusunda askeri, siyasi ve teknolojik kabiliyetlerini kombine eden ofansif bir tutum izlemeye itmiştir. Türkiye, bu doğrultuda savunmacı güvenlik yaklaşımının yerine “tehditleri kaynağında yok etme” anlayışını benimseyerek, sınır aşırı alanlarda da etkisini artırmaya odaklanmıştır.