Başbakan Erdoğan Moskova’da

Hasan Kanbolat ORSAM Başkanı
Sıra Hama’ya bağlı Tremse’ye geldi. Şam çatışma, direnişçiler katliam diyor. Adı ne olursa olsun bu olay, 16 aydır süren iç çatışmada tek bir yerde en çok kişinin öldüğü en büyük katliam. Şam yönetimi, Suriye’de süren katliamların 1982 ve sonrasında olduğu gibi zamanla unutulacağını veya üzerinin örtülebileceğini sanıyorsa büyük bir yanılgı içerisindedir. Artık, kimsenin geriye dönüş şansı yok.
 
Ankara, geçtiğimiz hafta içi BM ve Washington’dan gelen önemli konukları ağırladı. BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon Suriye'deki son gelişmeleri değerlendirmek için Çin’e gidiyor. BM-Arap Birliği Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan ve çarşamba günü Başbakan Erdoğan Moskova’da. Suriye kilidi Moskova’da açılabilecek mi? Sanmıyorum. Ama Moskova’nın daha çok bilgilendirilmesi, Suriye’de çözümsüzlüğü çözüm olarak sunmaya çalışan küresel lobilerin Moskova’yı manipüle etmesinin önlenmesi ve Moskova’nın çözüm için adım atmaya teşvik edilmesi için söz konusu ziyaretler olumludur.
 
Erdoğan ile Putin arasındaki görüşmelerde ikili ticari, ekonomik ve siyasi ilişkiler ele alınacak. Sonbaharda Türkiye'de yapılması planlanan Üst Düzey İşbirliği Konseyi (ÜDİK) toplantısının takvimi netleştirilecek. İki ülke ortak bakanlar kurulu gibi çalışan konsey toplantısı için Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin de Türkiye'ye gelecek. Erdoğan’ın Moskova görüşmelerinde gündem maddesini Suriye'nin oluşturması bekleniyor. Görüşmelerde, basında yer aldığı gibi Ankara, Moskova'nın Suriye rejimini desteklemekten vazgeçmesi için mi çaba gösterecek? Yoksa uluslararası kamuoyunun desteğini arkasına alan Ankara, sertleşebilecek veya yenilenebilecek Suriye politikasına Moskova’nın negatif tavır almaması için mi görüşmeler yapacak? Moskova, Ağustos 2008 Gürcistan savaşı sırasında Türkiye’nin Tiflis’e silah verdiği iddiasında bulunmuş ve sessiz sedasız Türk yaş meyve-sebze ihracatını engellemişti. Aynı durumun tekrarlanabileceğini iddia eden Türk aydınları var. Ama Moskova’nın elinde tek kart bulunmuyor. Suriye’nin hava savunma sistemi Rusya Federasyonu ve İran’ın kontrolünde. Bu askeri kartın yanında Moskova’nın gerektiği zaman Rusya Federasyonu’nda iş yapan Türk müteahhitleri yoluyla Ankara’nın siyaset koridorlarına ve İstanbul basınına etkili olabildiği bilenen bir gerçek. Moskova, Suriye konusunda Türk müteahhitleri kartını da henüz kullanmadı. Bunun yanında, Rusya Federasyonu’nda bazı güçlü lobiler Türkiye’ye artık Rus turistlerin gitmemesi için açıkça kampanyaya başlatmış durumdalar. Ankara, söz konusu olumsuz kampanyaları görmezden gelerek geçiştirebileceğini düşünüyor. Yani, kamyon duvara çarpıncaya kadar harekete geçmeme politikası geçerli. Ayrıca, Ankara’nın talebine rağmen PKK’nın Moskova tarafından terör örgütü listesine bir türlü alınmayışını da unutmamak gerekiyor.
 
Erdoğan’ın Moskova görüşmelerinde Türkiye’nin F-4 uçağı sorununun da gündeme geleceği kaydediliyor. Moskova, daha önce yaptığı açıklamalarda elindeki bilgileri paylaşmaya hazır olduğunu belirtmişti. Aydınlanmayı bekleyen soru işaretleriyle dolu bu konuda Türk kamuoyunun daha fazla bilgilenmek hakkı bulunuyor.
 
Yaralı Esad ile mümkün olduğunca uzun yaşamak isteyen ve Esad düştüğü takdirde zayıf merkezi bir hükümet dizayn etmek isteyen, böylece Suriye’de yönetilebilir/sürdürülebilir kaos ortamını isteyen küresel lobiler bulunuyor. Ayrıca, Şam yönetimi çökecek olursa Suriye’nin kimyasal silah gücünün acil kontrolü için Moskova veya Ankara’nın Suriye’ye kısmi müdahalesinin alt yapısı küresel lobiler tarafından oluşturulabilir.
 
Türk-Rus ilişkileri tarihinin en iyi dönemlerinden birini yaşıyor. Nisan 2011’de iki ülke arasında vizelerin kaldırılmasının uygulanmaya konması ikili ilişkilerde bir devrim niteliği taşıyor. Bu nedenle, Başbakan Erdoğan’ın Moskova ziyareti oldukça yerindedir. Putin ve Erdoğan’ın dengeli politikası Suriye krizinin aşılmasına yardımcı olabilecektir.