BAE Hükûmet Sisteminde Değişiklikler ve Abu Dabi – Dubai İlişkileri

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Devlet Başkanı Yardımcısı, Başbakanı ve Dubai Emiri Muhammed bin Raşid Al-Maktum tarafından 14 Temmuz günü BAE’de iki yeni başbakan yardımcısının göreve atandığı ve kabinede önemli değişiklikler yapıldığı duyuruldu.  

 

Yeni atamalar

Devam eden görevler

Şeyh Hamdan bin Muhammed bin Raşid Al-Maktum

Başbakan Yardımcısı ve Savunma Bakanı

Dubai Veliaht Prensi

Şeyh Abdullah bin Zayid Al-Nahyan

Başbakan Yardımcısı

Dışişleri Bakanı

Ahmed Belhul

Spor Bakanı ve Yüksek Teknoloji Kolejleri Başkanı

BAE Uzay Ajansı Başkanı

Aliya Abdullah Al-Mazrui

Girişimcilik ve KOBİ’lerden Sorumlu Devlet Bakanı

 

Sara Al-Amiri

Emirlik Okul Kurumu ve Erken Çocukluk Eğitimi Federal Otoritesinin Entegrasyonu ve Eğitim Bakanı

 

Abdurrahman Al-Avar

Yükseköğretim ve Bilimsel Araştırma Bakan Vekili,

Emirlikleştirme ve İnsan Kaynakları Bakanı

Sheikha Meryem bint Muhammed bin Zayid

Ulusal Eğitim Kalite Merkezi Başkanı

 

BAE federal yöneticileri, çeşitli bakanlıkları ve yetkileri bir araya getirerek sorumlulukları yeniden dağıtmayı ve bu sayede daha düzenli ve verimli bir hükûmet oluşturmayı amaçlamaktadır. İlgili değişikliklerin en kritik nedenlerinden birisi hızla değişen küresel ortamda hayati önem taşıyan karar alma süreçlerinin daha hızlı gerçekleşmesinin sağlanmasıdır. BAE’nin bu değişimleri gerçekleştirmesinin bir diğer amacı ise özellikle kamu hizmeti merkezlerinin çoğunluğunun kapatılıp bunların dijital platformlara dönüştürülmesi ve bu dönüşümün yoğun bir şekilde gerçekleştirilmesidir. Bu sayede vatandaşlar için erişilebilirlik ve rahatlığın artırılması sağlanmakta, bürokratik verimsizlikler azaltılmakta ve kamu hizmetleri iyileştirilmektedir.

Aynı zamanda yeni bakanlıkların oluşturulması ve mevcut bakanlıklardan bazılarının aynı çatı altında toplanması, BAE’nin stratejik ekonomik önceliklerini desteklemek için tasarlanmıştır. Örneğin, Sanayi ve İleri Teknoloji Bakanlığının kurulması, ulusal sanayi sektörünü geliştirmeyi, yenilikçiliği ve teknolojik ilerlemeyi teşvik etmeyi amaçlamaktadır. Aynı zamanda, Ekonomi Bakanlığı içindeki yeni atamalar, BAE'nin ekonomik stratejisinde girişimciliğin, küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ'ler) ve dış ticaretin önemini vurgulamaktadır. Yeniden yapılanma aynı zamanda yeni rollerin oluşturulmasını, sosyal ve çevresel sorunların ele alınması için mevcut rollerin birleştirilmesini içermektedir.

Dubai-Abu Dabi Ekseni
Fakat bütün bu düzenlemelerdeki en kritik noktalardan bir tanesi, Dubai’nin BAE siyaseti içerisindeki yükselişi ve Dubai-Abu Dabi ilişkileridir. Dubai Emiri Muhammed bin Raşid’in oğlu ve aynı zamanda Dubai Veliaht Prensi olan Şeyh Hamdan bin Muhammed bin Raşid’in başbakan yardımcısı ve savunma bakanı olarak atanması, BAE ulusal güvenlik politikalarında Dubai’nin etkinliğini artırabilecek bir gelişme olarak okunmalıdır. Hâlihazırda görevin Muhammed bin Raşid tarafından idame ettiriliyor olduğu gerçeğini hesaba katarak bu görevin henüz 41 yaşındaki Şeyh Hamdan’a tevdi edilmesi, Dubai’nin BAE siyasetinde ileriki dönemlerde gücünü konsolide etmek isteyeceğini göstermektedir.

