Afrika’nın Doğal Kaynakları ve Sino-Amerikan Jeostrateji Rekabeti

Yrd. Doç. Dr. Alexis Habiyaremye Uluslararası Antalya Üniversitesi Siyaset Bilimleri
Afrika, topraklarında dünyanın en zengin maden cevher konsantresine sahip olmakla beraber zengin Batı ülkelerine yıllar boyu petrol ve değerli maden cevheri ihraç etmesine rağmen kendi halkına ekonomik refah sağlayamamıştır. Kaynak yönünden zengin Afrika ülkelerinin Çin’den büyük bir talep gelmesi sonucu güçlü bir büyüme oranı kaydetmeye başladığı yıl olan 2002’ye kadar, doğal kaynakların bolluğu Afrika halklarına refah yerine felaket getirmiş ve “kaynak laneti” tezini geçerli kılmış görünmektedir. Buna karşın, maden kaynaklarına erişmek için geniş altyapı projelerini takas stratejisiyle Çin’in son on yıldır Afrika kaynak pazarında yer alması Afrika ekonomilerinin büyümesinde yepyeni dinamikler yaratmıştır. Sahra Altı Afrika’nın (SAA) Çin’e yönelik doğal kaynak ihracatı, Afrika doğal kaynaklarının Çinli şirketlerin altyapı projelerini finanse etmesi ve gerçekleştirmesi karşılığında takas edildiği “Angola modeli” olarak bilinen bir ticaret yapısı altında katlanarak büyümektedir. Sino-Afrika ticaret ve yatırımlarına ilişkin bu yeni dinamikler, 2008 küresel ekonomik krizden önceki yıllardaki birçok Afrika ekonomisinin nispeten daha iyi bir şekilde büyüme performansı göstermesine büyük ölçüde katkıda bulunmuştur. Sino-Afrika ticaret ve yatırımlarına ilişkin bu yeni dinamikler, 2008 küresel ekonomik krizden önceki yıllardaki birçok Afrika ekonomisinin nispeten daha iyi bir şekilde büyüme performansı göstermesine büyük ölçüde katkıda bulunmuştur. Sonuç olarak bunlar, petrol zengini Afrika ülkelerindeki kaynak temelli sanayileşme ümitlerini yeniden canlandırmıştır.      
 
Ama aynı zamanda ABD’nin Afrika petrolü ve stratejik madenlerine olan ilgisi son on yıldır güvenlik konusundaki endişeler beraberinde eşi görülmemiş bir artış göstermiştir. Afrika’nın stratejik kaynaklarına yönelik bu artan ilgi, Amerika’nın Afrika’ya askeri müdahalesinde bir artışa yol açmıştır.