Söyleşi

Yekgirtu İslami Kürdistan (Kürdistan İslami Birliği) Partisi Genel Başkanı Selahattin Bahattin ile Röportaj

ORSAM: Sayın Bahattin bize öncelikle partinizi tanımamız açısından genel bilgiler verebilir misiniz?   BAHATTİN: Partimiz 1994 yılında kurulmuştur. Bir siyasi İslami partidir. İlk kuruluşumuzdan itibaren silahlı mücadeleyi tercih eden bir grup olmadık. Siyaset yapmayı tercih ediyoruz. Normalde siyasette silah olmaz ama Kürdistan bölgesinde laik partiler, İslami partiler dönemin koşulların göre hepsi elinde silah bulunduran hareketlerdi. Biz o zaman da elinde silah bulundurmayan tek siyasi örgüttük. Biz her zaman siyaset yapmanın doğru tercih olduğunu düşündük. İslam’ı anlamaya ve anlatmaya çalıştık. Etnik meselelerde de biz silahı tercih etmedik. Etnik kökeni bir şovenizm olarak görmek istemedik. Biz gerçek adaletin İslami anlayışla oluşabileceğini düşünüyoruz.  Diğer partiler ile de barış ve özgürlük içinde birlikte yaşamaya özen gösteriyoruz. Biz rekabetimizi sandıkta yapıyoruz. Bunu hiçbir zaman parlamento dışına kavga olarak dönüştürmemeye çalışıyoruz. Rekabetimiz siyasette. Bütün bakış açımız Kur’an-ı Kerim’e dayanmaktadır ve onu ezberlemeye önem veriyoruz.
Partinizin 1994 yılında kurulduğunu söylediniz. O zamandan bu yana partinin geçirdiği aşamalar nelerdir?   Şimdiye kadar beş kongre gerçekleştirdik. Partinin yönetimi, kongrelerde hep değişmiştir. Birinci kongreden bu yana partinin genel başkanlığını ben yürütüyorum. Ama partinin diğer üyeleri zaman zaman değişmiştir. Parti içindeki uygulamalar yasalara uygun ve demokratik bir temeldedir. Değişimi seçimle ve demokratik bir sistemle gerçekleştiriyoruz. 
İlk kez ne zaman bölgesel seçime katıldınız?   İlk olarak 1992 yılında başka bir isimle girdik. O zaman ki ismimiz İslami Hareket’ti daha sonra adımızı değiştirdik ve bir partiye dönüştürdük. Aradaki belediye seçimlerine katıldık. 2005 yılı Ocak ve Aralık aylarında yapılan iki seçime de katıldık. Son Irak parlamentosu seçimine de katıldık.    Peki, bu seçimlerdeki başarı oranınız nedir acaba?   2005’te Kürdistan parlamentosuna beş tane milletvekili gönderdik. Beş kişi de Bağdat’a gönderdik. 2009 yılındaki seçimlerde altı tane milletvekili Kürdistan parlamentosuna, 2010 yılındaki Irak parlamento seçiminde de Bağdat’a dört milletvekili gönderdik.    Size göre Kürt bölgesindeki siyasete yön veren dinamikler nelerdir?   Her şeyden önce bölgede taşlar daha yerine oturmadı. Burada parti anlayışı biraz değişiktir. Bir parti bulunmaktadır bir de partilerin askeri yapısı vardır. Burada parti hükümetin de üstündedir ve devleti parti yönetmektedir. Parti mantığı daha henüz doğru bir temele oturmadı. Burada bir devrim oldu. Bu bir kavmin yani Kürt halkının bir devrimiydi. Fakat dağdakiler geldiler bu devrime sahip çıktılar. Bir zaman geçecek aradan, ondan sonra halk kendisi demokrasiyi talep edecektir. Zaten bu zaman oluştuktan sonra işler yoluna girmiş olacak. Biz böyle görüyoruz. Şu anki koşullar on yıl öncesine göre çok iyidir ve daha da iyi olacaktır. Ancak siyasi partiler kanunu henüz burada oturmamıştır. Seçimlerin yapılış şekli bile halka güven vermemektedir. Sahte oylar kullanılabilmektedir. Yavaş yavaş bunlar olgunlaşacak ve yerine oturacaktır.   