Bakış

YPG’nin Meşruiyet Sorunu: Münbiç’te YPG-Arap Aşiretleri Mücadelesi

PYD, Suriye krizinin ilk aşamasında Esad rejimiyle ittifaka girerek Kürt nüfusun yoğun yaşadığı yerlerde rejim muhalifi halk hareketlerini bastırmıştı. Suriye rejimi zaman içinde askerî güçlerini kritik bölgelere kaydırma ihtiyacı hissetmiş ve PYD böylece Temmuz 2012’de Ayn el-Arap (Kobane), Amude, Afrin ve Kamışlı gibi şehir ve kasabaların kontrolünü ele geçirmişti. Uzunca bir süre Türkiye sınır hattında birbirinden kopuk üç küçük cebi kontrol eden PYD/YPG için dönüm noktası, ABD’nin IŞİD ile Mücadele Koalisyonu’nu kurması oldu. ABD ile YPG arasında Ayn el-Arap’ta başlayan ittifak, örgütün 2014 yılı son çeyreğinden itibaren 2019’un başına kadar geçen sürede Arap ve aşiretçi kimliği ön plana çıkan Münbiç, Rakka ve Deyr ez-Zor gibi şehirleri kontrol altına almasını sağladı. Bu durum bir taraftan örgütün kendisinin bile hayal edemediği boyutta toprak ve kaynağı kontrol etmesi anlamına gelmekteydi. Ancak diğer bir açıdan YPG adına yeni meydan okumalar ortaya çıktı. Bu meydan okumaları şu şekilde sıralayabiliriz:

a. Sınırlı askerî kapasitesi ile aşırı yayılma sorunu.
b. Jeopolitik ve ekonomik açıdan kritik yerleri kontrol ediyor olmanın bölgesel çapta karşı hamleleri tetiklemesi.
c. Öcalan ideolojisini benimseyen bir örgütün, Arap ve aşiretçi kimliğiyle öne çıkan yerlerde yönetimi üstlenmesinden kaynaklanan zorluklar ve yerel düzeyde meşruiyet sorunu.

YPG, IŞİD ile mücadelenin sürdüğü ve ABD ilgi ve desteğinin canlı olduğu dönemlerde söz konusu meydan okumalarla çok fazla yüzleşmedi. Ancak yine bir dizi faktör YPG üzerindeki baskının zaman içinde artmasına neden oldu:

a. IŞİD’in alan kontrolünün sona ermesi ve stratejik bir tehditten güvenlik sorununa dönüştürülmesi.
b. ABD’nin Suriye ve YPG’ye dönük ilgisinin azalması ve ABD güçlerinin Suriye’deki konumu konusunda belirsizliklerin ortaya çıkması.
c. Suriye rejimi-Rusya-İran ekseninin muhaliflerin kontrolündeki bölgeleri İdlib dışında kontrol altına almayı başarması ve ilgisinin kuzeydoğu Suriye’ye doğru kayması.
d. Suriye rejimi-Rusya-İran’ın Fırat’ın doğusunda yerel dinamikler üzerinden ABD ve YPG’yi baskı altına alma çabalarının artması.
e. Türkiye’nin YPG üzerindeki baskısının giderek artması ve örgütün toprak kaybı yaşamaya başlaması.

Bütün bu faktörler YPG’nin Fırat’ın doğusundaki geleceği, kazanımlarını siyasi alana taşıyıp taşıyamayacağı sorularını beraberinde getirmiştir. Bu da YPG’nin yerelde Arap aşiretlerle kurduğu pragmatik iş birliğini zayıflatmıştır. Bu durumun doğal sonucu Arap nüfusun yoğun olduğu yerlerde PYD ve YPG denetimindeki siyasi ve askerî yapılanmalara dönük rahatsızlık, başkaldırı ve saldırıların başlaması olmuştur. Bu sürecin ilk örnekleri Deyr ez-Zor’da görülmüş ardından Haseke’de çatışmalar yaşanmış ve son olarak Münbiç’te de yerel halkla YPG arasındaki gerginlik tırmanmıştır. Münbiç’te gerginlik, YPG’nin zorunlu askerlik uygulaması kapsamında Münbiçli gençleri alıkoymasıyla başlamıştır. YPG’nin dayattığı zorunlu askerlik uygulamasına karşı Münbiç’te mayıs ayı sonlarında protesto gösterileri düzenlenmiş, YPG kendisine karşı çıkan sivil halka ateş açarak yanıt vermiştir. Açılan ateş sonucunda Münbiçli Arap kabile mensubu bir kişinin hayatını kaybetmesi üzerine ilçe merkezi ve kırsal kesimlerde örgüt karşıtı gösteriler büyüyerek devam etmiştir. Sokağa çıkma yasağıyla gösterileri kontrol altında tutmaya çalışan örgütün, sivil halka silahla müdahale etmeye devam etmesi sonucunda sekiz kişi hayatını kaybederken, çok sayıda yaralı olduğu bilgisi de kayda geçmiştir. Ağustos 2016’dan beri Münbiç’te varlık gösteren YPG ile yerel halk arasında birçok problemin yaşandığı bilinmektedir. Münbiç’te yaşanan son olayların uluslararası gündemde de yer bulması ve birçok aktörün sivillere karşı ateş açılmasına tepki gösteren açıklamalarda bulunması örgütün hareket alanını daraltmıştır. Münbiç’te yaşanan olaylar YPG’nin sahada özellikle Arap nüfusun çoğunlukta olduğu bölgelerde meşruiyet sağlama noktasında ciddi sıkıntılarla karşılaştığını göstermektedir. Bu çalışmada da PYD/YPG’nin ideolojisine ve aşırı merkeziyetçi/baskıcı yönetim anlayışına Arap ve aşiretçi bölgelerden gelen tepkiler Münbiç örneği üzerinden ele alınmaya çalışılacaktır.