Yaygın olarak “Fazza” ismiyle bilinen Şeyh Hamdan, 2008 yılında atanan Dubai Veliaht Prensi’dir. Şeyh Hamdan’ın Dubai’deki hamlelerini takiben, ileri teknolojiler dâhil olmak üzere, savunma yeteneklerinde yeniliği teşvik etmek ve BAE silahlı kuvvetlerinin modernizasyonunu sağlamak da dâhil olmak üzere BAE'nin savunma sektöründeki modernizasyonu teşvik edebileceği ifade edilebilir. Şeyh Hamdan, Dubai Expo 2020, Akıllı Dubai Girişimi, Dubai Gelecek Vakfı, Dubai Uluslararası Finans Merkezi (DIFC) Genişlemesi ve bunun yanındaki hayırseverlik gibi diğer sosyal girişimlerde önemli roller oynamıştır. Şeyh Hamdan'ın başbakan yardımcısı ve savunma bakanı olarak atanması potansiyel olarak Dubai ve Abu Dabi'nin güç temellerinin daha dengeli olduğu, özellikle Şeyh Hamdan'ın federal hükûmetteki nüfuzunun arttığı bir dinamik yaratabilir.

Ayrıca 2006 yılından bu yana dışişleri bakanı olan 52 yaşındaki Abdullah bin Zayid'in, dışişleri bakanlığı görevini sürdürürken başbakan yardımcısı olarak atanması kritik önem taşımaktadır. Başbakan yardımcısı olarak Şeyh Abdullah’ın, Şeyh Hamdan ve Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Halid bin Muhammed gibi diğer kilit isimlerle yakın iş birliği içinde çalışarak federal yönetimde daha önemli bir role sahip olması kuvvetle muhtemeldir. BAE’de devlet başkanlığına doğrudan geçiş tipik olarak Abu Dabi'nin mevcut çekirdek yönetici ailesinin çizgisini izlese dahi devlet başkanının kardeşi Şeyh Abdullah'ın başbakan yardımcısı olarak atanması onu potansiyel olarak gelecekte başkanlık veya diğer üst düzey roller için değerlendirilebilecek bir konuma yerleştirmektedir.

Tarihsel Siyasi Örüntüler
Tarihsel olarak Abu Dabi, federal meseleler üzerinde önemli bir kontrole sahip olan BAE'deki baskın emirlik olmuştur. 2008 yılında yaşanan küresel finansal kriz sebebiyle yaşanan olumsuzlukların hafifletilmesi için Abu Dabi’nin Dubai’ye 10 milyar dolar sağlaması, iki aktör arasındaki dengeli mücadelede Abu Dabi’yi ön plana çıkarmıştır. Hatta bu finansal zorlukların aşılmasının sağlanmasındaki rolü sebebiyle dönemin BAE Devlet Başkanı ve Abu Dabi Emiri Halife bin Zayid’in ismi, Dubai ile özdeşleşen ikonik yapı Burç Dubai’ye verilmiş ve yapının ismi Burç Halife olarak kalmıştır. 2008 yılı sonrası küresel ekonomik ortamda daha çok turizm, finansal hizmetler ve emlak sektörü gibi alanlara yoğunlaşarak ekonomik kaynakları çeşitlendirme politikası güden Dubai, Abu Dabi’nin petrole dayanan ekonomisinin bir tezatını simgelemekteydi. 2014 yılında petrol fiyatlarının 100 dolar seviyelerinden 44 dolara kadar inmesi, BAE içerisinde Abu Dabi ve Dubai’nin ekonomi politikalarında da benzeşmeleri beraberinde getirmişti. Ekonomik kaynaklarını çeşitlendirme politikası çerçevesinde girişimlerine ilerleyen yıllarda devam eden Dubai, küresel markalama (global branding) politikaları gereği EXPO 2020 gibi faaliyetlerine devam ederek turizm ve finansal sektörlerde Dubai’yi öne çıkarmaya çalıştı. Covid-19 gibi küresel etkisi olan krizlerden, özellikle turizm ve havacılık gibi sektörlerde öne çıkan Dubai, bu nedenle daha fazla etkilenmiştir.

