Umman Sultanı Heysem bin Tarık’ın Suudi Arabistan Ziyareti

Umman Sultanı Heysem bin Tarık Al Said Ocak 2020’de tahta çıktıktan sonraki ilk yurt dışı ziyaretini 11-12 Temmuz tarihlerinde Suudi Arabistan’a gerçekleştirdi. Her iki ülkenin medyası tarafından “tarihî” olarak nitelenen bu ziyaretin hem ikili ilişkiler hem de bölgesel dinamikler açısından barındırdığı anlamlar önemlidir.

Umman Sultanı Heysem bin Tarık’ı ve beraberinde üst düzey devlet görevlilerinden oluşan heyeti Suudi Arabistan’ın NEOM kentinde Veliaht Prens Muhammed bin Selman karşılamıştır. Bununla birlikte, Heysem bin Tarık ziyareti sırasında Kral Selman ile de bir görüşme gerçekleştirmiştir. Söz konusu görüşmenin, 85 yaşındaki Kral Selman’ın salgın şartlarında gerçekleştirdiği ilk yüz yüze görüşme olması Suudi Arabistan’ın bu ziyarete verdiği önemin göstergesidir. Diğer taraftan Umman Sultanı’nın ilk yurt dışı gezisini yapmak için Suudi Arabistan’ı tercih etmesi de Umman’ın Suudi Arabistan ile ilişkilere verdiği önem açısından dikkate değerdir.

Ziyaretin Umman Açısından Anlamı
Ziyaret, Umman açısından değerlendirildiğinde iki başlık ön plana çıkmaktadır. Bunlardan ilki sultanlığın içinden geçmekte olduğu derin ekonomik krizden çıkmak için Suudi Arabistan gibi büyük ekonomilerle kurulacak iş birliklerine duyduğu ihtiyaçtır. Nitekim Umman, petrol üreten Körfez ülkeleri arasındaki en zayıf ekonomilerden birisi olarak kabul edilmektedir. Ülke ihracatının %60’ının ve gelirlerinin ise %70’inin petrol ve doğal gaza dayalı olduğu göz önünde bulundurulduğunda, Umman’ın 2014’te petrol fiyatlarında yaşanan sert düşüş sonrasında içerisine girmiş olduğu ekonomik buhranın etkilerini günümüzde hâlâ görülmektedir. Yaşanan bu kriz, ülkenin borçluluk durumunun ve bütçe açığının kademeli olarak artmasına neden olmuştur. 2014’teki petrol krizinin hemen öncesinde hükûmet borçlarının GSYİH’ye oranı %4,9’ken bu oran 2019 yılında %60’a, daha sonra Covid-19 pandemisinin ekonomik etkileri de eklenince 2020 yılında %80’e yükselmiştir. Yine ülkenin bütçe açığında da benzer şekilde bir artış gözlemlenmiştir. 2020 yılı bütçe açığının GSYİH’ye oranı %17,32 olarak gerçekleşmiştir. Petrol fiyatlarındaki sert düşüş, Covid-19 pandemisinin ekonomik yansımalarıyla birleştiğinde 2020 yılında Umman ekonomisinin %6,4 oranında daralması sonucuyla karşı karşıya kalınmıştır.

Tüm bu ekonomik göstergeler ülkede işsizlik ve fiyat artışlarına sebep olarak Umman halkını da doğrudan etkilemiştir. Bunların yansıması olarak da Umman’da nadiren gerçekleşen geniş çaplı protestolar düzenlenmiş, bu da Sultan Heysem bin Tarık’ın başa çıkmak zorunda kaldığı ilk ciddi sınavı olmuştur. Tüm bu gelişmelerin ışığında Umman Sultanı’nın Suudi Arabistan ziyaretinin hedefinin iki ülke arasında çeşitli alanlarda iş birlikleri tesis edilerek ülkeyi içerisinde bulunduğu ekonomik krizden çıkarmak olduğu görülebilir. Nitekim ziyaret sırasında ekonomi, ticaret, kültür, taşımacılık, turizm gibi çeşitli alanları içeren iş birliği anlaşmaları imzalanmıştır. Bunun yanı sıra ikili ilişkileri güçlendirmek için atılacak ortak adımların koordine edilmesi için bir Suudi-Umman Koordinasyon Konseyi kurulmuştur. Bir diğer önemli gelişme de iki ülke arasında Suudi Arabistan’ın Al Ahsa bölgesi ile Umman’ın Ibri şehrini doğrudan bağlayan ilk kara yolunun açılmasıdır. 800 km’lik bu yolla iki ülke arasındaki ticaret ve turizm ilişkilerinin arttırılması hedeflenmektedir.