Kendinizi bölge siyasetinde nereye oturtuyorsunuz. Bir muhalefet partisisiniz. Diğer muhalefet partileriyle aranızdaki ilişkiler nasıl? Bölgesel parlamentoda hangi konularda hükümete destek veriyor hangilerine karşı çıkıyorsunuz?   Biz bir muhalefet partisiyiz. Bunun için de diğer siyasi partilerle devamlı olarak bir ilişki halindeyiz, görüşüyoruz. Bazı konularda görüş alışverişinde bulunuyoruz. Kabul ettiğimiz, tamam dediğimiz şeyler de oluyor ancak bazen de kendi partimizin görüşü, bakış açısı açısından bazı konulara hayır dediğimiz oluyor. Bağımsız hareket ediyoruz. Stratejiyi biz bu açıdan değerlendiriyoruz. İlişkiler bu şekilde devam ediyor. Eğer ki hükümet önümüze iyi bir yasa getiriyorsa desteklediğimiz oluyor.    Irak’taki federal yapı hakkında ne düşünüyorsunuz. Mevcut hali iyi mi yoksa daha mı genişletilmesi gerektiğini düşünüyorsunuz?   Biz Irak’ın çok farklı etnik gruplardan oluştuğunu bilen bir partiyiz. Bu yüzden Irak’ın federalizm ile yönetilmesini uygun bir yönetim anlayışı olarak görüyoruz. Kürdistan federal bölgesi biraz emri vaki olarak oluşmuş bir bölgedir. 1992’den bu yana kendi başına bir devlet gibi hareket eden, öyle düşünen, kurumlarının alt yapısını o şekilde oluşturan müstakil bir devlet gibi hareket ediyor. Bu konuda halkın düşüncesi çok önemlidir. Buna da bakmak gerekir. Irak’ın düzgün bir şekilde yönetilebilmesi federalizm ile olacaksa Kürdistan federe devletin olmasında bir sakınca yoktur. Ama anayasaya uygun federal kurallar içinde bir yönetim olması gerekir.   140. maddenin içeriği ve uygulanması hakkında ne düşünüyorsunuz?   140. madde anayasanın içinde yer alan bir maddedir. Kabul edilen anayasanın uygulanmasında birtakım sorunlar mevcuttur. Maddenin kendisinde bir sıkıntı yok çünkü madde sorunlu bölgelerin kaderini ya da geleceğini bir şekilde tayin etmeyi amaçlayan bir maddedir. Ama uygulamada sıkıntılar oluşuyor. Özellikle nüfus sayımı ardından referandum ve sonra kime bağlanıp bağlanmayacağı sorunu bulunmaktadır. Bu üç aşamanın uygulanması sonucunda belki Kürdistan bölgesine bağlanmayacaktır. Kendi başına hareket edecektir. Ama en önemlisi normalleşmenin sağlanması ve kentin ya da tartışmalı bölgelerin kendi kaderini belirlemesidir. En büyük sorun da şovenist bazı grupların varlığıdır. Bu gruplar Kürtler arasında da Araplar arasında da Türkmenler arasında da bulunmaktadır.    Petrol yasası ve petrolün çıkartılmasına ilişkin düzenlemeler konusunda nasıl bir politikanız bulunmaktadır?   