ABD’nin Irak İşgali Üzerinden Suriye Politikasını Okumak

Doç. Dr. Mehmet Şahin ORSAM Ortadoğu Danışmanı Gazi Üni. Uluslararası İlişkiler Bl
Hatırlayalım, 2003 yılında ABD Irak’ı işgale kalkışırken bazı argümanları ileri sürerek işgali meşru göstermeye çalışmıştı. Neydi o zaman ABD’nin dile getirdiği argümanlar? 1) Saddam’ın başında olduğu Irak teröre destek veriyor, 2) Güvenilmez Saddam’ın yönetimindeki Irak Kitle İmha Silahlarına sahip, 3) Irak halkını Saddam’ın zulmünden kurtararak, Ortadoğu’ya örnek oluşturacak demokrasiyi getireceğiz.
 
Peki, ne oldu? ABD belirtilen argümanlarla işgali meşrulaştırmak, haklı göstermek ve taraftar toplamak istedi ama kendi müttefiklerinin bir kısmına dahi ikna edemediği gibi, dünya kamuoyunda ABD’ye karşı müthiş bir tepki oluştu. Yine de tepkileri dikkate almayan ABD Irak’ı işgal etti.
 
Sonuç; her açıdan tam bir felaket oldu. ABD’nin işgali meşrulaştırma argümanlarının birer birer yalan olduğu ortaya çıktı.
 
İlk önce, Saddam yönetimindeki Irak’ın 11 Eylül saldırılarını yapan teröristlerle bağlantısının olduğu dile getirildi. Daha sonra, Irak’ın 11 Eylül teröristleriyle bağlantılı El-Kaide üyelerine kimyasal silahlar sağladığı iddia edildi. Fakat sonuçta işgal öncesi yüksek sesle en yetkili ağızlardan dile getirilen bu iddialar ispatlanamadı.
 
İkinci olarak, Saddam’ın iyi olmayan sicilini de kullanarak (İran-Irak Savaşı, Halepçe katliamında olduğu gibi) Irak’ın Kitle İmha Silahları’na sahip olduğu ve bunları geliştirmeye çalıştığı iddia edildi. Aynı zamanda söz konusu silahları istediği şekilde kullanabilmek için “cehennem topu” adlı uzun menzilli füzeler yapmaya çalıştığı dillendirildi. İşgal öncesi Irak’ın bu tür silahlara sahip olmadığı uzmanlar tarafından dile getirilse de ABD’nin ikna olmaya niyeti yoktu ve olmadı da. İşgal sonrası ABD’li yöneticiler Irak’ta Kitle İmha Silahı bulamadıklarını itiraf etmek zorunda kaldılar. Böylece, bu argümanın da iç ve dış kamuoyunu ikna etmek için bir propagandadan ibret olduğu ortaya çıkmış oldu.
 
Üçüncü olarak, yine Saddam’ın kötü sicili kullanılarak Saddam’ın halka zulmettiği, Irak halkının bu zulüm altında inim inim inlettiği dile getirildi. Bunu ileri sürerek Irak’a “demokrasi getirmenin” şart olduğu anlatılmaya çalışıldı. Doğrudur, Saddam halkına zulmetmiştir, katliam yapmıştır ama ABD işgali Saddam sonrası Irak’a demokrasi getirmemiştir. Hala, Iraklılar “O” demokrasiyi “mehdi”yi bekler gibi beklemektedirler.
 
Şimdi gelelim ABD’nin Suriye/Esad politikasına
 
Baştan beri Arap Baharı sürecini olumlu bulduğunu ve desteklediğini söyleyen ABD’nin Suriye politikasının netleşmediği anlaşılmaktadır veya böyle gözükmesini istemektedir. Yaklaşık iki yıl önce Suriye’de Esad Yönetimine karşı halk hareketleri başladığında ABD Tunus, Mısır ve Libya’daki tutumunu sürdürdüğünü gösteren açıklamalar yaptı. Hatta muhalif güçlere zaman zaman teknik ve istihbarat desteği verdiğini açıkladı. Fakat aradan geçen süre ABD’nin Suriye/Esad konusunda çok net bir duruşa sahip olmadığı görüldü/görülmektedir. Doğru olmayan argümanlarla Irak’ı işgal eden ABD’nin, aynı argümanların Esad’ın Suriye’si için geçerli olmasına rağmen sessiz kalması nasıl izah edilebilir?
 
Irak’ı işgal etmek için ileri sürülen tüm argümanların Esad’ın Suriye’si için geçerli olduğu görülmektedir. Burada, ABD Suriye’yi işgal etsin, meşrudur demek istemiyorum. Sadece ABD’nin Suriye konusundaki politikasını anlamaya/anlatmaya çalışıyorum. Şimdi bakalım; 1) Esadlar Yönetimindeki Suriye terörü desteklemiş midir? Evet desteklemiştir. Bu Irak’ta olduğu gibi iddia değil başta PKK ve Hizbullah örneğinde olduğu gibi teröre destek verdiği aşikârdır. Nitekim Suriye zaman zaman teröre destek verdiğini yalanlama ihtiyacı dahi duymamıştır. 2) Suriye Kitle İmha Silahlarına sahip midir? Evet, sahiptir. Nitekim yaklaşık iki yıldır Esad’a karşı yaşanan isyan sürecinde Esad Yönetiminin bazı yetkilileri kullanmayacaklarını söyleseler de kimyasal silahlara sahip olduklarını dile getirdiler. 3) Esad halkına zulmetmek midir? Evet, zulmetmekle de kalmamakta, iki yıldır elindeki tüm imkânları kullanarak halkı katletmektedir. Bu bağlamda, 2003 yılında iç savaş dahi yokken Irak’a demokrasi getirmek(!) için işgali başlatan ABD’nin Suriye sessizliği manidar gözükmektedir.
 
Bugün, ABD’nin iki yıl öncesine göre Suriye konusunda daha geride olduğu rahatlıkla söylenebilir. Peki, tüm argümanları boşa çıkmasına rağmen her türlü tepkiyi göze alarak Irak işgal eden ABD, Suriye konusunda neden geri durmaktadır?
 
El cevap; 1) Suriye’deki muhalif hareket ABD güdümünde ve kontrolünde değildir ve bazı çabalara rağmen bunu sağlayamamıştır. 2) İsrail’in güvenliği konusunda endişeler taşımaktadır. Muhaliflerin İsrail konusundaki tutumundan emin değildir. Suriyeli muhaliflerin İsrail konusundaki yaklaşımından emin olmadıkça ABD'nin muhaliflere destek vermesi zor görünüyor. 3) Irak’ta olduğu gibi yeteri kadar bulaşacak petrol bulunmamaktadır.
 
Bu sebeplerden dolayı, ABD yönetimi son günlerde Suriye’de yaşanan iç savaş konusunda yönetimle muhalif güçlerin bir araya geldiği politik çözümden bahsetmeye başlamıştır. Fakat iki yıldır ortaya çıkan tabloya bakıldığında Esad’ın başında olduğu yönetimle muhaliflerin ortak bir noktada buluşması imkansız gözükmektedir. Irak’ta hiç kimseyi dinlemeyen ABD’nin şimdi siyasi çözümden/politik uzlaşıdan bahsetmesi çok inandırıcı gelmemektedir. Çıkarlarına uygun gelmediği için muhaliflerle Esad’ı aynı yatağa sokmak istemektedirler.
 
Suriyeli muhalifleri, Esad'ın başında olduğu rejimle barışa zorlamanın, bir kadını tecavüzcüsüyle evlendirmeye kalkışmaktan ne farkı var?