Bu ziyaretin bir diğer önemli çıkarımı da dış politikadaki etkileridir. Umman geleneksel olarak Körfez bölgesinde çıkan anlaşmazlıklarda üstlendiği arabuluculuk rolüyle ön plana çıkmaktadır. Önceki Sultan Kabus bin Said’in yaklaşık 50 yıllık iktidarında yürüttüğü bu dış politika anlayışı sayesinde Umman bölgede önemli bir aktör olarak kendini konumlandırmıştır. Fakat ülkenin içinden geçtiği zor durum ve salgın hastalığın da etkisiyle bu anlamda bir durgunluk yaşandığı görülmektedir. Sultan Heysem bin Tarık’ın son zamanlarda yaptığı hamlelerle ülkesini dış politikada eski günlerine döndürmeyi hedeflediği söylenebilir. Bu çerçevede Umman’ın son zamanlarda Yemen krizi bağlamında bir aktör olarak yükseldiği görülmektedir. Hem Suudi Arabistan hem de Yemen ile sınırının olması, İran ile nispeten iyi ilişkiler yürütmesi ve ABD’nin de bölgedeki önemli ortaklarından olması gibi faktörler göz önünde bulundurulduğunda Umman, Yemen krizinin çözümü için bölgede inisiyatif alabilecek ilk ülke olarak göze çarpmaktadır. Nitekim yakın zamanda Umman’dan bir heyet, Yemen’in İran destekli Husiler kontrolünde bulunan başkenti Sanaa’ya giderek burada Husileri ülke çapında bir ateşkesi kabul etmeye ve siyasi çözüm için müzakere masasına oturmaya ikna etmek için temaslarda bulunmuştur. Öte yandan Sultan’ın Suudi Arabistan temasları sırasında ele aldığı konulardan birinin de Yemen krizi olduğu ifade edilmiştir. Özetle, Umman bölgesel meselelerde aktif rol oynayarak hem dış politikada manevra alanını genişletmek hem de bölgedeki arabuluculuk konumunu güçlendirmek istemektedir.

Suudi Arabistan Penceresinden Sultan Heysem Ziyareti

Öte yandan bu ziyaret, Umman için olduğu kadar Suudi Arabistan için de anlamlar taşımaktadır. Suudi Arabistan açısından Heysem bin Tarık’ın ziyaretinin ilgili olduğu önemli bir nokta Yemen krizidir. 7 yıllık savaşın ardından gelinen noktada Suudi Arabistan Yemen’de başarılı olamamış, bunun aksine Husilerin Suudi topraklarına yönelik devamlı hava saldırılarına maruz kalmıştır. Husilerin saldırıları Suudi Arabistan’ın kritik altyapılarını, havalimanlarını hedef alarak ülkede endişe yaratmıştır. Öyle ki Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman devlet televizyonuna verdiği bir röportajda Husilerin Suudi Arabistan topraklarına yönelik saldırılarını sonlandırması karşılığında ekonomik yardım teklif ettiklerini belirtmiştir. Suudi Arabistan’ın ilk önceliğinin Yemen’de bir ateşkesin sağlanması olduğu görülmektedir. Bu anlamda peş peşe çağrıların yapıldığına, planların teklif edildiğine tanık olunmuştur. Umman bu çerçevede hem İran’la hem de Husilerle müzakerelerin yürütülmesinde aracı bir aktör olarak Suudi Arabistan açısından önem arz etmektedir. Ayrıca, Husi sözcü Muhammed Abdulselam’ın da Umman’da ikamet ettiğini belirtmekte fayda vardır. Suudi Arabistan’ın Umman’ın arabuluculuğuyla Husilerden gelen tehditlere bir nihayet vermek istediğini söylemek mümkündür.

