Üniversite Profesörleri ve İslami Uyanış

11-12 Aralık 2012 tarihlerinde İran tarafından benimde katıldığım “Üniversite Profesörleri ve İslami Uyanış” adı altında bir konferans düzenlendi. Bu “İslami Uyanış” adı altında düzenlenen konferanslar serisinin beşincisini oluşturmaktadır. Daha önce “İslami Uyanış” adı altında genel katılımlı, kadınların, gençlerin ve edebiyatçıların katıldığı dört tane daha konferans düzenlenmiştir. Son konferansa 70’den fazla ülkeden 700’ün üzerinde akademisyenin davetli olarak katılımı sağlandı. Konferans İran devleti tarafından düzenlenen en önemli konferanslardan biri olduğu rahatlıkla söylenebilir. Çünkü konferansı düzenleyen kurum, doğrudan Veliy-i Fakih Ali Hamaney’e bağlı olarak çalışan ve başında İran eski Dışişleri Bakanı Ali Ekber Velayeti’nin olduğu İslami Uyanış Konferansı tarafından düzenlenmektedir. Aynı zamanda söz konusu konferansa başta Dini Lider Ali Hamaney olmak üzere Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinejad ve Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi’nin katılımı ve birer konuşma yapmaları konferansın İran açısından çok önemli olduğunun bir göstergesidir. Nitekim, konferansta öne çıkan konuşmalar neredeyse sadece İran devlet adamlarının konuşmaları ve bunların içeriğindeki mesajlar oldu.
 
Aralık 2010’da Tunus’ta Arap Baharı diye adlandırılan mevcut yönetimlere/diktatörlere karşı Arap Halk Hareketlerinin başlaması ve kısa zamanda Mısır, Libya, Bahreyn, Yemen ve Suriye gibi ülkelerde yayılması üzerine İran söz konuşu gelişmeler karşısında kendi pozisyonunu belirlemek ve bunu kendi açısından uygun bir çerçevede sunmaya çalışmaktadır. Suriye dışındaki tüm ülkelerdeki gelişmeler/ayaklanmalar İran tarafından “İslami Uyanış” olarak tanımlanmaktadır. Arap dünyasındaki tüm bu ayaklanmaların 1979 İran İslam Devrimi’nden esinlendiği vurgulanmakta ve bölgedeki hatta dünyadaki “İslami Uyanış”ın öncüsünün İran İslam Devrimi ve bu hareketin liderinin de müteveffa Ayetullah Humeyni olduğu ifade edilmektedir.
 
İran “İslami Uyanış” Konferansları serisi ile sadece Ortadoğu’da değil, İslam dünyasını da içine alan geniş coğrafyada etkinlik kurmaya çalışmakta ve mesajlarını doğrudan İslam dünyasının farklı kesimlerinin temsilcileri sayesinde iletmeye çalışmaktadır. Öyle anlaşılıyor ki, bu konferanslar serisi daha devam edecek gibi gözükmektedir.
 
Konferansta verilmek istenen mesaj İranlı en üst düzey yetkililerin konuşmalarıyla açıkça iletilmektedir. Bölgedeki Batı ile içli-dışlı olan seküler otoriter yöneticilerin ayaklanmalarla yönetimden uzaklaştırılmaları “İslami Uyanış”ın önemli bir başarısı olarak görülmektedir.  Konferansta İslam”ın, İslami Uyanış”ın ve İran İslam Devrimi’nin önemi sık sık vurgulanmaktadır.
 
Konferans çerçevesinde ilk gün genel katılımlı ve tek oturumlu bir toplantı düzenlendi. Konferansın sekreteryasını yürüten İran eski Dışişleri Bakanı Ali Ekber Velayeti’nin açılış konuşmasıyla başlayan konferans, değişik ülkelerden gelen akademisyenlerden seçilenlerin kısa konuşmalarıyla devam etti. Bu oturumda esas konuşmaları önce mevcut Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi ve sonra Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinejad yaptı. İşin ilginç yanı, neredeyse konuşan akademisyenlerin tümünün siyasi içerikli konuşmalarına karşın Ahmedinejat’ın akademik içerikli uzun bir konuşma yapmasıydı. Ahmedinejad’ın konuşması akademisyenlere işlerini hatırlatır nitelikteydi. Öğleden sonra ise, “İslami Uyanış: Tehditler ve Fırsatlar”, “İslami Uyanış: Gelişme, Adalet ve Ekonomik Yönetim”, “İslami Uyanış ve Çağdaş Dünyada Güç Dengesindeki Değişim”, “İslami Uyanış ve Dini Demokrasi” ve “İslami Uyanış ve Üniversite Profesörlerinin Teori ve Misyonları” adı altında değişik oturumlarla konferans devam etti. Neredeyse tüm oturumlarda verilmek istenen mesaj aynı idi: Tabiki Suriye hariç Arap Ülkelerindeki Halk Hareketleri “İslami Uyanış”ın bir sonucudur ve bunun öncüsü de İran İslam Devrimi’dir. İran tarafından Suriye’deki ayaklanma “sahte İslami Uyanış” olarak görülmektedir.
 
Son gün ise konferansa katılan akademisyenler Dini lider Ali Hamaney tarafından kabul edildiler. Burada yaptığı konuşmada Dini lider dünyanın “İslami Uyanış”tan korktuğunu, bundan dolayı bölgedeki ayaklanmaları “İslami Uyanış” olarak görmek istemediklerini dile getirdi. Söz konusu ayaklanmaların (İslami Uyanış) Batılı emperyalist güçler tarafından saptırılmak istenmekte olduğunu vurguladı. Bu süreçte Müslüman toplumun uyanık tutulması için akademisyenlere çok önemli işler düştüğü ifade edildi. İşin ilginç yanı, daha öncede dile getirildiği üzere Suriye’de yaşanan gelişmelerin “İslami Uyanış”ın dışında tutulmasıydı. Dini lider Suriyeli muhaliflerin büyük bir hata içinde olduklarını söyledi. Suriye’deki ayaklanmayı çıkaranları Batılı güçler olduğu ve bunların amaçlarının da “Direniş Cephesi”ni kırmak olduğu vurgulandı. Ve Suriye’yi iç savaşa sürükleyerek kardeş kanı akıtanların suçlu olduğu Dini lider tarafından dile getirildi. Tabiî ki burada dikkat çeken ve üzerinde durulması gereken şeyin, Arap ülkelerinde meydana gelen ayaklanmaların “İslami Uyanış” olarak görülmesine karşın, Suriye’deki ayaklanmanın “sahte İslami Uyanış” olarak görülmesiydi. Bu durumda, Suriye’de yaşanan gelişmeler İran’daki dini rejim için bir “turnusol” vazifesi görmektedir ve İranlı yetkililerin inandırıcılığını ortadan kaldırmaktadır.
 
Not: “İslami Uyanış” Konferansı hakkında detaylı bilgi için bkz:
http://www.islamic-awakening.ir/?lang=en