Irak anayasası petrol konusunda bütün Irak petrolünün Irak halkına ait olduğunu söyler. Bir bölgede petrol çıkıyorsa öncelikle bu petrol o bölgede yaşayan halkların bir garantisidir. Her şeyden önce petrolden gelen paranın dağıtımını merkezi yönetim sağlamalıdır. Kürdistan hükümeti de olsa bunun dağıtımı tek bir yerden yapılması gerekmektedir. Doğalgaz ve petrol ile ilgili bir yasa bulunmaktadır ama henüz onaylanmış değildir. Çok uzun bir zamandır onaylanmış değildir. Kürdistan Parlamentosu petrol ve doğalgaz yasasını onayladı ve hayata geçirdi. Kürdistan hükümeti bu kanun üzerinden hareket etmektedir. Bu sorun kaba güç ile çözülmez. Barış ve özgürlükler çerçevesinde, konuşarak ve ortak akıl ile çözülebilecek bir sorundur.   Peki, toplumsal meselelere bakışınız nedir. Örneğin göç olgusunun yarattığı sorunlara, hızlı şehirleşmenin getirdiği sorunlara ne gibi çözümler öneriyorsunuz?   Burada yaşayan halkın bir kimliği var. Her şeyden önce bunun yok olmaması çok önemlidir. Büyük kentlere gelen insanların kimliklerini korumakla beraber kimsenin malına tecavüz etmemeleri gerekir. Şartlar oturdukça sosyal konularda da daha farklı tavırlar ortaya çıkacaktır. İnsanın daha mutlu yaşaması için kültür ve özgürlük hareketlerinin bir arada olması gerekiyor. Bütün bunları bir araya topladığınız zaman insanın yaşamını belirleyen etmenler zemininde bir sosyal reforma ihtiyaç olduğunu görüyoruz. Bu da zaman alacak bir şeydir. Özgürlük, kardeşlik ve adalet duyguları bizim için önemlidir. Sorunların çözümünde bu üç unsur kullanılmalıdır.   Irak’ın genelinde başka İslami partiler de var. Araplar arasında Sünni partiler var, güneyde Şii partiler var. Onların dünyaya bakışıyla, İslami perspektifiyle sizin bakışınız aynı mı yoksa farklılıklar bulunuyor mu?   Biz Sünni’yiz. Ama biz meselelere mezhepçi açılarla yaklaşmıyoruz. Biz İslami bir grubuz, elde silah bulunduran, terör olaylarına karışan bir grup değiliz. Bir Kürt’üz ama şovenizm yapmıyoruz. Biz İslam’a iman etmiş bir milletiz ama biz asla dünyada olup bitenlere kapalı değiliz. Dünya siyasetinden, demokrasiden kopuk değiliz.   Son olarak, Türkiye ile ilişkiler konusunda ne düşünüyorsunuz, bu ilişkilerin nasıl daha ileri boyuta taşınabileceğini düşünüyorsunuz?   Aynı şekilde Türkiye ile ilişkilerin geliştirilmesi önemlidir. Ancak bana göre Türkiye’nin buradaki ilişkilerini geliştirebilmesi için buradaki bir partiyle ilişkilerinin iyi olması değil Kürdistan ile ilişkisinin iyi olması gerekmektedir. Çünkü partiler gelip geçicidir. Ama Kürdistan kalıcı olandır. Türkiye’nin var olan partilerle arası iyi ama Kürt halkıyla arası nasıl bu durum sorgulanmalıdır. Türkiye ile biz sınırız. Yani biz akrabayız. Bunun üzerinden nasıl ilişki geliştirebiliriz bu durum çok önemlidir. 500 yıl boyunca Osmanlı İmparatorluğu döneminde burada tek parçaydık hiçbir sorun yaşamaksızın beraber yaşadık. Biz buradan çok net görüyoruz ki Türkiye kendi Kürt sorununu özgürlük, adalet duygularıyla ve siyasi adımlar atarak çözebilir. Hem Türkiye için hem de burası için demokrasi, özgürlük ve adalet duygusu önemlidir. Siyaset ile çözülebilecek bir sorundur bu. Biraz da sabırlı olunması gerekiyor ve bir planın geliştirilmesi gerekiyor.
Sayın Bahattin değerli zamanınızı ve fikirlerinizi bizimle paylaştığınız için çok teşekkür ederiz.     Röportaj: Yrd. Doç. Dr. Serhat Erkmen, Oytun Orhan; ORSAM Ortadoğu Danışmanları