Söz konusu ziyaret Suudi Arabistan-Umman ilişkileri açısından olduğu kadar bölgesel dinamikler açısından da önem arz etmektedir. Bu önem, ziyaretin özellikle Suudi Arabistan ve BAE arasında son zamanlarda yükselen gerginliğin ortasında gerçekleşmesiyle kendini göstermektedir. Körfez’in iki önde gelen ülkesi arasında aslında bir süredir çeşitli konularda anlaşmazlıklar ve farklılıklar olduğu göze çarpmaktadır. 2019’da BAE’nin Yemen’deki koalisyondan çekilmesi ve Yemen’de farklı yerel grupları desteklemesi Riyad-Abu Dabi hattındaki uyuşmazlıkları körüklemiştir. Sonraki süreçte her iki ülkenin çıkarlarının başta ekonomi, ticaret, turizm gibi alanlarda karşı karşıya gelmesi bu anlaşmazlığı derinleştirmiştir.

Neden NEOM Kenti?
Ziyaretin Umman’a daha yakın bir Suudi kentinde ya da başkent Riyad’da değil de Kızıldeniz kıyısında yer alan NEOM kentinde gerçekleşmiş olması dikkat çekicidir. İki sebepten ötürü ziyaretin NEOM’da gerçekleştiği belirtilebilir. İlki, 500 milyar dolarlık bir yatırımla hayata geçirilmesi planlanan bu mega projenin bu tarz etkinliklerle kamuoyunda reklamının yapılması isteğidir. Nitekim daha önce benzer şekilde NEOM kentinde çeşitli spor etkinliklerinin yapıldığı, fuarların düzenlendiği, kentin çeşitli zirve ve toplantılara ev sahipliği yaptığı bilinmektedir. Bir diğer ihtimalse güvenlik endişeleridir. Bilindiği üzere Yemen’deki Husiler, Suudi topraklarına yönelik devamlı hava saldırıları düzenlemektedir. Bu hava saldırılarının menzili konusunda çeşitli spekülasyonlar yapılmaktadır. Öyle ki Husiler sahip oldukları sistemlerin Riyad’ı vurabilecek kapasitede olduğunu iddia etmekte, zaman zaman yaptıkları açıklamalarla da Riyad kenti sakinlerini muhtemel hava saldırılarına karşı uyarmaktadır. Dolayısıyla ziyaretin güvenlik endişeleriyle NEOM kentinde gerçekleştirilmiş olması da ihtimal dâhilindedir.

Sonuç Yerine
Söz konusu gelişmeler ışığında Suudi Arabistan’ın BAE’ye karşı diğer bölge ülkeleriyle ilişkileri geliştirmek istediği görülmektedir. Suudi Arabistan-Umman arasında açılan kara yolu bu isteğin yansıması olarak gerçekleşmiştir. Nitekim bu yolun bir diğer özelliği de iki ülke arasındaki ulaşımda BAE’yi devre dışı bırakmasıdır. Daha önce Umman’dan Suudi Arabistan’a karayoluyla gitmek isteyen bir kişi BAE üzerinden 1640 km’lik bir yolu kat etmek zorundaydı. Geniş pencereden bakıldığında Suudi Arabistan’ın BAE’ye duyduğu ihtiyacı azaltmak için bu tarz adımlar attığını söylemek mümkündür. Dolayısıyla, Umman Sultanı’nın bu ziyaretinin Suudi Arabistan açısından böyle bir anlam taşıdığı da ifade edilebilir. Sonuç olarak Umman Sultanı Heysem bin Tarık’ın iki günlük Suudi Arabistan gezisi hem ikili ilişkiler hem de değişen bölgesel denklemler bakımından birtakım ipuçları taşımaktadır. Buradan hareketle Suudi-Umman ilişkilerinin önümüzdeki günlerde yoğunlaşması beklenirken BAE’nin buna karşılık nasıl bir hamlede bulunacağı takip edilmesi gereken konu olarak masada durmaktadır.