Bu atamalar ile birlikte Dubai ve Abu Dabi arasındaki denge, muhtemelen BAE’nin geleceğine yönelik farklı vizyonlardan veya temel federal politikalar ve kararlar üzerindeki rekabetten kaynaklanacaktır. Hâlihazırda başbakan yardımcısı görevlerinde bulunan Mansur bin Zayid ve Saif bin Zayid, Abu Dabi yönetici ailesinden iken Maktum bin Muhammed, Dubai yönetici ailesinin bir üyesidir. Bu aşamada BAE’de federal yönetim içerisinde Abu Dabi ve Dubai’nin siyasi meselelerin yanında, ekonomik kaynakların çeşitlendirilmesi ve yabancı doğrudan yatırımların çekilmesi hususunda farklı politikaları benimsediği ifade edilebilir. Siyasi meselelerdeki görüş ayrılıkları düşünüldüğünde, Katar ambargosu ve İran’a yönelik sert önlemler gibi yakın dönem politikalarda Dubai’nin Abu Dabi yönetici ailesinin tam tersi noktada olduğu ifade edilebilir. Dubai’deki İran vatandaşlarının gerek ticari ilişkileri ve gerekse sosyal bir gerçeklik olmaları, Dubai’nin bu bakımdan Abu Dabi siyasi elitleri ile bir düşünmediğini ortaya koymaktadır. Aynı zamanda, ekonomik kaynakların çeşitlendirilmesi ve yabancı doğrudan yatırımın çekilmesi amacıyla Dubai, serbest ekonomik bölgeler inşa etmekte, daha açık ve liberal ekonomi politikalarını desteklemekte ve uluslararası yatırımcılar için uygun bir ortam hazırlamaktadır. BAE’deki petrol rezervlerinin %93’den fazlasını barındıran ve ekonomisinin temelini petrole dayandıran Abu Dabi ise dış politikada dönem dönem daha sert tutumlar takınabilmekte (Katar ve İran örnekleri), ekonomi politikalarında ise daha uzun dönemli sürdürülebilirliği esas almaktadır. Aynı zamanda Abu Dabi daha çok havacılık, savunma sanayi, yenilenebilir enerji ve bilgiye dayalı ekonomi (knowledge-based economy) gibi sektörler ile ilgilenmektedir. Dolayısıyla bütün bu süreç, Abu Dabi ve Dubai arasında çoğu zaman yönetilebilmiş olan üstü örtülü bir gerginliği beraberinde getirmiştir.

Yukarıdaki temel görüş ayrılıklarına rağmen BAE’nin federal yapısının iş birliği açısından bir platform sağladığı ve görüş ayrılıklarının devam ettiği fakat hükûmetin genel işleyişini bozmadığı bir sistemin ortaya çıktığı ifade edilmelidir. Bu sistemin işlediğine dair yakın dönemdeki bir örnek ise 2022 yılındaki Halife bin Zayid’in vefatının ardından Emirliklerin yöneticilerinden oluşan Federal Yüksek Konsey’in (FSC- Federal Supreme Council) Muhammed bin Zayid’i hızlıca oybirliği ile devlet başkanı seçmesidir. BAE'nin siyasi sistemi, yedi emirliğin yönetici aileleri arasındaki iş birliğini belirli siyasi mekanizmalar aracılığıyla teşvik etmektedir. Her emirliğin yöneticilerinden oluşan Federal Yüksek Konsey, önemli kararların kolektif olarak alınmasını sağlamaktadır. Bu sistem aynı zamanda siyasi ve mali açılardan en güçlü emirlikler olan Abu Dabi, Dubai, Şarika gibi emirlikler arası dengenin belli bir oranda sağlanmasını beraberinde getirmektedir.

İleriye Yönelik Çıkarımlar
Sonuç olarak Dubai, Şeyh Hamdan'ı savunma bakanı atayarak BAE'nin federal yönetimi içindeki stratejik önemini güçlendirmektedir. Bu arada Abu Dabi Veliaht Prensi olarak Şeyh Halid'in Abu Dabi'deki özellikle güvenlik ve ekonomi konularındaki rolleri ve nüfuzu hâlâ önemlidir. Şeyh Hamdan'ın kilit bir federal role terfisi Dubai ile Abu Dabi arasında önemli bir siyasi denge yaratacakken BAE'nin siyasi yapısının, birlik ve istikrar vurgusunun herhangi bir ciddi çatışmayı önlemesi kuvvetle muhtemel görünmektedir. Bunun kuvvetle muhtemel görünmesinin sebebi ise mhâlihazırda federal yönetimde hem Abu Dabi’den hem de Dubai’den isimler bulunmasına rağmen politik fikirlere dayalı görüş ayrılıklarının sistemin işleyişini bozacak düzeye gelmemiş olmasıdır.

Şeyh Hamdan bin Muhammed'in BAE savunma bakanı ve başbakan yardımcısı olarak atanması, Dubai ile Abu Dabi arasındaki güç dinamiklerinde hem iş birliğini hem de incelikli rekabeti yansıtan stratejik bir değişime işaret etmektedir. 2008 sonrası Abu Dabi'nin, borç krizi sırasında Dubai'yi finansal açıdan kurtarması, ülkedeki ekonomik hâkimiyetin Abu Dabi’de olduğunu vurgulamıştır ancak aynı zamanda bu gelişme dengeli federal nüfuz ihtiyacını vurgulamıştır. Bu hamle, Abu Dabi'nin ekonomik ve politik nüfuzunun yanı sıra Dubai'nin yenilikçi gücünden yararlanarak birliği teşvik ederek daha entegre bir ulusal yönetişim yaklaşımı sağlamayı amaçlamaktadır. Şeyh Hamdan ve Şeyh Abdullah’ın önde gelen federal rollere atanması, aynı zamanda bu ikilinin BAE'de gelecekteki potansiyel liderlik için stratejik konumlarını güçlendirmektedir.