Yeni Fas Anayasasının Ardından: Biat ve Eylem

Nebahat Tanrıverdi O, ORSAM Uzman Yardımcısı, nebahattanriverdi@orsam.org.tr
Kral VI Muhammed 31 Temmuz günü Kraliyet Sarayı’nda “Biat Günü”nde kendisine yapılan itaat ve bağlılık yeminlerini kabul ederken, aynı gün Değişim için 20 Şubat Hareketi de Kazablanka ve Tanca sokaklarında düzenlediği yeni protesto gösterileri ile parlamenter monarşi, özgürlük, sosyal adalet ve onur taleplerini yinelediler. Fas’ta önemli bir muhalif figür haline gelen bu gençlik hareketinin bu özel günde Fas sokaklarında yaptığı eylem pek çok bakımdan çarpıcı nitelikler taşımaktaydı. “İnancın Koruyucusu” unvanını taşıyan krala “Allah efendimizi korusun” duaları edildiği sırada kralın sembolik bir figür olduğu anayasal bir monarşi için isteklerinin bir kez daha dile getirildiği Kazablanka ve Tanca sokaklarında “Allah halkımızı korusun” sloganlarının atılması, eylem yapmaya devam eden muhaliflerin siyasi konumunu daha net ortaya koymaktadır. Sonuç itibari ile eylemler ne kralın 9 Mart’ta anayasal reform sözü vermesi ne de yeni anayasanın 1 Temmuz’da referandumla kabul edilmesi ile sona erdirilebilmiştir. Değişim için 20 Şubat Hareketi ve muhaliflerin ülkedeki etkinliği ve halkın desteği ise büyük bir tartışma konusu olarak karşımıza çıkmaktadır.    Fas’ta Protesto Gösterileri   20 Şubat, 20 Mart ve 20 Nisan’da üç büyük eylemin ardından Mayıs, Haziran ve Temmuz aylarında gösteriler düzenleyen Değişim için 20 Şubat Hareketi, özellikle referandumun ardından halk tarafından desteklenmeyen marjinal bir grup olma iddiası ile karşı karşıya kalmıştır. Ülkede gerçekleştirilen eylemlerde yolsuzlukla mücadele, demokratik devlet, anayasal değişiklikler, parlamentonun ve hükümetin fes edilip seçimlerin gerçekleştirilmesi, Berberi dilinin de resmi dil olarak kabul edilmesi, özgürlük, adil ve bağımsız yargı, işsizlik gibi sorunlar ve çeşitli hak taleplerini dile getiren hareket, Mısır ve Tunus’taki gibi büyük kitleleri sokağa dökememiştir. Ancak istikrarlı bir şekilde bugüne kadar protesto gösterileri düzenleyebildiği de dikkatlerden kaçmaması gereken bir olgudur. Öte yandan Kral VI Muhammed’i kendi kontrolünde de olsa anayasal değişiklik yapması bu muhalif gruplardan bağımsız değerlendirilemez. Bu bağlamda Fas siyasi hayatına getirdiği dinamizm ve siyasi partiler ile kral üzerinde oluşturulan politik baskı göz ardı edilmemelidir.    20 Şubat’ta başlayan eylemlerin ardından Kral VI. Muhammed’in 9 Mart’ta yaptığı konuşmasında anayasal reform sürecini başlatacağını duyurmuş, ardından üyeleri kral tarafından atanan anayasa komisyonunun kurulmuş ve 1 Temmuz’da da anayasal referandum düzenlenmiştir. Ancak kralın kontrolünde ilerleyen anayasal reform süreci, Değişim için 20 Şubat Hareketi, bazı siyasi partiler ve sendikalar tarafından kabul edilmemiş ve sonuç olarak eylemler devam etmiştir. Buna paralel olarak da monarşi, eylemciler üzerinde kullandığı şiddetin dozunu arttırmıştır.    Anayasal Referandum Süreci   Bu politik ortamda 15 Haziran günü taslak anayasa Kral VI Muhammed tarafından halka duyurulmuştur. Taslak anayasanın duyurulduğu bu tarihten referandumun yapıldığı 1 Temmuz’a kadar olan 15 günlük süreçte monarşi ve muhalifler farklı açılardan anayasa taslağını ele almış ve çalışmalar yürütmüşlerdir. 1 Temmuz 2011 tarihinde Fas tarihi açısından önemli bir dönüm noktası sayılabilecek anayasal referandum gerçekleştirilmiştir. Referandum öncesinde üç siyasi parti, bazı sendikalar ve 20 Şubat Hareketi boykot çağrısında bulunmuş ve sandıklara gitmeyeceklerini açıklamışlardır. Resmi olarak s,46 katılımla gerçekleştirilen referandumda yeni anayasa