Analiz

Yemen Krizinin Kökeni

Ortadoğu’nun stratejik noktalarından birinde yer alan ve önemli bir nüfus barındıran Yemen, günümüzde çetrefilli bir krizle karşı karşıyadır. Yemen’deki krizin yerel, bölgesel ve küresel olmak üzere pek çok boyutu bulunmaktadır. Konuyla alakalı literatüre bakıldığında Yemen krizinin genel olarak İran ile Suudi Arabistan arasındaki güç mücadelesinin bir yansıması olarak değerlendirildiği görülmektedir. Bu bağlamda; Yemen’deki iç savaş birçok çalışmada bölgesel-küresel güçler ve onların güdümündeki aktörler üzerinden ele alınmaktadır. Bu durum Yemen’deki iç sorunların, İran ile Suudi Arabistan arasındaki jeopolitik ve ideolojik mücadelenin gölgesinde kalmasına yol açmaktadır. Ancak Yemen krizinin temelini oluşturan yerel ve ulusal dinamikler, bölgesel-küresel güç mücadeleleri ile dikkate alınmazsa Yemen’deki sorunları anlayabilmek oldukça güç olacaktır. Bu sebeple, Yemen krizi irdelenirken İran ile Suudi Arabistan arasındaki mücadelenin yanı sıra Yemen’deki yerel dinamiklerin de hesaba katılması gerekmektedir. Başta Husiler olmak üzere Yemen’deki pek çok aktörün kimliği ve bölgesel-küresel güçlerle ilişkileri yeterince incelenmemiştir. Nitekim, Yemen Krizi’ne dair yapılan yüzeysel çalışmalarda; çatışma taraflarından biri olan Husilerin İran’a bağlı bir örgüt olarak Yemen’i ele geçirmeye çalıştığı; Suudi Arabistan’ın da İran’ın Yemen’deki yayılmacılığına karşı mücadele ettiği görüşü hakimdir. 1 Bu görüş bir yönüyle doğru olmakla birlikte oldukça basite indirgenmiş bir bakış açısını yansıtmaktadır. Elbette Yemen’deki krizde İran ile Suudi Arabistan arasındaki mücadele önemli derecede rol oynamaktadır. Husiler, İran’dan ideolojik olarak etkilenmenin yanı sıra maddi olarak da İran tarafından -özellikle 2014 yılından sonra artan bir biçimde- desteklenmektedir. Ancak, Yemen krizinin ve Husi sorununun kökeni bu kadar basit ve yüzeysel değildir. Öncelikle belirtilmelidir ki; Husiler, Hizbullah gibi büyük ölçüde İran’a bağlı bir örgüt veya İran’ın girişimiyle kurulan bir yapılanmadan ziyade, yerel ve toplumsal temelleri olan sosyo-ekonomik sorunların beraberinde ortaya çıkan bir harekettir.2 Ancak bu hareket, zamanla Suudi Arabistan’ın ötekileştirme politikaları ve İran’ın ideolojik gücünün de etkisiyle organize militer bir örgüte dönüşerek Yemen krizinin en önemli aktörlerinden biri haline gelmiştir. Bu çalışmada da sosyal inşacı yaklaşım üzerinden hareketle kimlik, ideoloji, söylem, tehdit algısı gibi unsurlar mercek altına alınarak Yemen krizinin nasıl ortaya çıktığı, sosyal ve toplumsal dinamiklerinin neler olduğu, krizin neden derinleştiği ve sorunların nasıl çözülebileceği gibi sorulara cevaplar aranmıştır. Bir sorunun kökenini anlamadan o konuya dair çözümler üretmek pek mümkün değildir. Bu doğrultuda İran ile Suudi Arabistan arasındaki jeopolitik ve ideolojik mücadelenin Yemen krizi üzerindeki etkileri, Husilerin kimlikleri ve Yemen’deki iç dengenin bozulmasında yerel ve küresel aktörlerin rolleri birlikte ele alınmıştır. Bu sayede, Yemen’deki krizin asıl kaynağına ışık tutulmaya çalışılarak krize dair tekdüze yaklaşımlara da bir eleştiri getirilmiştir. Bu bağlamda Husilerin sadece İran’ın bir kolu olarak yorumlanamayacağı, Suudi Arabistan’ın Husileri İran yayılmacılığının bir parçası olarak görerek onlarla uzlaşmaz bir tutum sergilemesinin Yemen’deki krizi derinleştirdiği ve Husileri giderek İran’a bağımlı hale getirdiği savunulmuştur. Son olarak İran ile Suudi Arabistan arasındaki güç mücadelesinin Yemen’deki düzen bozduğu gerek ülke içi gerekse bölge olarak büyük bir kargaşaya neden olduğu ortaya konulmuştur.